Fotoğraf: Evrensel
Haberin İngilizcesi için tıklayın
Türkiye Sosyal Ekonomik ve Siyasal Araştırmalar Vakfı (TÜSES), İstanbul'da yaşayan Suriyelilere odaklanan "İstanbul'daki Suriyeli Sığınmacılara Yönelik Algı ve Tutumlar: Partizanlık, Yabancı Karşıtlığı, Tehdit Algıları ve Sosyal Temas" başlıklı araştırmasının sonuçlarını açıkladı.
Heinrich Böll Vakfı'nın desteğiyle, Dr. Burcu Mutlu, Dr. Osman Savaşkan ve Kerem Morgül tarafından yürütülen araştırmaya göre, sayıları 1 milyona yaklaşan İstanbullular, Suriyelileri kültürel açıdan ötekileştiriliyor ve sosyal ilişki kurmaktan kaçınıyor.
"Yakın ve düzenli ilişkiler kuranların oranı yüzde 6.34"
Uluslararası Göç Örgütü'nün yakın zamanda yaptığı bir çalışmada İstanbul'daki Suriyelilerin sayısının 1 milyona yaklaştığı ve İstanbul'daki yabancı göçmen sayısının 1 milyon 600 bin'i, yani nüfusun yüzde 10'unu aştığının öngörüldüğüne yer verilen raporda öne çıkan sonuçlar şöyle:
*İstanbullular genel olarak yabancı göçmenler- özel olarak ise Suriyeli sığınmacılar- hakkında son derece olumsuz hisler taşıyor. Mahallelerine Suriyeli ailelerin taşınmasından rahatsız olmayacağını belirtenlerin oranı yüzde 27.10.
*İstanbullular gündelik hayatlarında Suriyeli sığınmacılarla oldukça sık bir şekilde karşılaşıyor. Fakat bu tür yüzeysel karşılaşmaların ötesinde Suriyeli bir sığınmacıyla yakın ve düzenli ilişkiler kuranların oranı sadece yüzde 6.34.
*Katılımcıların yüzde 66'sı "Suriyeli sığınmacılar Türk vatandaşlarına kıyasla ayrıcalıklı muamele gören insanlardır" derken, yüzde 64 "Suriyeli sığınmacılar ekonomik olarak bize yük olan insanlardır" diyor.
*Ülkenin ekonomik gidişatı hakkındaki kaygılar arttıkça, Suriyelilere yönelik negatif hisler de artıyor.
*"Mazlum" ve "din kardeşi" tanımlamaları söz konusu olduğunda önemli ayrışmalar ortaya çıkıyor. Suriyeli sığınmacılarla Türkiye vatandaşları arasında ortak bir kimlik kuran din kardeşliği söylemine katılanların çoğunluğu (yüzde 58.53) aynı zamanda Suriyelileri ekonomik bir yük olarak tanımlıyor.
*Odak grup görüşmelerinde sıklıkla dile getirilen şikâyetlerden biri de Suriyelilerin yerel halkın park, bahçe, oyun alanı ve sahiller gibi kamuya açık alanlardan faydalanmasını zorlaştırdıkları iddiası.
*Aylık hane geliri 7 bin 500 TL'nin üzerinde olanlar arasında şartlı vatandaşlığa destek oranının yüzde 41.64'ü bulması dikkat çekici bir diğer bulgu. Bu oran, aylık hane geliri 2 bin 500 TL'nin altında olanlar arasında yüzde 18.28'e kadar düşüyor.
*Sığınmacıların değerlendirilmesinde sınırlı olmakla birlikte etkili olan bir diğer faktör de Türkçe bilgisi. Bu bulgular, Suriyeli sığınmacıların eğitim olanaklarından ve Türkçe dil kurslarından azami ölçüde faydalanabilmesi için atılacak adımların sosyal uyuma katkıda bulunacağına işaret ediyor.
