Haberin İngilizcesi için tıklayın
Cumartesi Anneleri/İnsanları adalet arayışlarının 845. haftasında 3 Haziran 1994 yılında katledilen Kürt iş insanları Savaş Buldan, Hacı Karay ve Adnan Yıldırım’ın faillerini sordu.
Sosyal medya üzerinden yapılan açıklamada konuşan Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, "Kürt iş insanlarının 1990’larda kaçırılan, işkence gören insanlardan yalnızca bazıları olduğunu" söyledi.
TIKLAYIN-Savaş Buldan ve Behçet Cantürk cinayetleri
Cezasızlık politikasına değinen Buldan "Katiller dışarıda kol geziyor. Bu ülkede biraz da olsa vicdan kırıntısı ve adalet kaldıysa binlerce insanın katili ortada duruyorken yürütülemeyen hukuk, bu ülkede yargının çürümüş olduğunu gösteriyor. Ülkeyi yönetenler bilsin, bu ülkede faili belli cinayetlerde katillerin yargılanmasını sağlayana dek mücadele edeceğiz” dedi.
Adnan Yıldırım’ın kızı Leyla Yıldırım da "babasının ve beraberindeki kişilerin kendilerini polis olarak tanıtan kişilerce gözaltına alındığını" ve "cinayetlerin devletin bilgisi ve işbirliğiyle" gerçekleştiğini söyledi:
“Bunlar siyasi cinayetlerdir. Bu cinayetler kriminalize olarak ele alınmış ve katiller beraatlar almıştır. Mehmet Ağır’ın beraatı da sahaya dönüş biletiymiş. Devlet, elbette ‘biz bunlardan sorumluyuz’ demeyecektir. Mehmet Ağır gibi katilleri beslemeye devam edecektir."
"İfade alıp bırakacağız' dediler"
Haftanın basın açıklamasını okuyan Cumartesi İnsanlarından Rezzan Karaman, Buldan, Yıldırım ve Karay cinayetleri ve sonrasında neler yaşandığını paylaştı:
"3 Haziran 1994 günü sabah 4.30'da, iş insanları Savaş Buldan, Adnan Yıldırım ve Hacı Karay İstanbul Yeşilköy Çınar Oteli'nden çıkarken gözaltına alındılar. Polis kimlikli, polis yelekli, silahlı ve telsizli kişiler tarafından 'İfadelerinizi alıp bırakacağız' denilerek otomobillere bindirilip götürüldüler.
"Olayın hemen ardından aileleri ilgili tüm kurumlara başvurdu. Ancak onların gözaltına alındıkları reddedildi. 04 Haziran 1994 tarihinde akşam 20:15 civarında Bolu/Yığlıca'da işkence ile sorgulandıktan sonra ateşli silahla infaz edilmiş bedenleri köylüler tarafından bulundu. Üzerlerinde kimlik, cüzdan, saat, çakmak gibi kişisel eşyaları yoktu.
"Devlet raporlarına geçti"
"Onların kimler tarafından kaçırıldıkları, sorgulandıkları ve infaz edildikleri devletin raporlarına, savcılık ifadelerine geçti.Olay kamuoyunda Ankara JİTEM davası adıyla bilinen davanın mahkeme tutanaklarında detaylarıyla yer aldı.
"Ancak Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davada sanıklar, delillere, belgelere, itiraflara rağmen beraat ettirildi. Karara itiraz eden aileler istinaf kanun yoluna başvurdular.
"Üst mahkeme olan Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 1.Ceza Dairesi ilk mahkemenin verdiği kararın hukuka uygun olmadığı tespitini yaptı ve oy birliği ile söz konusu kararı bozdu. Bu bozma kararının bariz yargı hatalarının düzeltilmesine yönelik bir hamle olmaması, gerçekten hukukun işletilmesine yönelik bir adım olmasını talep ediyoruz.
"Peker, Ağar'ı işaret etti"
"Peker'in ifşaatlarında bir kez daha Savaş Buldan, Adnan Yıldırım ve Hacı Karay'ın MGK kararı doğrultusunda ve Mehmet Ağar'ın talimatı ile Emniyet Genel Müdürlüğü'ne bağlı Özel Harekat Dairesi Başkanlığı'nın organizasyonunda zorla kaybedildikleri iddiası yer aldı.
"Bu ağır itham karşısında susmakla yetinen ilgili tüm kurumları göreve çağırıyoruz. Ayrıca hatırlatıyoruz ki bu ve benzer ithamların hukuki ve toplumsal bir sonuca ulaşmaması yalnız devletin kurumlarındaki çürümeyi değil, toplumsal çürümeyi de derinleştiriyor.
"Kaç yıl geçerse geçsin; tüm kayıplarımız için, dalet istemekten, devletin evrensel hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan, 146 haftadır bize yasaklanan kayıplarımızla buluşma mekânımız Galatasaray'dan vazgeçmeyeceğiz." (RT)