Fotoğraf: İHD İstanbul Şubesi
Haberin İngilizcesi için tıklayın
İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Hapishane Komisyonu, Nisan, Mayıs, Haziran aylarını kapsayan 3 aylık Marmara Bölgesi Hapishaneleri Hak İhlalleri Raporu’nu bugün dernek binasındaki basın açıklamasıyla duyurdu.
Dernek, raporla ilgili değerlendirmesinde, “kutuplaşmanın, ırkçılığın, ayrımcılığın, hak gasplarının toplumun geneline yaygınlaştırıldığı, hukuk dışılığın yerleşik hale getirildiği bu süreçte, çözümsüzlüğe sürüklenen yaşamsal sorunlarla hapishanelerin hak ihlallerinin merkezi haline getirildiği” tespitini yaptı.
Rapor hakkında |
Rapor, Nisan, Mayıs, Haziran aylarında meydana gelen ihlalleri içeriyor. Derneğe Nisan ayında 12, Mayıs ayında 9, Haziran ayında 9 olmak üzere, 4’ü Marmara bölgesi hapishanesinden toplam 11 hapishaneden 30 başvuru yapıldı. Bu hapishaneler şöyle: Marmara/ Silivri Kampüs Ceza İnfaz Kurumu (CİK), Tekirdağ 1 ve 2 nolu F Tipi CİK, Gebze kadın Kapalı CİK, Kandıra F Tipi CİK, Denizli T Tipi CİK, Malatya/Akçadağ T Tipi CİK, Bodrum S Tipi CİK, Erzurum/Dumlu 1 nolu Kapalı CİK, Şakran Kadın Kapalı CİK, Van F Tipi CİK, Sincan 1 nolu F Tipi CİK. 30 başvurunun 6’sı kadın, 24’ü erkek ve 3’ü adli, 27’si politik nedenlerle hapiste olanlardan geldi. Komisyon, derneğe yapılan her bir başvuru birden çok ihlal iddiası içerdiği, basın taraması yolu ile topladıkları 242 ihlalin yanında, Nisan ayında 298, Mayıs ayında 186, Haziran ayında 242 olmak üzere derneğe iletilen başvurulardan toplam 726 ihlal tespit ettikleri, toplam ihlal sayısının da 968 olduğu bilgisini verdi. |
Küfür, hakaret, tehdit ve onur kırıcı muamele…
İHD İstanbul Şubesi Hapishane Komisyonu, bu ihlallere dair şu değerlendirmelerde bulundu:
“Bu rapor dönemindeki tespitlerimiz, hapishanelerde ciddi sorunların yaşandığını ve ne yazık ki sorunlara halen çözüm üretilemediğini gösteriyor.
Aşırı doluluk ve buna bağlı sorunlar, ayrımcı yaklaşım ve uygulamalar artarak devam etmekte, annesiyle kalan çocuklar, yabancı, kadın, LGBTİ+ , çocuk, yaşlı, engelli, hasta mahpuslar gibi hassas gruplar hak ihlallerine karşı korunmamakta.
2023 yılının ikinci 3 ayında en az 4 mahpus yaşamını yitirdi. Yaşam hakkı ihlali, sağlık hakkı ihlali ve işkence ve kötü muamele ile yakından ilişkili olarak ortaya çıkıyor. Ölüm nedenleri arasında hastalıklara paralel olarak intihar ve şüpheli ölüm olayları dikkat çekiyor.
Derneğe yapılan bütün başvurularda sağlık ve tedavi hakkına yönelik ihlallerden söz ediliyor. Hastaneye sevk taleplerinin hiç ya da geciktirilerek yapılması, hapishane revirinde hekim ya da uzman hekim bulunmaması, kelepçeli muayeneye zorlanma, muayene odasında asker bulunması, ilaçların düzenli olarak verilmemesi, mahpusa ve ailesine sağlığı ve tedavisine ilişkin bilgi verilmemesi, hastanelerin mahpus koğuşlarının olumsuz koşulları, diş tedavilerinin yapılmaması, ağır hasta mahpuslar bakımından Adli Tıp Kurumu’nun olumsuz raporları, diyet beslenme taleplerinin karşılanmaması, acil durumlarda bile mahpusun ambulans yerine ring aracıyla hastaneye götürülmesi, hastaneye sevklerde mahpuslara yönelik kışkırtıcı, onur kırıcı davranışlar, çıplak aramaya zorlanma, sedyeye kelepçelenme, sağlık görevlilerinin meslek etiği ile bağdaşmayan uygulamaları gibi sorunlar her aşamada devam ediyor.
Hapishanelerde aşırı doluluk ve kalabalık koğuşlar ile buna bağlı sorunlara da halen çözüm üretilemedi.
Hapishanelerde baskı ve işkence rutin hale geldi, fiziki saldırıya maruz kalan mahpusların dahi adli rapor almaları engellendi.
Çıplak arama, ağız içi araması gibi uygulamalar yanında küfür, hakaret, tehdit ve onur kırıcı muamele yaygınlaştı.”
Talep ve öneriler
Komisyon, bu sorunlara dair çözüm önerilerini şöyle sıraladı:
- İç hukuk, Anayasa, Mahpuslara Muameleye Dair Birleşmiş Milletler Asgari Standart Kuralları (Asgari Standart Kurallar- Mandela Kuralları) ve uluslararası insan hakları belgeleri kapsamında sorunların kalıcı çözüme kavuşturulması devletin sorumluluğudur.
- Ağır hasta mahpuslar başta olmak üzere risk grubundaki tüm mahpusların sağlık ve yaşam haklarını korumak için koruyucu önlemler acilen alınmalı ve serbest bırakılarak tedavi ve yaşam haklarının korunması yönünde acil adımlar atılmalı.
- Giderek yaygınlaşan ve kalıcı hale dönüştürülen tecrit politikasından vazgeçilmeli, işkence, kötü muamele, keyfi yasak ve uygulamalara derhal son verilmelidir.
(AS)