Haberin İngilizcesi için tıklayın
Anayasa Mahkemesi, Gezi direnişi sırasında başından gaz fişeğiyle yaralanan öğretmen Melih Dalbudak’ın bireysel başvurusunu sonuçlandırdı.
Mahkeme, Dalbudak’ın, Anayasa’nın 17. Maddesiyle koruma altına alınan yaşam hakkının hem usul hem de maddi boyutunun ihlal edildiğine hükmetti. Dalbudak’a 10 bin lira manevi tazminat ödenecek.
AYM ayrıca, o dönem soruşturulmayan polisler hakkında da yeniden soruşturma/yargılama yapılmak üzere dosyanın İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına ve İstanbul Bölge İdare Mahkemesi Birinci Kuruluna gönderilmesine karar verdi.
Sorumlu polisler hakkında o dönem, “yeterli bilgi ve belge yok” denilerek soruşturma izni verilmemişti.
Ne olmuştu?
Melih Dalbudak, 10 Eylül 2013’te saat 19:00 sıralarında İstiklal Caddesine çıkan Çukurçeşme Sokak’tayken, Büyükparmakkapı Sokak’tan gelen yaklaşık 10 kişilik Çevik Kuvvet Şubesi polislerinden birinin ateşlediği gaz fişeğiyle başından yaralandı. Hastanede beyin kanaması teşhisiyle tedavi gördü.
Adli Tıp Kurumu Başkanlığının 17 Eylül 2013 tarihli raporunda da Dalbudak’ın olay sırasında başından yaralandığı, beyin kanaması geçirdiği ifade edildi.
Tedavisi tamamlandığında Emniyet Genel Müdürlüğü ve İçişleri Bakanlığına başvuru yaparak maddi ve manevi zararının karşılanması talebiyle tazminat talebinde bulundu.
Bakanlık tazminat talebini reddedince Dalbudak dava açtı.
Mahkeme: Tazmin, hukuk devletinin doğal sonucu
İstanbul 6. İdare Mahkemesindeki dava 1 Haziran 2016’da karara bağlandı, Hakim Refik Celep, Melih Dalbudak’ın manevi zarara uğradığına hükmetti, talep ettiği 10 bin TL manevi tazminatın ödenmesine karar verdi.
Emniyet Genel Müdürlüğü ve İçişleri Bakanlığı avukatları ise mahkemede, “zarara neden olan olayın idarenin eyleminde kaynaklandığına dair bilgi veya belge bulunmadığını” iddia etmişti.
Hakim Celep kararda, “kamu hizmetinin görülmesi sırasında kişilerin uğradığı zararın idarece tazmininin, Anayasa’nın 125. maddesi gereği ve Türkiye Cumhuriyeti’nin hukuk devleti olmasının doğal sonucu olduğunu” belirtti.
“Kişinin can güvenliği korunmak zorunda”
Kararda tazminat talebinin neden kabul edildiği şöyle açıklandı:
“İdare kural olarak, yürüttüğü kamu hizmetiyle nedensellik bağı kurulabilen zararları tazminle yükümlü olup idari eylem veya işlemlerden doğan zararlar, idare hukuku kuralları çerçevesinde, hizmet kusuru ilkeleri gereği tazmin edilmektedir.”
“Kamu hizmeti eksik veya kötü yürütülmekteyse veya hizmet gerekleriyle bağdaştırılamayacak nitelikteyse, idarenin hizmeti kusurlu yürüttüğünün kabulü zorunludur.”
“Kişilerin can ve mal güvenliğini korumakla görevli olan idare, üstlendiği kamu hizmetini gereği gibi yerine getirmek ve bazı olayların önlenmesi için gerekli önlemleri almak zorundadır.”
Polisler tespit edildi ama yargılanmadı
Dalbudak ayrıca yaralanmasına neden olan gaz fişeğini ateşleyen polislerin de yargılanması talebiyle suç duyurusu yapmıştı.
Olay yerinde gaz fişeğini ateşleyen ZET silahını kullandığı belirlenen Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğüne bağlı polisler F.D. ve E.D.’nin yargılanmasına, İstanbul Valiliği izin vermedi.
İstanbul Valiliği, 16 Şubat 2016 tarihli kararıyla, polislerin hakkında soruşturma izni verilmediğini ifade etti.
İstanbul Bölge İdare Mahkemesi Birinci Kurul da Dalbudak’ın itirazını değerlendirdi, 29 Haziran 2016’da itirazın reddine karar verdi.
Ret gerekçesinde, “soruşturma yapılmasına yeterli bilgi ve belge olmadığı, Valiliğin kararının yöntem ve yasaya uygun olduğu” ileri sürüldü.
İstanbul Bölge İdare Mahkemesi Birinci Kurul, kendi kararından 21 gün önce polislerin eyleminde hizmet kusuru bulunduğuna hükmeden İstanbul 6. İdare Mahkemesinin kararını dikkate almamış oldu ve Dalbudak’ı başından vurarak ağır yaralayan polislerin yargılanmasının önünü kapattı. (AS)