Kırıkkale'de Özel Kutup Yıldızı Kreşi ve Gündüz Bakım Evi, "İstiklal Marşı'nın kabulünün yıldönümü ve Çanakkale Şehitleri anısına" tören düzenliyor. Sahnede okul öncesi yaşlarda çocuklar var. Oğlanların üzerinde asker üniforması, ellerinde oyuncak silahlar var.
Haber71.net'in haberine göre, okulun yetkilisi Nurcan Aydos "Çanakkale'nin herkesin gönlünde hüzünle sarmaş dolaş olmuş bir gururun simgesi olduğunu" söylüyor, "Vatan savunması söz konusu olduğunda dünya bir olup üstümüze yürüse, taşlar kurşun olsa yine de kanımızın son damlasına kadar kadın erkek, genç yaşlı demeden düşmana karşı koya vatanı savunuruz. Bunun örneğini Çanakkale'de erkeklerimiz, Kurtuluş Savaşı'nda kadınlarımız yazdıkları destanlarla gösterdi" diyor.
Neyse ki haberde buna itiraz eden bazı velilerin sesi de var. Yadırgadıklarını söylüyor "Çocuklarımızın bu yaşta ellerine silah almalarını doğru bulmuyoruz" diyorlar.
Bütün bu olanlar birkaç şeyi aynı anda yapıyor:
Doç. Dr. Serdar Değirmencioğlu, çocukları üniformadan uzak tutmayı öneriyor. "İster asker ister polis giysisi olsun, çocuklara bu tür giysiler giydirilmesi pedagojik açıdan sakıncalıdır." Değirmencioğlu oyuncak silahlar için de "şiddet aracı olan bir maddenin empoze edilmeye çalışılmasının küçük yaşlarda şiddetin benimsenmesi ve doğal görülmesine yol açtığını" da vurguluyor.
Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı'ndan Çağatay Acar, 2004'te bianet'te yayınlanan yazısında "Silahın bir oyuncak olarak kullanılması çocuklara zarar verir" diyor, oyuncak silahla oynamanın bir nesilde tamamen kırılması halinde Japonya'da olduğu gibi toplumun silaha olan isteğinin ve silahla ilgili suçların sıfırlanabileceğini anımsatıyordu.
Devlet İstatistik Enstitüsü'nün 2000 istatistiklerine göre, 44 milyon ABD doları değerindeki oyuncak ithalatının 1 milyon 380 bin dolarlık kısmını oyuncak silahlar oluşturuyordu.
Sonuçta birileri, muhtemelen okulun yetkilileri bu gösterinin nasıl bir gösteri olacağına karar vermiş, dekoru, kostümü, aksesuarları ayarlamış, satın almış olmalılar. Erhan Üstündağ Ekim 2007'deki yazısında işin özünü ortaya koyuyordu: "Büyükler çocukları kullanıyor."
İlk sayısı bu ay yayınlanan Alternatif Çocuk Gazetesi'nin dosya konusu "Çocuk ve Savaş". 1995'te 11 yaşındaki Zlata'nın Saraybosna kuşatması altında tuttuğu günlükten bir bölüm:
"Sıkıntı. Ateş etme. Bombardıman. İnsanlar. Öldürülüyorlar. Üzüntü. Açlık. Sefalet. Korku. İşte hayatım. Masum 11 yaşındaki kız çocuğunun hayatı. Oyunsuz, arkadaşsız, güneşsiz, kuşsuz, doğasız, meyvesiz, çikolatasız, şekersiz ama sadece biraz süt tozuyla idare eden bir çocuk. Kısaca çocukluğu olmayan bir çocuk."
Dikmen Öğretmen Necla Karabağ İlköğretim Okulu 6. sınıf öğrencisi Rağde Gündüzöz yazıyor:
"Çevremizdeki erkek çocukların oyuncak silahlarla oynamaktan hoşlandıklarını görüyoruz. Hiçbir çocuk ileride kötü bir insan olmak istemez. Fakat küçükken alıştığı bu tip oyunlar ve oyuncaklar onu iyi yerlere ulaştırmaz. Küçükken çok hoşlandığı bu oyuncağın gerçeğine sahip olmak ister. Ve biz silah ve mermilerin nelere yol açtığını çok iyi biliyoruz.
"Şunu biliyoruz ki savaş çocukların psikolojisine çok kötü etki eder. Bunun için, sadece çocuklar için, savaşı yok etmeli, barışı yüceltmeliyiz."
Melike Özden de aynı okuldan 6. sınıf öğrencisi:
"Savaşların son bulması için bizlere düşen görevleri de küçümsememeliyiz. Bizler de oluşan sorunlarımızı şiddetle, kavga ile değil de tatlı dille, anlaşarak çözmeye çalışmalıyız. Böyle yapmalıyız ki şiddetten, kavgadan uzak bilinçli bireyleri (...) toplumları oluşturalım."
Umut Vakfı'nın 2005'te düzenlediği benim de katıldığım bireysel silahsızlanma arama toplantısının sonuç metninde yer alan saptamalardan biri, silahlanmanın toplumdaki şiddet kültüründen beslendiğiydi.
Çözüm önerilerinden biri de şuydu: