23 Ekim tarihinde gerşekleşen ve kent genelinde büyük bir yıkım yaratan Van depremi, sonrasındaki ihmaller ile bir trajediye dönüştü. Deprem saat 13.41 de meydana gelmiş olmasına karşın, Afet ve Acil Durum Yönetimi (AFAD) bölgeye akşam saatlerine kadar kurtarma ekibi ve malzeme ulaştıramadı.
İnsanlar kendi olanaklarıyla ve elleriyle enkaz altında kalan yakınlarını kurtarmaya çalıştılar. Sivil savunma ve yardım ekipleri akşam saatlerinde bölgeye ulaştığında ise jeneratör, aydınlatma cihazı gibi ekipmanların eksikliği nedeniyle kurtarma çalışmaları aksadı.
Deprem sonrasında hayati öneme sahip olan ilk 24 saat, devlet yetkilileri tarafından eksik hizmet yapılması, hizmetin koordine edilmemesi, yardımların zamanında ulaştırılmaması gibi nedenlerle son derece kötü kullanılmış oldu.
Bu süreç doğru yönetilmedi. İlk depremin yaraları henüz sarılmamışken meydana gelen ve küçük ölçekli bir deprem olarak kabul edilen 5,6 şiddetindeki deprem ise, kentte göz göre göre yaşanan büyük bir yıkıma neden oldu.
Başbakan depremden sonra, sorumluluğu bulunanlardan hesap sorulacağını, Van'dan tüm ülkeye duyurmuştu. Van'da yaşananlara bakıldığında, sorumlular listesini saptamak pek de zor olmayacaktır.
"Bugün itibariyle diyebilirim ki; deprem açısında en güvenilir yer Van ve Erciş'tir. Çünkü buradaki fay kırılmış ve enerjisini boşaltmıştır" diyerek insanlara evlerine girmelerini öneren Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, hasar tespit çalışması yapılmadan hasarlı binalara tekrar girilmesini önerenler, Cumhurbaşkanı kente gelmeden çatlak binaları sıvayıp çatlakların kapatılmasını önerenler veya buna göz yumanlar kayıplardan sorumludur.
Özellikle belediye ve mücavir alan sınırları içinde ve dışındaki yerleşim yerlerinde, iskan alanlarının oluşturulması, inşaat, onarım ve iskan izni verilmesi ve bunları denetimi yetkisi valilik ve belediyelere verilmiştir. Özellikler toplu konut alanlarını belirleme yetkisine sahip olan valilik, deprem ve kentleşme kurallarını dikkate almadan toplu yerleşim alanı oluşturulması nedeniyle, zararlardan sorumludur.
Birinci derecede risk barındıran deprem bölgesinde, deprem güvenliğini esas alan bir planlama yapmayan, fay hattı üzerinde yapılaşmaya izin veren veya göz yuman, yapıların depreme uygun şekilde inşa edilmesi konusunda gerekli denetimi yapmayan, inşaatların proje ve iskan aşamasında denetlenme görevini yerine getirmeyen Şehircilik ve Çevre Bakanlığı, Valilik ve ilgili belediyeler ile binaları doğru şekilde projelendirmeyen mimar ve mühendisler, binaları projelerine ve yapı güvenliği kurallarına uygun şekilde inşa etmeyen müteahhit ve yükleniciler, binalarda gerekli izinleri almadan, yapı güvenliğini ortadan kaldıracak şekilde tadilat yapan bina sahipleri oluşan zararlardan sorumludur.
Deprem sonrasında arama kurtarma, ilk yardım ve depremden zarar görenlerin iaşe ve barınmasını sağlamayan kuruluşlardan valilik, kaymakamlık, belediye, AFAD ve Kızılay yetkilileri de bu nedenle oluşan zararlardan veya zararın ağırlaşmasından dolayı sorumludur.
Deprem öncesinde ve sonrasında görevleri yerine getirmeyerek zarar oluşmasına veya meydana gelen zararın büyümesine neden olan kişi ve kuruluşlar ile ilgili olarak Cumhuriyet savcılıklarına şikayette bulunulması, açılan davalara müdahil olunması ceza soruşturması açısından önemli.
Sahip oldukları malvarlığını kısmen veya tamamen yitirenler, kayıplarının maddi değerini belirlemek için bulundukları yerin sulh hukuk mahkemeleri aracılığıyla tespit işlemi yaptırabilirler. Bu tespit açılacak tazminat davaları açısından önem taşır.
Belirtilenlerden veya sorumluluğu bulunduğu düşünülenlerden, kamu kurumu niteliğinde olanlara karşı açılacak davalar idare mahkemelerinin, gerçek kişilere karşı açılacak davalar ise hukuk mahkemelerinin görev alanına giriyor.