Ülkemizde, sağlıkta alternatif tartışmaları oldukça eskiye dayanır. Her hükümetin, sağlıkta attığı adımlara karşı çıkan muhalif kesimlere yönlendirilen en temel soru, "Alternatifiniz ne?" olmuştur.
Hatırlayabildiğim en derli toplu alternatif girişimlerinden biri, 1978'de Türkiye İşçi Partisi'nin (TİP) hazırlamış olduğu "Demokratikleşme İçin Plan"dır. Hemen hemen bütün sektörlerde, önce durum saptamasının yapıldığı, daha sonra kısa ve uzun vadeli çözümlerin ifade edildiği derli toplu bir çalışma olan planın sağlık çözümü ağırlıklı olarak "sağlık hizmetlerinin sosyalleştirilmesi"ydi.
1980 sonrası Anavatan Partisi (ANAP) Hükümeti ile başlayıp, koalisyon hükümetleri ile devam eden Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) hükümetiyle görünür hale gelen "sağlıkta neo-liberal saldırı" karşısında, siyasi, toplumsal, sınıfsal ve mesleki muhalefetin özü, bu saldırının olası ve görünür olumsuzluklarına dikkat çekmek yönünde oldu.
Bu tarzın dışında birkaç önemli örnek söz konusuydu: 2002 Mayısı'nda İşçi Partisi'nin "Ulusal Halkçı Sağlık Kurultayı" bunlardan biridir. Çeşitli sağlık sorunlarının tartışıldığı kurultay, Türkiye için sağlık modeli olarak 224 sayılı "Sosyalleştirme" Yasası'nı öneriyordu.
1992 tarihli Türk Tabipleri Birliği (TTB) "Sağlıkta Eşit Fırsat mı?" başlıklı çalışması, ağırlıklı olarak, sağlık reformlarının eleştirisini içermekle birlikte, alternatif bir sağlık tartışmasına giriş mahiyetinde de bir içerik taşıyordu.
Yine, önemli bir girişim 2005 Aralıkı'nda Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası'nın (SES) düzenlediği "Başka Bir Sağlık Sistemi Mümkün" adlı sempozyumdu. Ancak, son dönemde yapılmış, en kapsamlı alternatif çalışmalar olarak "Sınıfsız Toplum Yolunda Türkiye İçin Sağlık Tezi-1992: F. Ardıç, İ. Belek, H. Onuroğulları, E. Nalçacı" ile Sol Meclis Sağlık Komisyonu'nun kaleme aldığı "Sosyalist Türkiye'de Sağlık" adlı çalışmayı hatırlıyorum.
3-5 Aralık 2010 tarihinde Diyarbakır'da Demokratik Toplum Kongresi'nin Sağlık Kurultayı'nda yapacağım konuşmaya hazırlanırken, yukarıdaki çalışmalarla birlikte, Sovyetler Birliği, Çin ve Küba ile Latin Amerika deneylerinden yararlanan bir çerçeve oluşturdum.
Öncelikle, tartıştığımız konu ne? Sağlık. Sağlık ne demek ve sağlıklı olmak için neler gerekli soruları ile başlamalıyız. Temel çıkış noktamız; "Sağlık kişisel bir durum değil, toplumsal yaşantının bir sonucudur..." ifadesidir.
Sağlıklı olmak için ne gerekli: Yeterli ve dengeli beslenme, temiz su, sağlıklı konut, temiz hava, temiz toprak, temiz deniz ve nehirler, eğitim, ulaşım, iş, ve nihayet sağlık hizmeti...
Dolayısı ile sağlık için, sağlık hizmetinin önceliği yoktur. Sağlığı, sadece "sağlık hizmetleri" olarak tartışmayacaksak, "alternatif"imizi hangi zemine oturtacağız?
"Alternatif" bir sağlık örgütlenmesi, öncelikle halkın / toplumun / kitlelerin sağlığını korurmaya yönelik olmalı! Bu koruma yukarıdan birilerinin onların sağlığını koruması değil, insanların katılımı ile olan bir koruma olmak durumunda.
