Su panzerinin içinde bulunan panzer yedek şoförü Yıldırım Özkaraca halkı dağıtma yöntemlerini anlatıyordu:
"Ben su panzerindeydim. Olay başladıktan sonra, halkın sel halinde gelmekte olduğunu gördüm. Toplum Zabıta Müdürü emir verdi. 'Alana girin, su sıkın' dedi. Bunun üzerine alana girdim. Girdiğimizde bir kısım halk, abidenin etrafında çimene yatmışlardı. Bir grup insan da, ortadaki durakta mevzilenmiş Tarlabaşı tarafına doğru ateş ediyorlar, oradan da bu ateşe cevap veriyorlardı. Biz iki ateşin arasına girdik. Ve durağın oradakilere su sıkıyorduk. Su sıkmamız üzerine, bu gruplar dağıldı."
Mehmet Emin Kayabal da telsiz emri üzerine harekete geçen 5 nolu panzerin yedek şoförüydü:
"Tarlabaşı'ndan alana gireceğim sırada küçük küçük grupların birbirleriyle sopalarla dövüştüklerini görünce, bu toplulukların dağılması için sis ve göz yaşartıcı bomba attık. Ben ön tarafta olduğum için kaç bomba atıldığını bilmiyorum."
Panzerlerin ölü ve yaralı sayısını artırması konusunda önemli bir etken oluşturduğu gözlerden kaçmıyordu. İlk günlerde panzerlerin kimden emir aldıkları merak konusu olmuştu. Ancak bu da bir sır değildi.
Panzerlere telsizle emir veren Emniyet Müdür Muavini Salih Bora'ydı. Bora, "Öylesine silah atıldı ki can güvenliği söz konusuydu... Birkaç panzeri çatışmanın devam etmesi üzerine alana ve Continental Oteli'nin önüne hareket ettirdim. Panzerler, su sıkarak, ses bombaları atmak suretiyle çatışan grupların dağılmalarını teminen alanda harekete geçtiler."
Emniyet Müdür Muavini Zeki Tamay, çatışmayı Inter Continental Oteli'nin 713 numaralı odasından Hükümet Komiseri Mustafa Tütüncü ile birlikte izlemişti. Görevi telsiz ve telefonla Gayrettepe Emniyet Müdürlüğü'ne alanda olup biteni haber vermekti.
Tamay katliam anını şöyle anlatacaktı: "3 el silah sesi duydum. Bunu müteakip otelin önünden ve Pamuk Eczanesi'nin civarındaki topluluklardan bir anda silahların arka arkaya patladığı ve bazılarının makineli tabanca şeklinde arka arkaya otomatik olarak ateş ettiği duyuldu... Abidenin civarında bulunan Toplum Zabıtası panzerleri harekete geçerek silah atanların bulunduğu zabıtaya yardım etmeye çalıştı. Şiren çalarak, su sıkarak, anıtın etrafı da dönmeye, grubu dağıtmaya başladı. Bu esnada da, gürültü bombası atmak suretiyle topluluğu ikiye böldü... Bu esnada telsizden Kazancıar Yokuşu'nda ve Sıraselviler'de silahların patlamakta devam ettiğini ve bazı vurulmalar olduğunu, hastaneye taşınan yaralılara da ateş açıldığını söylüyorlardı. Bu kısmı sevk ve idare eden arkadaşlar, bu mukavemeti kırmaya çalıştılar."
Şaibeli otel. 1977 yılının en şaibeli oteli kuşkusuz beş yıldızlı İnter Continental Oteli'ydi. İddialar alana otelin üst katlarından ateş edildiği üzerinde yoğunlaşıyordu. Otelin bazı katlarının basına kapalı olduğu, olayı otelden izleyen basın mensuplarının ifadelerinden ortaya çıkıyordu.
Günaydın gazetesinden Necati Doğru, "5. katta bir odanın kapısı açıktı. Odanın camlarında alanı seyreden kişiler ve masa üzerinde teleobjektifli makineler gördüğüm için gazetecilerin bu odada olduğunu sanarak içeri girdim. Adımımı atar atmaz oldukça mütecaviz bir biçimde ve itilerek durduruldum. Garsona bu odadakilerin kim olduklarını sordum. Polisler' yanıtını aldım" diyordu.
Emniyet mensupları ve İdari yetkililerin anlatımına göre, otelin Taksim Alanına bakan odaları, emniyet görevlilerine tahsis edilmişti.
Gazeteci Necati Doğruyu "mütecaviz" biçimde geri çeviren kişilerin ise MİT mensupları oldukları Inter Continental Oteli Baş Dedektif Muavini Kudret İnal tarafından mahkemeye bildiriliyordu.
"510 numaralı odada MİT mensupları vardı. 19.30 sıralarında terasa çıktığımda sauna ve plaj kısmının yanındaki havuzda zemin betonlarını yapan iki amele, işçi elbisesiyle çalışıyorlardı, öteki odalarda kimler olduğunu bilmiyorum."
Otelin yedinci katındaki 713 numaralı odada ise Hükümet Komiseri Mustafa Tütüncü İle Emniyet Müdür Muavini Zeki Tamay ve l. Şube Müdür Muavini Sezai Yalçın görevliydi.
Ayrıca otelin alana bakan tüm odaları boşaltılmış ve istihbarat mensuplarına ayrılmış. Oteldeki emniyet görevlileri camdakilerin kendileri olduklarım açıklıyor, böylece perde arkalarındaki esrarengiz kişilerin kimliği sorusu yanıtlanıyordu.
Ne var ki, görgü tanıklarının ifade ettikleri gibi, otelden alana ateş açılıp açılmadığı konusu tam anlamıyla gün ışığına çıkmıyordu. Nokta, olaydan hemen sonra hazırlık soruşturmasında otelin camlarının tetkik edilip edilmediğini araştırdı. Tetkik ertesi günü yapılmıştı. (İÇ/GK/NM)(SÜRECEK)
* Nokta Dergisinin 4 Mayıs 1986 kapak dosyası 1 Mayıs 1977/Kanlı Bayramı aynen yayımlıyoruz.
** Fotoğraflar Ergun Çağataya aittir.