Haberin İngilizcesi için tıklayın
Türkiye'de çoğulcu medya ve özgür basının güçlendirilmesi için Gazeteciler Cemiyeti’nin hayata geçirdiği Demokrasi için Medya / Medya için Demokrasi Projesi, 2020 Medya Gözlem Raporunu yayınladı.
Türkiye'de çok sayıda konuyu ve basın özgürlüğünün durumunu izleyen çalışma, hali hazırda haber takibi yapan, Covid-19 tehlikesi altında işlerini sürdürmeye çalışan, tutuklu ya da tutuksuz yargılanan gazetecilerin durumunu ortaya koyuyor.
Cezaevinde tutulan ya da yargılanan gazeteciler açısından 2020’nin geçmiş 5 yıla oranla herhangi bir özgünlük barındırmadığı aktarılan raporda, yıl sonu itibariyle cezaevlerinde en az 72 gazetecinin olduğu bilgisi paylaşıldı.
Bu yıla özgü olaraksa “Covid-19 salgının etkisiyle gazete tirajları, reklam ve ilan gelirlerinin enflasyona oranı, çalışan sayısı gibi medya üretiminin belirleyici faktörlerinin tamamında yaşanan sert düşüşler” gösterildi.
Raporda, her 2 gazeteciden 1'inin tehdit edildiği, her 4 gazeteciden 1'inin fiziksel şiddete maruz kaldığı, her 5 gazeteciden 1'i yargılandığı ve her 6 gazeteciden 1'inin devam eden yargılamasının olduğu aktarıldı.
Raporda 2020, 10 maddede şöyle özetlendi:
Covid-19 ve basın
Medyada salgının etkileri ilk etapta ekonomik olarak hissedildi. Gazete tirajları Mart ayında salgının ülkede baş göstermesiyle ortalama yüzde 30 oranında düştü. Basın İlan Kurumu’nun (BİK) tanıdığı dönüşümlü yayın imkânı, yerel yönetimlerin teşvikleri vb. önlemler yerel basın açısından olumlu görülse de salgının etkileri derinleştikçe yetersiz kaldı.
Sağlık Bakanlığı’nın veri paylaşımında karmaşaya yol açan açıklamaları, akreditasyonu bulunmayan gazetecilerin verilere erişememesi gibi konular yılın son yarısında öne çıkan sorunlardı. Bunun yanında haber merkezlerinde salgına karşı yeterli önlem alınmayışı ve basın emekçilerinin özlük haklarından mahrum kalması da salgınla bağlantılı bir diğer problemdi. Farklı kaynaklardan ulaşılan bilgilere göre Türkiye’de salgın nedeniyle yaşamını yitiren toplam en az 22 gazeteci bulunuyor.
Basın kartları
Ocak ayında Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı tarafından 894 gazetecinin basın kartı iptal edildi. Hemen ardından bu karar, kartların henüz “değerlendirme aşamasında” olduğu iddiasıyla geri alınsa da birçok gazetecinin hâlâ basın kartını alamadığı biliniyor. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı bu konudaki soruları cevaplamamakla birlikte 2020 sonunda 620’nin üzerinde gazetecinin basın kartının verilmediği basın kuruluşlarınca öne sürülüyor. Basın kartına haiz olmanın gazeteci olmanın tek kanıtı olduğunun mahkemelerce savunulmaya başlanmasıyla6 bu sorunun giderek büyüyeceği anlaşılıyor.
İnfaz Yasası: Yasa ile on binlerce hükümlünün cezası affedilirken “terör” kapsamında cezaevinde bulunan gazeteciler salıverilmedi. Aynı zamanda resmi ilan ve reklam alma yetkisi bulunmayan gazetelerin cezaevlerine girişine engeller getirildi.
BİK ve RTÜK
Her iki kurumun verdiği, sırasıyla resmi ilan kesme ile para ve yayın durdurma cezaları gazete ve televizyonlar, hatta kimi zaman internet platformlarını ekonomik açıdan derinden etkiledi. Her iki kurumun da verdiği cezalar keyfiyet ve çifte standart gösterilmesi sebebiyle tartışma konusu oldu. Evrensel, BirGün, Tele 1, Halk TV, Fox TV vb. iktidarın sözcüsü olmayı reddeden haber mecraları milyonlarca lira tutarında cezalarla baş etmek durumunda kaldı.
