* Resim: Dilek Özer Ortaokulu öğrencisi Selen Aytaç
İklim krizi, insanların psikolojik sağlığı ve refahı üzerinde geniş kapsamlı etkileri olacak büyük bir küresel halk sağlığı sorunu olarak da tanımlanıyor.
Bu sorunun toplumsal kesimler üzerindeki etkileri aynı değil. Çocukların ve ergenlerin, hızla gelişen beyinleri, hastalıklara karşı savunmasızlıkları, tehditlerden ve olumsuz etkilerden kaçınma ya da bu etkilere uyum sağlama konusundaki sınırlı kapasiteleri nedeniyle daha büyük bir risk altında oldukları belirtiliyor. Buna ek olarak, iklim krizi konusunda diğer yaş gruplarına kıyasla daha fazla endişe içinde olabilecekleri de vurgulanıyor.
Yoksulluk, çevre kirliliği, ekonomik kriz, sağlıksız beslenme gibi toplumsal sorunların en fazla etkilediği kesim çocuklar. Bu sorunlar iklim krizi nedeniyle daha da derinleşeceği gibi, beklenmedik, yeni sorunların açığa çıkması da çok muhtemel.
Bütün bu sorun alanlarında çocukların birer toplumsal özne olarak ne ölçüde yer aldığı sorusuna ise olumlu bir yanıt verilebileceğini düşünmüyorum.
Ülkemizdeki kamusal politikalarda - örneğin, eğitim, sağlık ya da beslenme ile ilgili politikalarda - çocukların odak noktada yer aldığından söz etmek olanaksız. Mevcut politika belgelerindeki (inceleyebildiğim kadarıyla elbette) çerçeve yetişkinleri, yetişkinlerin sorunlarını dikkate alıyor.
Elbette bunu önemsiz buluyor değilim ama çocukları dikkate almayan bir politik programın çok eksik ve sorunların çözümünde çok yetersiz olacağına inanıyorum. Bu eksiklik önümüzdeki yıllarda çok daha belirgin olacak.
Çocukların metabolizması yetişkinlere kıyasla daha savunmasızdır.
Amerikan Pediatri Akademisi tarafından yayınlanan 2015 tarihli raporun özetinde, artan küresel sıcaklığın gezegenimiz genelinde büyük fiziksel, kimyasal ve ekolojik değişikliklere neden olduğu ve iklim krizi olarak bilinen bu geniş etkilerin çağdaş insan faaliyetlerinin sonucu olduğu belirtiliyor.
Raporda, iklim krizinin insan sağlığı, güvencesi ve güvenliği için tehdit oluşturduğu ve çocukların bu tehditlere karşı çok kırılgan oldukları dile getiriliyor. Sıcaklıkta, yağış düzeninde, deniz seviyesinde ve aşırı hava olaylarında gözlemlenen değişiklikler insan sağlığının uyum yeteneklerini zorluyor. Çocuklar bu değişikliklere karşı kıyas edilemez bir şekilde savunmasız.
Olgunlaşmamış fizyolojileri ve metabolizmaları; eksik gelişme; birim vücut ağırlığı başına hava, yiyecek ve suya daha fazla maruz kalma; sıra dışı davranış kalıpları ve bakıcılara bağımlılık, çocukları iklimle ilgili sağlık yükleri açısından yetişkinlerden çok daha yüksek riske sokuyor.
İklim krizine atfedilebilen mevcut küresel hastalık yükünün yüzde 88'inin hem sanayileşmiş hem de gelişmekte olan ülkelerde 5 yaşından küçük çocuklarda meydana geldiği tahmin ediliyor. Hastalık yükünün zaten orantısız bir şekilde yüksek olduğu dünyanın en yoksul ülkelerindeki çocuklar iklim krizinden en çok etkilenenleri oluşturuyor.
Raporda, bu sorunları azaltmaya ve değişen koşullara uyum sağlamaya yönelik stratejilerin hızlı bir şekilde uygulanmasının, çocukları sorunun kötüleşmesine ve bununla ilişkili sağlık etkilerine karşı koruyacağı belirtiliyor.
Çocukların çevresel ortamlardan kaynaklanan sağlık zararlarına maruz kalma olasılıkları yetişkinlerden daha fazla olduğu gibi, oluşacak sağlık zararları tüm hayatlarını etkileyen, kalıcı bir soruna da dönüşebiliyor. Örneğin, kirli havaya erken yaşlarda maruz kalmanın, genleri yetişkinlikte ciddi rahatsızlıklara yol açabilecek şekilde değiştirdiği, bağışıklık sisteminin işleyişini bozduğu ve çocukların bilişsel yeteneklerini olumsuz etkilediği belirtiliyor.
İklim krizinin olumsuz etkilerine toplumdaki yoksul ve dezavantajlı gruplar daha fazla maruz kalıyor. Örneğin, ABD'de Siyah ya da renkli çocukların toksinlere, kirliliğe ve iklim krizinin olumsuz etkilerine maruz kalma olasılığı diğer çocuklara göre 10 kat daha fazla. Yoksulluk, beslenme, eğitim ve sağlık hizmetlerine erişimi de zorlaştırıyor ve bu zorluklar da en fazla çocukları etkiliyor.
İklim krizi ya da çevresel sorunlar sadece insanları değil yeryüzündeki hayatın bütününü etkiliyor. Sorun alanları birbirinden kopuk ya da ayrışık değil. Örneğin iklim krizinin, yer seviyesindeki ozon da dâhil olmak üzere hava kirleticilerinde bir artışa yol açarak çocukluk çağı astımı hastalığını şiddetlendireceği tahmin ediliyor. Ancak hava kirliliği sadece çocuk sağlığını değil aynı zamanda gıda üretimini de olumsuz etkiliyor. Gıdalar da doğal hayatta var olan canlı türleridir çünkü...
