Bursa Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde ilk defa bir karaciğer nakli gerçekleştirildi. Üniversite Rektörü Prof. Dr. Mustafa Yurtkuran bu tıbbi başarıyı açıklamak için bir toplantı düzenledi.
Rektör, bu nakli hastanın etnik kimliğine, diline ve ekonomik durumuna "rağmen" yaptıklarını söyledi. Yeşil Kart'lı hasta "Türkçe'yi az konuşan, fakir bir Kürt kadını"ydı. Rektöre göre, buna rağmen hastaya ihtiyacı olan tedaviyi vermiş olmaları PKK ve Avrupalı siyasetçilere ders olmalıydı.
Burada durup konuya hasta açısından bakalım.
Anayasa'nın 10. maddesi herkesin din, dil, ırk ve cinsiyet gözetilmeksizin eşit olduğunu söylüyor. Devlet bu eşitliği sağlamakla yükümlü.
Peki gerçek durum ne?
Van Kadın Derneği 2005'te bir araştırma yaptı. Dernekten Zelal Özgökçe şöyle söylüyordu:
"Sağlık hizmetlerine erişimdeki bir zorlukta dil. Kırsal kesim dahil olmak üzere kadınların büyük çoğunluğu sadece Kürtçe biliyor. Dolayısıyla sağlık sorunlarını sağlık personellerine anlatamıyor."
Veriler çoğaltılabilir. Sonuçta görünen o ki, Rektör Yurtkuran'ın ayrımcılık yaptığı kadının dil bilmeden, parası olmadan ve bir Kürt olarak sağlık hizmetine ulaşabilmiş olması büyük bir şans. Yüzbinlerce hemcinsi aynı şanstan yoksun.
Yurtkuran sadece görevini yerine getirdiği için bu tıbbi başarıya sevineceği, bu mutlu rastlantının tüm vatandaşlara denk gelmemesine de yerineceği yerde, ayrımcılığı besleyen bir açıklama yapıyor. Umalım ki yarın alicenaplığa son verip "Avrupa ve Kandil Dağındakilere ders vermek için" ihtiyacı olan hastalara tedavi verilmesini engellemeye kalkmasın. (EÜ/TK)