Haberin İngilizcesi için tıklayın
Avukatlık stajına yeni başlamış olan Sinan Bin’in “örgüt üyeliği” suçlamasıyla yargılandığı davada üç duruşmada tamamlandı, 6 yıl 3 ay hapis cezası verildi.
İstanbul 28. Ağır Ceza Mahkemesi’nin dünkü duruşmada verdiği karar kesinleşirse, Avukatlık Kanunu’nun 5. Maddesi* gereğince Sinan Bin avukatlık yapamayacak. Bin, kararı temyize götürecek.
"Direniş diyerek neyi kastettiğim soruldu"
Sinan Bin bianet’e yaptığı açıklamada, karara gerekçe olarak iki ayrı “delil” gösterildiğini, delillerden birinin de öğrenciyken katıldığı İstanbul Barosu sempozyumunda yemek zammıyla ilgili yaptığı konuşma olduğunu söyledi:
“2020 yılında ben henüz İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğrencisiyken yemekhanede zam yapılmıştı. O dönemde de İstanbul Barosu’nda Adalet İstiyoruz temalı bir sempozyum düzenlenmişti, milletvekilleri, akademisyenler, gazeteciler de vardı katılımcılar arasında. Ben de izleyici olarak katıldım ve söz alıp kısaca okuldaki yemekhane zammından bahsettim. Zaten sonrasında da Rektörlük zammı geri çekti. Savcılık sorgusunda buradaki konuşmam gündeme geldi, ‘polis şiddeti’ ve ‘direniş’ ifadeleriyle ne kastettiğim soruldu. İddianamede hakkımdaki en büyük ‘delil’ bu.”
Sinan Bin, duruşmadan önce de sosyal medyada şunları yazmıştı: “Yarın hayatımın en önemli günlerinden biri, belki de değil bilmiyorum. Yargılandığım davada karar çıkacak çok büyük ihtimal. Ona göre gelecek yıllar şekillenecek. Beraat için şans dileyin dostlarım...”
“O Sinan’ın ben olduğumu nasıl anladılar?”
İkinci delil de polisin elindeki bir hafıza kartında yer alan konuşma tape’leri. Bu tape’lerde “Sinan” isimli birinden bahsediliyor. İddianamenin delil bölümünde yer alan tape’lerde başka bir detay, bilgi ya da soyadı yok.
Ancak savcı, adı geçen kişinin Sinan Bin olduğunu belirterek örgüt üyeliğinden cezalandırılmasını istiyor.
Sinan Bin, “Soyadım bile yazmıyor, orda geçen ‘Sinan’ın ben olduğuma nasıl karar kıldılar bilmiyorum” dedi.
“Dijitallerin varlığı dahi şüpheli”
Avukatı Güray Dağ esasa ilişkin savunmasında, bahsi geçen hafıza kartıyla ilgili şunları söyledi:
“Anayasa'nın 38. Maddesi ve CMK'nın ilgili kararlarına göre delillerin hukuka uygun elde edilmesi gerekir, bahse konu dijitallerin elde ediliş şekli kanun maddelerine aykırıdır, imajları alınmamış dijitallerin varlığı dahi şüphelidir, dijitaller kuvvetle muhtemel polisin elindeydi, bu dijital verilere itibar edilemez delil değeri yoktur.”
TIKLAYIN - Deliller operasyondan bir gün önce “toplanmış”
Nuriye Gülmen’in tutukluluğuna da delil gösterilen aynı dijital deliller, elde edilme tarihinden bir gün önce Siber Şube’de incelenip raporlanmış, bunun üzerine avukatı Oğuzhan Topalkara’nın “delillerin sahte olduğu ve sonradan üretildiğine” dair mahkemeye dilekçe vermişti. Dilekçesi reddedildi.
“Mesleğimi yapmak istiyorum”
Avukat Güray Dağ sempozyumla ilgili de “İstanbul Barosu'nda yapılan toplantıya izleyici olarak katılan Sinan Bin hakkındaki suçlamanın örgüt üyeliği kriterleriyle uyuşmadığını” söyledi:
“Müvekkil hakkında örgüt üyeliği kriterlerini oluşturan hiçbir delil bulunmamaktadır, müvekkilin örgüt üyeliği cezalandırılmasını gerektirir tek bir delil dosyada yoktur, beraatine karar verilmesini talep ediyoruz.”
Sinan Bin de savunmasında, “Hiçbir örgüte üye değilim, örgüt talimatına uyan eylemlerim olmadı, olası bir ceza almam durumunda tüm emeklerim boşa gidecek. Mesleğimi yapıp kendi emeğimle hayatımı kazanmak istiyorum” dedi.
Ancak mahkeme Bin’i Türk Ceza Kanunu’nun 314/2 maddesinden suçlu buldu ve Terörle Mücadele Kanunu’nun 5/1 maddesi uyarınca da ceza artırımına gitti. Toplam 6 yıl 3 ay hapis kararı verdi.
Avukatlık Kanunu madde 5: “Aşağıda yazılı durumlardan birinin varlığı halinde, avukatlık mesleğine kabul istemi reddolunur: Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile; kasten işlenen bir suçtan dolayı iki yıldan fazla süreyle hapis cezasına ya da Devletin güvenliğine karşı suçlar, Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, (…)(1) zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama veya kaçakçılık suçlarından mahkûm olmak.”
(AS)