Haberin İngilizcesi için tıklayın
Anayasa Mahkemesi (AYM), sınırdışı edilmesini gerektirecek bir tehdit oluşturmadığı yargı kararıyla belirlenen Tacikistan vatandaşının başvurusunda hak ihlali kararı verdi.
Ancak Özbek asıllı Tacikistanlı K.S. mahkeme kararından önce sınırdışı edilmişti, açtığı davayı da bu işlem sonrası kazandığı için davanın sonucu onu etkilemedi.
AYM, Anayasa'nın 17. maddesinde düzenlenen kötü muamele yasağıyla bağlantılı olarak Anayasa'nın 40. maddesinde güvence altına alınan etkili başvuru hakkının ihlal edildiğine ve K.S.’ye 26 bin lira manevi tazminat ödenmesine karar verdi.
“Kötü muamele iddiaları araştırılmadı”
AYM, sınırdışı işlemi yargı makamlarınca durdurulmuş olsa da bu sırada K.S.’nin fiilen sınırdışı edilmesinin önlenemediğini ifade etti:
“Sınırdışı edilmeleri gereken yabancıların sınır dışı edilmeleri hâlinde kötü muameleye maruz kalacağı yönünde savunulabilir iddiaları bulunduğu takdirde idari ve yargısal makamlar tarafından söz konusu ülkede gerçek bir ihlal riskinin bulunup bulunmadığı ayrıntılı şekilde araştırılmalıdır.
“Başvurucunun sınırdışı edilmesi hâlinde maruz kalacağı kötü muamele iddialarının idari ve yargı makamlarınca titizlikle hiçbir aşamada araştırılmadığı gözlemlenmiştir.”
“Sınırdışı edilecek kişilerden değil”
AYM, K.S.’nin “sınırdışı edilmeyecek kişilerden olduğunun yargı kararıyla netleştiğini” ifade etti.
Kararda, İdare Mahkemesindeki dava sürerken sınırdışı işleminin durdurulmamasının, kötü muamele yasağıyla bağlantılı etkili başvuru hakkının kanundan kaynaklı olarak ihlal edilmesine yol açtığı belirtildi:
“Başvurucunun sınır dışı edildiği dikkate alınarak ihlalin tespit edilmesinin başvurucunun uğradığı zararların giderilmesi bakımından yetersiz kalacağı açıktır. Dolayısıyla eski hale getirme kuralı çerçevesinde ihlalin bütün sonuçlarıyla ortadan kaldırılabilmesi için etkili başvuru hakkının ihlali nedeniyle yalnızca ihlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararları karşılığında başvurucuya net 26 bin TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.”
Ne olmuştu?
Tacikistan vatandaşı K.S. eşi ve çocuklarıyla birlikte 11 Mart 2015’te Türkiye'ye yasal yollardan giriş yaptı. Başvurusu sonucu “insani ikamet izni” aldı.
İkamet izni devam ederken IŞİD ile bağlantısı olduğundan şüphelenilerek evi basıldı, ailesiyle birlikte idari gözetim altına alındı.
Yanında avukat veya tercüman olmadan alınan ifadesinde, Türkiye'ye çalışmak için geldiğini, herhangi bir olaya karışmadığını ve geçerli pasaportunun bulunduğunu beyan etti.
İstanbul Valiliğinin kararıyla sınırdışı edilmesine, öncesinde de bir ay süre idari gözetim altına alınmasına hükmedildi.
Karara, İstanbul 1. İdare Mahkemesinde açtığı dava ile itiraz etti. Dava devam ederken İzmir Geri Gönderme Merkezine nakledildi. Ancak dava sürerken 10 Mart 2017’de Duşanbe, Tacikistan’a sınırdışı edildi.
İdare Mahkemesi ise sınırdışı edilmesinin ardından verdiği kararında, sınırdışı etme işleminin kesin olarak iptaline karar verdi.
Kararın gerekçesinde, “davacının DAEŞ [IŞİD] terör örgütüyle, çatışma bölgeleriyle veya diğer terör örgütleriyle bağlantılı veya iltisakı olabileceği değerlendirmesini haklı kılacak somut bir tespit veya delil bulunmadığı, yapılan üst aramasında bir suç unsuruna rastlanmadığı, Türkiye'de daha önce herhangi bir suça karıştığına dair bilgi olmadığı ve sabıkasız olduğu, kamu güvenliği açısından tehdit oluşturduğu değerlendirilen yabancılara konulan 'G-87' Genel Güvenlik tahdit kodunun da bulunmadığı, dolayısıyla davasının kamu düzeni ve güvenliği açısından tehdit oluşturduğuna dair somut tespit ve delillerin mevcut olmadığı anlaşıldığından” tespiti yer aldı.
Yargı süreci içerisinde yaptığı AYM başvurusuna dair gerekçeli karar ise bugün açıklandı. (AS)