Haberin İngilizcesi için tıklayın
Türkiye Yazarlar Sendikası'nın (TYS) bu yılki 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü Bildirisini Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu Başkanı Canan Güllü kaleme aldı.
Güllü'nün TYS adına yazdığı "8 Mart Demokrasi ve Hak Mücadelemiz" başlıklı bildirisi şöyle:
Barış umudu
"Bu 8 Mart'ı yanı başımızdaki savaşın karanlığı altında kutluyoruz. Suriye'den Yemen'e, Filistin'den Afganistan'a kadınların, çocukların ve sivillerin kanlarının döküldüğü coğrafyalara Ukrayna da eklendi. Bu senenin 8 Mart'ını barış umuduna ve kadın dayanışmasına adıyor, Ukraynalı kadınları ve direnişlerini selamlıyoruz.
Sözleşme, Eylem Planı ve nafaka hakkı
"2021 senesi, bir gecede İstanbul Sözleşmesi'nin hukuksuzca feshedildiği, Türkiye'nin evrensel hukuk değerleri ile bağının kopartılması için koşar adımlarla çabalayan bir cenahın kadınların başta yaşam hakkı olmak üzere en temel haklarına açıkça savaş açtığı bir sene oldu. İstanbul Sözleşmesi'nin feshi, IV. İnsan Hakları Eylem Planı ve iktidar tarafından köpürtülen kadının nafaka hakkı tartışmaları ile birlikte değerIendirilmelidir.
"İstanbul Sözleşmesi'nin feshi neticesi artan kadın cinayetlerine ve ev içi şiddete rağmen koruyucu ve önleyici tedbirler rafa kaldırılmış, IV. İnsan Hakları Eylem Planı gibi göstermelik önlemler ile kadınlar şiddet döngüsüne terk edilmiştir. İstanbul Sözleşmesi'nin tüm toplumsal muhalefete rağmen fesih kararı kadınların yaşama hakkına açıktan bir saldırıdır. Mesele siyasi iktidarın, sözleşmenin temsil ettiği şiddetsiz ve eşit yaşama hakkını, kadınların, çocukların ve LGBTIQ+'ların elinden alma kavgasıdır.
"Bundan cesaret alan erkek şiddeti, günden güne artan sistematik bir vahşetle her yerde. Bu siyasi iradeden güç bulan erkekler, kadınları vahşice öldürüyor, kadınları sokakta taciz ediyor, kadınları siyasetten siliyor, kadınlara tecavüz ediyor, kadınların kürtaj hakkına müdahale ediyor, kız çocuklarını okula göndermeyip zorla evlendiriyor, kadınların emeğini sömürüyor, çocukları tarikat yurtlarında istismar ediyor. Nihayetinde ise bu erkeklere hiçbir şey olmuyor, erkek yargı tarafından cezasızlıkla neredeyse ödüllendiriliyor.
"Dayanışma ile mümkün"
"TKDF olarak 40 seneyi aşkın zamandır sürdürdüğümüz kadının insan hakkı mücadelesinde çok zor zamanlara tanıklık ettik, ediyoruz. Ancak her şeye rağmen umutluyuz; çünkü Türkiye kadın hareketi kararlılık ile örülü bir gelenekten geliyor ve kadınlar mücadeleden vazgeçmiyor. Kadın hareketi, kadına yönelik şiddete, tüm ayrımcı tutum ve uygulamalara karşı onurlu ve mücadeleci duruşuyla bu ülkenin umududur. Aynı zamanda dünyanın dört bir yanından erkek egemen zihniyete karşı yükselen kadın mücadelesi ve dayanışması bize şiddetsiz ve özgür bir yaşamın kadınlar için mümkün olduğunu müjdeliyor. Zor, fakat dayanışma ile mümkün.
"Bu 8 Mart'ta da İstanbul Sözleşmesi'ne ve 6284 sayılı yasaya saldıran erkek zihniyete karşı kadın özgürlüğünde ısrarcı olacağımızı ve mücadeleye devam edeceğimizi bir kez daha beyan ediyoruz. Patriyarkaya, kadın cinayetlerine, trans cinayetlerine, homofobiye, transfobiye, kadının ücretli-ücretsiz emek sömürüsüne, yoksulluğa, tacize, tecavüze, hayatın her alanında eşitsizliğe karşı mücadelenin sembolü olan 8 Mart Kadınlar Günü'nü coşkuyla kutluyor, herkesi eşitlik için, insanca yaşam için, daha demokratik bir ülke için kadın dayanışmasını ve mücadelesini yükseltmeye çağırıyoruz.
"Demokrasi ve hak mücadelemiz için 8 Mart'ta kadınlar sokağa!"
(AÖ)