Basın ve ifade özgürlüğü davaları
Can Dündar, Müyesser Yıldız, Ayşegül Doğan, Ahmet Altan ve daha niceleri... Temsili olarak seçilen bu 4 gazeteci birbirinden farklı siyasi görüşleriyle bilinse de hepsinin ortak noktası iktidar yanlısı olmayarak haber üretmeye çabalamalarıydı. 2020 yılında gazetecilere dönük davaların nedeni olarak da bu 4 ismin ortak yanı gösterilebilir. İktidar yanlısı olmayan yüzlerce gazeteci terör, Cumhurbaşkanına hakaret, halkı kin ve nefrete teşvik vb. nedenlerle bu yıl da hâkim karşısındaydı. Öte yandan Selahattin Demirtaş, Osman Kavala, Enis Berberoğlu gibi iktidarın tam tabiriyle “halk düşmanı” ilan ettiği kişiler Anayasa Mahkemesi (AYM) ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) nezdinde ülkede demokrasinin varlığını sorgulatan kararların muhatabı oldu.
Cumhurbaşkanı, partisi ve yakınlarından haber alma özgürlüğü
Geçtiğimiz yılda Cumhurbaşkanının basınla aynı cümlede en çok kendisine “hakaret” iddiasıyla geçtiğini söyleyebiliriz. Öte yandan AKP’li bakan ve milletvekilleri, bürokratları, Cumhurbaşkanı’nın oğlu ve eşiyse haklarındaki haberler ve hemen ardından bu haberlere getirilen erişim engelleriyle gündeme geldi. Sayılan kişilerden birçoğunun mal varlığı, harcamaları, mesleki yetkinlikleri gibi başlıkları haberine konu edilen gazeteciler ve kurumlar erişim engelinden haklarında dava açılmasına kadar uzanan bir yelpazede baskıyla karşılaştı. CHP Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır’ın Aralık ayında açıkladığı verilere göre Cumhurbaşkanı 2014-2019 yılları arasında kendisine hakaret ettiği gerekçesiyle tam 63 bin 41 kişiye dava açtı. Bu davalarda üç bin 831 kişi ceza aldı.
Hedef gösterme, tehdit, hakaret, şiddet
Bu yıl basına yönelik baskıcı uygulamaların farklı örnekleri kimi zaman İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun gazeteci Saygı Öztürk’e “namussuz” demesinde, kimi zaman gazeteci Barış Pehlivan’ın gözaltında fiziksel şiddete maruz kalmasında, bazen de Fox TV’nin Cumhurbaşkanı tarafından doğrudan tehdit edilmesinde görüldü. Üç olay yüzlerce farklı vakanın en bilinen örnekleri olarak karşımıza çıktı.
Yeni internet düzenlemesi
Almanya, Fransa gibi ülkelerin yasalarında yer alanlardan daha da “özgürlükçü” olduğu iddia edilen yeni internet düzenlemeleri jet hızıyla yasalaştı ve hemen ardından Türkiye’de temsilci bulundurmayan büyük sosyal medya platformlarına milyon TL’lik cezalar gelmeye başladı. Aynı zamanda yeni düzenlemeyle “unutulma hakkı” ileri sürülerek erişim engellemelerinin yanına içeriğin internetten topyekûn kaldırılması yaptırımı da geldi.
Yıpranma payı hakkı
AYM’nin internet gazetecilerini kapsamaması nedeniyle eşitsizlik yarattığını belirterek yeniden düzenlenmesine hükmettiği yıpranma payı, aynı biçimde internet basınını kapsamayarak TBMM tarafından yasayla hak olarak tanındı. Yıpranma hakkının yeniden tanımlanması anlamında olumlu bulunan yasa, internet gazeteciliğini kapsamaması nedeniyle hâlen tartışma konusu. Yasanın kısa süre içerisinde iptal istemiyle bir kez daha AYM’ye götürülmesi bekleniyor.
Sansür ve oto-sansür
Her dönemin hastalığı olan sansür 2020 yılında birçok farklı örnekte görülse de Cumhurbaşkanı’nın damadı ve eski Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın istifasının 27 saat boyunca9 yaygın medyanın hiçbir kanalında haber yapılmaması türünün belki nadir örneklerinden biri olarak tarihe geçti. Türünün “tek” denilebilecek bir örneği ise açıldıktan 26 gün sonra nedeni hâlâ ilk ağızdan açıklanmasa da10, iktidar baskısıyla sahibi Cavit Çağlar tarafından kapatılan Olay TV oldu.
BİA Medya Gözlem 2020: Bu medya özgürlüğüne ağzımız açık kaldı!
2020 Dördüncü Çeyrek - Basın Açıklaması
2020 Dördüncü Çeyrek - Tam Metin
2020 Dördüncü Çeyrek - Düzenlemeler, Tepkiler, Hak Aramalar
(HA)