Fotoğraf: Sivas Katliamı anması - Arşiv (AA)
Haberin İngilizcesi için tıklayın
Sivas Katliamının 27'nci yıldönümünde pandemi gerekçe gösterilerek yürüyüşün yasaklanması ile ilgili olarak, katliamda hayatını kaybeden edebiyatçı Behçet Aysan'ın kızı Eren Aysan, "Anmaları çok önemsiyoruz, çünkü bunlar linç kültürüne karşı bir uyarıdır" dedi.
Yürüyüşleri her zaman demokratik bir hak olarak gördüğünü belirten Aysan, "Korona günlerinde de demokratik haklar, haktır. Korona günlerinde de bu hakkın uygun mesafede uygulanabilirliğine inanıyorum. Yunanistan ve başka ülkelerde de yürüyüşler yapıldı bu süreçte. İzin veriliyor fakat mesafeli bir yürüyüş planı tertipleniyor" dedi.
Metin Altıok, Uğur Kaynar ve Behçet Aysan (Önde) katliam öncesi Madımak Oteli'nin merdivenlerinde.
Anma 100 kişiyle sınırlı tutuldu
Sivas Valiliği, pandemi nedeniyle sosyal mesafe kuralı şartıyla 2 Temmuz 2020 Perşembe günü 10.30-14.00 saatleri arasında Madımak önünde yapılacak anmayı 100 kişiyle sınırlı tutarken, katılacakların isim listesini istemişti. Valilik yürüyüşe de izin verilmeyeceğini duyurmuştu.
Öte yandan Halkların Demokratik Partisi Madımak Otel'in önündeki anmaya katılacaklarını duyurdu. Anmada Halklar ve İnançlar Komisyonundan Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Tülay Hatimoğulları, milletvekilleri Gülistan Kılıç Koçyiğit, Kemal Bülbül, Zeynel Özen, 25'inci dönem milletvekili Turgut Öker ve parti yöneticilerininkatılması bekleniyor.
"27 yılda yaşanan o kadar çok hukuksuzluk var ki..."
"27 yılda yaşanan o kadar çok hukuksuzluk var ki bunların hepsini anlatmaya çalışsak zaman yetmez" diyen Eren Aysan şunları söyledi:
"27 yılda yaşadığımız onca hukuksuzluğun sonucunda ne yazık ki bu olaya hâlâ 'kanayan bir yara' olarak bakıyoruz. Bu hadiseyi aklımızla düşünmeyi öğrenemedik. Öğrenmemize olanak sağlanmadı."
"Lincin bir medeniyet kaybı olduğunu da çözemedik"
Hâlâ linç kültürünün bu topraklarda hayatını devam ettirdiğine dikkati çeken Aysan geçen yıl CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'na yönelik linç girişimini hatılattı:
TIKLAYIN - Kemal Kılıçdaroğlu'na Saldırı
"Daha geçen yıl ana muhalefet partisi lideri, 'yakın' çığlıkları altında lince uğradı. Oradaki kadının 'yakın' çığlığını duymak, babamın ölümünden 26 yıl sonra duymak tüyler ürperticiydi. Lincin bir medeniyet kaybı olduğunu da çözemedik. Doğu toplumlarına özgü anlayışın, sarmalın bizi yaşamsal durumlardan uzaklaştırdığına süreç içinde tanıklık ediyoruz.
"Ortak bilinç yaratmalıyız"
Benim için trajik olan babamların ölümünün yanı sıra hala bunun öğrenilmeyişidir. Yarın yeniden böylesi skandalları görmek istemeyiz. Öfkeni, nefrete teslim etme, yakma, yıkma derken tuzaklarda sınanan bir toplum olmaya devam ediyoruz. Bu benim için daha da acıtıcı.
