Makalenin İngilizcesi için tıklayın
Türkiye’de mahpus sayısının artışına bağlı olarak yabancı uyruklu mahpus sayısında da bir artışa tanık oluyoruz.
Son 10 yıl içinde genel mahpus sayısında yüzde 108’lik bir artış yaşanırken yabancı mahpus sayısında bunun iki katından fazla (yüzde 354,7) bir artış karşımıza çıkıyor.[1] Bu artışla beraber yabancı uyruklu mahpusların oranı genel mahpus kitlesi içerisinde 1,8’lerden 3,8’lere çıkmıştır.[2]
Ancak bu artışı daha sağlıklı değerlendirebilmek için yabancı nüfusunun artışıyla yabancı mahpus nüfusundaki artışı da karşılaştırmak gerekir.
Yukarıdaki tablo göstermektedir ki yabancı nüfusunun artışına bağlı olarak yabancı mahpus sayısında bir artış yaşanmaktadır. Bu tespit, Türkiye’deki yabancı mahpus nüfusunun artışının genel mahpus nüfus artışına oranla 2 kat fazla olmasının nedenini de ortaya koymaktadır. Yabancılar için, nüfus artışına bağlı olarak mahpus nüfusunda da bir artış durumu söz konusudur.
“Yabancı nüfusuyla yabancı mahpus nüfusu arasındaki doğru orantı” tespitinden sonra artan ve farklılaşan yabancı nüfusun “suç türleri” üzerinde ne gibi etkisi olduğuna bakmak da mümkün.[3]
TÜİK, istatistikleri bu konuda, tutuklu ve hükümlüleri beraber kapsayan genel mahpus nüfusuna dair verileri sunmasa da hükümlülerin “suç türü”ne dair de bilgi vermektedir. Bu konudaki veriler bu konuda bir fikir verebilir. Yabancı hükümlülerin “hüküm almasına” neden olan ilk 8 “suç türü”nün dağılımı aşağıdaki grafik ve tabloda gösterilmektedir:
Bu grafik ve tabloya bakıldığında görülmektedir ki, 10 yıl içinde,
1 - Hapishaneye giren yabancı hükümlülerin sayısı 10 katından fazla bir artış göstermiştir.
2 - “Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti” yabancı hükümlülerin hapsedilme nedenlerinin başında gelmektedir. Bu “suç türü” 2011 yılında suç türleri arasında oran olarak yarısından fazlasını oluşturmaktayken daha 2020’ye geldiğimizde bu oran yüzde 27’ye kadar gerilemiştir.
3 - 2013 yılından itibaren “uyuşturucu” dışındaki diğer suç türlerinde artış görülmeye başlanmış ve 2017 yılından sonra bu artış hızlanmıştır.
10 yıl içinde hangi suç tiplerinin öne çıktığını daha net görebilmek için 2011 ve 2020 yıllarına ait iki grafiği karşılaştırmak yeterli olacaktır.
Bu iki grafik, 10 yıl içinde “hırsızlık” ve “yağma” gibi ekonomik temelli olarak görülebilecek iki suçun suç türleri içerisinde özellikle öne çıktığını göstermektedir.
Bunun yanı sıra her ne kadar 2020 senesinde önceki yıllardaki artış seyrine göre açıklanmaya muhtaç bir düşüş görülse de “kaçakçılık” suçunda da ciddi bir artış yaşanmıştır.
Bu üç “suç türü”nün yanı sıra sayıları ve oranları 10 yıl önce çok düşük olan “hürriyetten yoksun bırakma”, “cinsel suçlar” ve “yaralama” suçlarında da ciddi artışlar yaşanmıştır. Bu durum, 10 yıl önce yabancı hükümlüler ağırlıklı olarak “uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti” nedeniyle hüküm giymekteyken günümüzde yeni yabancı nüfus profili ve onların sosyo-ekonomik durumlarıyla birlikte “hırsızlık”, “yağma”, “kaçakçılık” gibi ekonomi temelli “suçlar” başta olmak üzere “öldürme”, “yaralama”, “cinsel suçlar”, “hürriyetten yoksun bırakma” gibi diğer adli vakaların da faili haline geldiğini göstermektedir. (ME/AS)
Birinci bölüm - “Örtük af”tan en az kadın mahpuslar yararlandı
[1] TÜİK’in açıkladığı 2020 istatistikleri yabancı uyruklu mahpuslarla ilgili son 5 yılın verilerini içerdiği için daha önceki 5 yıla ait veriler eski istatistiklerden alınarak 10 yıllık tablo oluşturulmuştur.
[2] Yabancı mahpusların oranı artmaya başlamasına ve yüzde 3,8’lere ulaşmasına rağmen, bu oran 1950’lerden itibaren kitlesel ve kalıcı göç alan, yabancı mahpus oranı yüzde 50’ler civarında olan bir çok AB üyesi ülkeye göre hala düşük durumdadır (Bu konuda bir yazı için bakınız: https://m.bianet.org/biamag/insan-haklari/246294-ab-de-yabancilar-dort-kat-fazla-hapsediliyor).
[3] “Suç türü” tabiri, TÜİK’in istatistiklerinde yer aldığı ve sorunlu olduğu kabul edilerek, sadece “mevcut yasaların suç kabul ettiği durumları” ifade etmek için kullanılmaktadır. Bu, her mahpusun “suçlu” olduğunun kabulü olarak anlaşılmamalıdır.