TIKLAYIN - Suriyeli Sığınmacıların Trajedisi
TIKLAYIN - Halep'ten İstanbul'a Taşınan Hayatlar
TIKLAYIN - Türkiye'de Mülteci Kadın Olmak
"Tüm parti seçmenlerinde tehdit algısı baskın"
Parti kimliği temelinde ayrışmaların da incelendiği rapora göre, partiler arasında farklılıklar olmasına karşın tüm partilerin seçmenlerinde Suriyelilere yönelik tehdit algılamaları baskın. Suriyelilerle sosyal ilişki kurmaya en açık kesim HDP'liler, en kapalı kesim ise CHP, İYİ Parti ve MHP seçmenleri. Raporun temel kaygılara odaklanan bulgularına göre ise ekonomi kritik bir öneme sahip. Tehdit algılarında ilk sırayı Suriyelilerin yerli halkın iş imkanlarını azaltması (yüzde 70.81) alırken, bunu çok çocuk yaparak nüfus dengelerini bozmaları ( yüzde 66.13), modern yaşam tarzına tehdit oluşturmaları (yüzde 59.86), kamusal alan ve hizmetlerden faydalanmayı zorlaştırmaları (yüzde 59.43) yanıtları izliyor.
"Açık kapı politikasına destek yüzde 36'ya düştü"
Rapora göre Ankara'nın Suriye'deki iç savaşın ilk yıllarında Türkiye'ye sığınanlar için uyguladığı açık kapı politikasının doğru olduğunu düşünenler yüzde 35.49'da kalıyor. Açık kapı politikasını onaylayanlar AK Parti taraftarları arasında bile azınlıkta kalırken, getirilen eleştirilerde genellikle sürecin iyi yönetilemediğine vurgu yapılıyor. Suriyelerin yerleşimiyle ilgili en çok tercih edilen yanıtlar, yüzde 25.54 ile "Suriye'de oluşturulacak güvenli bölgelere yerleştirilsinler" ve yüzde 22.88 ile "Türkiye içinde kurulacak mülteci kamplarına yerleştirilsinler" oldu. Hem Türk milliyetçiliğinin hem de etnik kaygı düzeyinin şartlı vatandaşlığa destekle güçlü bir şekilde ilişkili olduğunu ortaya koyan rapora göre Suriyeli sığınmacılara yönelik olumsuz tepkiler sadece onlarla ilgili değil, aynı zamanda genel bir yabancı düşmanlığı içeriyor. Din kardeşliği söylemine katılanlar arasında bile çoğunluk Suriyelileri ekonomik bir yük olarak tanımlıyor ve sığınmacıların Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına kıyasla ayrıcalıklı muamele gördüklerini düşünüyorlar.
"Sosyal temasını artıracak etkinlikler yapılmalı"
Araştırma raporunda yer alan Suriyelilerin entegrasyonunu kolaylaştıracak politika önerileri ise şöyle:
*Gerek okullar gerekse de belediyeler yerel halkın Suriyeli sığınmacılarla sosyal temasını artıracak eğitim, spor, sanat ve eğlence faaliyetleri düzenlemeli.
*Suriyeli gençlerin örgün eğitime dahil edilmeleri ve mümkün olduğunca yüksek düzeyde eğitim almaları hem onların yaşam standartlarını iyileştirmek hem de toplumsal uyumu kolaylaştırmak için elzem görünmekte.
*Mevcut Türkçe kurslarının kapasitesi artırılmalı ve yetişkin sığınmacıların bu kurslara erişimlerini kolaylaştıracak adımlar atılmalı.
*Gruplar arasında çıkar çatışması izlenimi yaratmamak için sosyal yardım programları mümkün olduğunca hem Suriyeli hem de Türkiye vatandaşı ihtiyaç sahiplerini kapsayacak şekilde yürütülmeli.
*Suriyelilere çalışma izni verilmesine yönelik toplumsal destek an itibarıyla çok düşük olsa da böyle bir düzenlemenin getireceği faydalar kamuoyuyla paylaşılarak bu oranın yukarıya çekilmesi mümkün.
TÜSES, araştırma kapsamında İstanbul'da 34 ilçeye bağlı 111 mahallede, 16 odak grup görüşmesi gerçekleştirildiğini, bu görüşmelerden seçilen 32 kişiyle derinlemesine mülakat yapıldığını, bunun yanı sıra İstanbul'da yaşayan 18 yaş ve üzerinde Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı 2 bin 284 kişiyle bir anket çalışması yürütüldüğünü bildirdi. (KÖ)