İnsan, çalıştığı ve yaşadığı yerde, üretimi ve bireylerin toplumsal gereksinimlerini, yetenekleri ölçüsünde düzenlemek yolunda, önüne çıkan engelleri saptamak, ortadan kaldırmak, sürecine pratik ve teorik olarak katılabilmesidir; katılım. (F. Ardıç ve arkadaşları, 1992).
Sağlık hakkını, sağlıklı bir ortamda yaşama hakkı ve sağlık hizmetlerine ulaşma hakkı diye tanımlıyorsak, sağlıklı bir ortamda yaşama hakkı ile ilgili atılması gereken adımlar olduğunu unutmamalıyız. Öncelikle, herkesin işinin olması, yani tam istihdam, sağlıklı olma açısından elzemdir.
Başka bir deyişle, çalışma hakkı, sağlık hakkının ayrılmaz bir parçasıdır. İşi olmayanların, sağlıklı olma hali eksik olacağından, sağlıklı bir toplumun ön koşulu, herkesin işinin olmasıdır.
Tabii ki, bu işin sağlıklı koşullarda olması şarttır. Yani, emeğin korunması ile ilgili düzenlemelerin yapılması gerekir.
Ayrıca ulaşım, çevre, afetler, tarım, kadın, eğitim vb alanlarda çok somut adımların atılmasına ihtiyaç vardır. Bu adımlar, ayrıca başka bir çalışma kapsamında ayrıntılı olarak ele alınabilir.
Örneğin, eğitim alanında "parasız, eşit, anadilde ve laik bir eğitim" uygulanmalıdır. İlkokuldan itibaren "sağlık kültürü eğitimi" ve "spor-beden eğitimi" ve işyerlerinde sağlık-beden eğitimi sağlıklı olma açısından kritiktir.
Savaş ve devlet terörü, önemli bir halk sağlığı sorunudur. Dolayısı ile, sağlıklı olmanın yolu, barış ve kardeşçe bir ortam oluşturmaktır. Barış, sağlığın olmazsa, olmaz ön koşuludur.
Konut sorununun çözümü için, insanca yaşanılabilen halk konutları; su ve kanalizasyon sorunun çözülmesi, toplu yaşanılan yerlerin temizliği; çevre ile barışık bir kent düzenlemesi, vb. gibi adımlar sıralanabilir.
Beslenme meselesi, çok önemli. Bu meselenin çözümü için, "komünal mutfaklar" öneriyoruz. İhtiyacı olan mahalle/ sokak/ işyerlerinde, besin maddeleri, hijyene uygun olarak kamuca sağlanan, orada yaşayan/çalışan herkese ücretsiz dağıtılan mutfakların oluşturulması.
Bu çözüm, özellikle beslenme yetersizliği temelli sağlık sorunlarının giderilmesi için önemlidir. Bebek / çocuk, gebe-emzikli kadın ve işçilere ayrıca besin desteği (süt, et, vb) yapılmalıdır (Buharin-Preobrajenskiy, 1992).
Sağlık hizmeti, çok sayıda toplumsal etkenle ilişkilidir ve onlardan etkilenir. Sağlık hizmeti alanında alternatif oluşturulurken, bu bileşenlerin dikkate alındığı bir çerçeve oluşturulmalıdır.
Karşı karşıya olduğumuz "kapitalist tıp modeli", kentlerde yoğunlaşmış, uzmanlık temelli, hastane ve ileri teknoloji bağımlı, biyomekanik bir tıp (ve anlayışı/ideolojisi) üretmektedir. Bu döngü kırılmadan, toplumdaki hastalık, sağlıksızlık, yabancılaşma, geleceksizlik, vb tablo düzeltilemez. O zaman, alternatif sağlık hizmetleri modelimizin amacı, kapitalist tıp döngüsünü kırmaktır.
Yani, amaç, sağlığı metalaştıran süreçlerin tasfiyesidir.
Yine yaklaşık 3.5 milyon nüfuslu "Diyarbakır-Batman-Siirt-Mardin-Şırnak" bölgesinde, 1 tane 1000 yataklı Üniversite Hastanesi, 8-9 tane 500 yataklı Bölge Hastanesi, 80-90 adet 50-100 yataklı küçük hastane planlanabilir.