Bir babanın kaybı var ama bu sadece benim değil tüm toplumun da kaybı. Bir edebiyatçı çünkü o. Bu tarz linç gibi olguların ülkemizde yaşanmaya devam ediyor olması genç bir yazar olarak beni ayrıca kaygılandırıyor. Bunu ortak bir bilince dönüştürmek zorundayız, başka şansımız yok. Anma etkinlikleri üzerinde bu yüzden çok duruyoruz. Bunu toplumsal olanı örseleyici bir yan olarak değil, hatırlatıcı bir durum olarak göstermek arzusundayız. Ki daha benzer olaylar yaşanmasın diye. Önemli olan bunu bir bilince dönüştürmek. Bu anmalar bir uyarı niteliğinde."
TYS ve PEN'den açıklama
Öte yandan Türkiye Yazarlar Sendikası (TYS) ve PEN Türkiye, 2 Temmuz Sivas katliamının 27. yılı dolayısıyla açıklama yaptılar.
Bilinen sorumluların ortaya çıkarılması talebini yineleyen TYS, katliamda hayatını kaybeden eleştirmen, aydın Asım Bezirci'yi mezarı başında anacak. TYS, 2 Temmuz 2020'de saat 11'de Zincirlikuyu Mezarlığı'nda anma için toplanacak.
TYS açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
"2 Temmuz 1993'te Sivas'ta yaşadıklarımızı, "Kışkırtılmış bir grup vahşinin yarattığı vahşet" olarak gelecek kuşakların belleğine kazınmasını isteyenlere karşı, "gerçekte ne olduğunu" anlatmayı sürdüreceğiz. Dedik ve diyoruz ki "Siyasi iktidar ile din ilişkileri, iktidarın sürdürülmesi için araçsallaştırıldığında o toplumu geliştirecek düşünce özgürlüğünün önüne her türlü engel çıkarılır." Bu ülkede düşünce özgürlüğünün her gün yakıldığına tanık olduk, oluyoruz. Dedik ki, "Din ve siyaset bir araya gelemez, gelirse bu aydınlanma ışığının sönmesidir."
PEN ise yaptığı açıklamada, "27 yıldır yanıyor hala, kanıyor hala, bir parça merhameti olan utanıyor hala! Sizi bilmiyoruz ama,
biz yanıyoruz, kanıyoruz, utanıyoruz hala!" dedi.
"Sivas Katliamı failleri korunuyor mu?"Öte yandan Halkarın Demokratik Partisi Adana Milletvekili Tülay Hatimoğulları Oruç ise İçişleri Bakanı Süleyman Soylu tarafından yanıtlanması istemiyle Meclis'e soru önergesi sundu. Hatimoğulları-Oruç şu soruları yönetti: "1. Firari faillerden en az birine Alman vatandaşlığı verildiği, Almanya'da güvenli oturum statüsü kazandırıldığı bilgisine ulaşılmıştır. Sivas Katliamı failleri Almanya'da kendileri için doğabilecek hukuksal sonuçlara karşı korunmakta mıdır? | |
Ne olmuştu?
Aralarında Aziz Nesin'in de bulunduğu onlarca yazar, şair ve sanatçı Pir Sultan Abdal Şenlikleri için 3 Temmuz 1993'te Sivas'da toplanmış, kentin çeşitli bölgelerinde toplanan binlerce kişi kente sanatçıları "dinsizlik" ile suçlayarak Madımak Oteli'ne doğru yürüyüşe geçmişlerdi.
Otele önce taşla saldıran saldırganlar daha sonra oteli ateşe vermişlerdi. Onlarca kişi protestocuların yaktığı otelde sıkışıp kalmış, saatler geçmesine rağmen kalabalığa kimse müdahale etmemişti.
Madımak'ı saran alevler, aralarında halk ozanları Muhlis Akarsu, Nesimi Çimen ve Hasret Gültekin, şairler Metin Altıok ve Behçet Aysan, Uğur Kaynar, yazar Asım Bezirci, karikatürist Asaf Koçak'ın da yer aldığı 35 kişinin yaşamını yitirmesine neden oldu.
(AÖ)