Hava kirliliği gıda ürünlerinin verimine ve kalitesine zarar vererek gıda güvencesi için de büyük bir risk oluşturur. Örneğin, havada bulunan önemli kirleticilerden biri olan ozon, buğday, soya fasulyesi, patates, pirinç ve mısır gibi ürünlerin verimliliğini düşürücü etki yapar. Bu ürünler dünya nüfusunun çoğunluğu için temel gıda maddelerini oluşturur.
Hava kirliliğinin gıdalar üzerindeki etkisine ilişkin araştırmalar nispeten yeni. Yine de tüm göstergeler, hava kirliliğini azaltmanın gıda üretimine ve dolayısıyla küresel gıda güvencesine fayda sağlayacağını gösteriyor.
Burada sadece hava kirliliğinden söz ettim ama iklim krizinin çocuklarda çeşitli sağlık sorunlarına yol açacağı aşikâr. Bu sorunlara kısaca değinelim.
Genel olarak enfeksiyon hastalıklarının sıklığında bir artış bekleniyor.
İshal hastalığı, 5 yaşından küçük çocuklarda yılda yaklaşık 1,6 milyon ölümle dünya çapında çocuk ölümlerinin önde gelen nedeni.
Genel olarak, Salmonella, Campylobacter, Escherichia coli, Cryptosporidium ve Shigella bakterileri dahil olmak üzere bakteriyel gastroenterit vakaları, sıcaklıklar daha yüksek olduğunda artış gösterir. Artan küresel sıcaklıklar nedeniyle enfeksiyon hastalıklarının artabileceğinden endişe ediliyor. A
ğır yağış ve kuraklık olayları, içme suyu sistemlerinin bozulması ve kirlenmesinden kaynaklanan sebeplerle gastrointestinal hastalıklarda artışlar olduğu da biliniyor. Örneğin Kuzey Amerika'da belgelenen su kaynaklı hastalık salgınlarının çoğu aşırı yağış olaylarından sonra meydana geliyor.
Vibrio enfeksiyonu riski iklimden güçlü bir şekilde etkilenir. Her yıl koleraya atfedilebilen tahmini 3 ila 5 milyon vaka ve 100.000 ila 120.000 ölümle, kolera büyük bir küresel halk sağlığı tehdidi olmaya devam ediyor.
İklim, dünya çapında çocukları etkileyen sıtma, dang humması, Batı Nil virüsü gibi bir dizi vektör kaynaklı hastalığı da etkiliyor.
Değişen iklim koşullarının hastalık kalıplarını nasıl etkileyeceği tam olarak anlaşılamamıştır. İklim nedeniyle ekosistemler değiştikçe, ortaya yeni enfeksiyon hastalıklarının çıkabileceği ya da varolan hastalıkların görülme sıklıklarının artacağı da göz ardı edilmemelidir.
Artan sıcaklıklar da yine en fazla çocukları etkileyecek. Vücudun ısı düzenleme sistemi, belirli sınırlar içinde termal stresle etkili bir şekilde baş edebilir. Ancak bu sistem, özellikle de bir yaşından küçük çocuklarda henüz olgunlaşmamıştır. Bu durum bebekleri ve küçük çocukları sıcaklık artışlarına karşı çok savunmasız bırakır.
Genel olarak bakıldığında, önümüzdeki on yıl içinde dünyadaki her bir çocuğun iklim kriziyle ilgili en az bir olaydan muzdarip olması bekleniyor. Diğer taraftan, küresel olarak 5 yaş altı çocuklar arasındaki ölümlerin yaklaşık dörtte birinin çevresel riskleri ortadan kaldırmak suretiyle önlenebileceği de dile getiriliyor. Dolayısıyla iklim krizini önlemeye yönelik, onarıcı ve koruyucu nitelikteki programların asli öznesi çocuklar olmalı. Temel amacımız çocuk sağlığını ve esenliğini korumak olmalı.
Siyasal partilerin programlarından kalkınma hedeflerine, çevre sağlığından tarıma, gıda imalatından gıda güvenliğine, eğitimden sağlığa değin her alanda çocukları bir siyasal özne olarak gören, onların sağlığını korumayı ilke edinen bir çerçeveye ihtiyaç var. Gecikmemeliyiz...
Sağlık, tarımsal üretim, gıda imalatı, eğitim, çevre sağlığı başta olmak üzere çocukların sağlığı üzerinde doğrudan etkisi olan faaliyet alanlarını çocuk sağlığını korumayı odağa koyan bir kamusal perspektifle yeniden ele almak gerekiyor.
Tarımsal üretimdeki kayıplar ile eğitimdeki sorunlar, beslenme sorunları ile sulak alanların kaybı, ürün verimliliğindeki düşüş ile çocukluk çağı obezitesi sorunları birbiriyle yakından ilişkili. Dolayısıyla, bu sorun alanlarını birbirine bağlayan, kamusal bir bakışla oluşturulmuş, çocukların sağlığını ve esenliğini korumayı ilke edinmiş bir siyasal programa ihtiyaç var.
İklim krizinin doğuracağı sorunlar uzak bir gelecekle değil, şimdi içinde yaşadığımız, çocuklarımızı büyüttüğümüz dünya ile ilgili. Ne yapacaksak şimdi yapmak gerekiyor. (BŞ/SD)