Sağlık hizmetlerinin finansmanı, progresiv vergilerden sağlanan bir kaynaktan sağlanır. Bütçenin önemli bir bölümü, örneğin yüzde 10'u sağlığa ayrılmalıdır.
Bölge parlamentosu uygulaması söz konusu olduğunda, bölgenin vergi toplama yetkisi artırılmalıdır. Böyle bir durumda, merkez-yerel sağlık bütçesi oranı 1/3-2/3 olarak düşünülebilir. Merkez, eşitsizlikleri gidermek/ azaltmak için, daha dezavantajlı bölgelere daha fazla kaynak ayırmalıdır.
Sağlık harcamalarında öncelik; Birinci basamak sağlık hizmetlerine ; Koruyucu hizmetlere; Çocuklar, kadınlar ve işçilere verilir...
Her basamakta, o basamaktaki çalışan ve yaşayanların temsilcileri ile sağlık çalışanlarının temsilcilerinin katıldığı "halkın sağlığını koruma/savunma meclisleri" oluşturulur.
İşyeri sağlık meclisi/ sağlık ocağı sağlık meclisi, sağlık merkezi sağlık meclisi, koordinasyon merkezi sağlık meclisi, bölge sağlık meclisi...
Sağlık örgütünün idari işleri, bu mecliste görüşülür, karara bağlanır. Bu meclis(ler) aşağıdan yukarıya doğru bir sağlık planı oluşturulmasına katılır: "demokratik sağlık planı".
Sağlık meclisleri; İşyeri ve mahalle meclisleri ile içiçe olabilir. Sağlık meclisleri tek amaçlı da olabilir veya çok amaçlı meclisler içinde sağlık da bir başlık olabilir. Bu konudaki model, uygulama içinde netleştirilebilir.
Basamaklardaki sağlık birimlerinin (işyeri sağlık birimi, sağlık merkezi, hastane, vb) idari işleri, bir üst basamaktaki yönetim birimlerince belirlenir. Bu kurumlarda, sağlık birimi yönetim konseyi yönetimden sorumlu olur. Atanan yöneticilerle, sağlık çalışanlarının temsilcileri bu konseyde birlikte yer alır...
Başhekimlik kaldırılır. Seçimle gelmiş hekim, hemşire, teknisyen çalışanlarından oluşan konsey sağlık kurumlarını yönetir. Hasta / halk temsilcileri, bu konseyde yer alır.
Eğitim, üniversite hastanelerinin dışına çıkarılacak, sahaya yayılacak. Sanayi, hizmet ve tarım üretim birimlerindeki sağlık birimlerinde eğitim ve araştırma etkinlikleri yapılacak. Öğrenci-merkezli eğitim, pedagojik ilkeler temel alınacak.
Öğrenci, sağlık emekçisi, öğretim elemanı temsiliyetine dayalı bir yönetim oluşturulacak. (Sol Meclis Sağlık Komisyonu, 2002) Hekim, hemşire, teknisyen (sağlık ekibi) eğitimleri birbirleri ile koordineli yapılacak. Meslekler arası hiyerarşinin kırılması hedeflenecek.
İlaç, aşı ve tıbbi araç gereç üretimi, kamu tarafından yapılacak. Üretilmeyen ilaçlar, toplu alınacak. İlaçlar, tedavini bir parçası olarak ücretsiz olacak. Ve nüfusa orantılı olarak açılan kamu eczanelerince halka sunulacak.
Aslında, sağlıkta alternatif denildiği zaman, bu kadar sınırlı bir çerçevenin yeterli olmadığını biliyoruz. Burada, daha çok ana başlıklar ve temel ilkeleri ifade etmeye çalıştık. Bu başlıklar, bir perspektifi sergiliyor, sadece. Hem ilkeler, hem de ayrıntılar, tartışmaya muhtaçtır. Ancak, hepsinden önemlisi, bu ilkelerin uygulama sırasında şekilleneceği açıktır.
Bu kadar teorik ilkenin arkasından, bugün hangi adımlarla başlanacağına ilişkin bir şeyler söyleyip bitirelim: