* Fotoğraf: AA
Demokrasi İçin Birlik (DİB), CHP, İYİ Parti, Saadet Partisi, Demokrat Parti, Gelecek Partisi ve DEVA Meclis’te yaptığı görüşmelerin ardından üzerinde uzlaştığı “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem Mutabakat Metni”ni ilişkin yazılı bir açıklama yaptı.
DİB söz konuş metni “Tek adam rejiminin ekonomik, toplumsal, kurumsal, ekolojik yıkımı karşısında medyayı ve her türlü devlet gücünü elinde tutan iktidarın provokasyonlarına rağmen partilerin bir araya gelmesi, bu mutabakat metnini oluşturulabilmesi, tek adam rejimine karşı mücadelede önemli bir adım” sözleriyle değerlendirdi.
Metnin bir seçim ittifakı kurmak, seçimi kazanarak iktidarı değiştirmek bakımından da önemli olduğunu vurgulayan DİB, “Ancak yeni bir Türkiye’nin inşası için başka bir yaklaşım gerekli. Demokrasinin asgari koşullarını yaşama geçiren bir rejim, bir kolektif halk iradesinin ortaya çıkmasına olanak sağlayabilir” dedi.
TIKLAYIN - Altı muhalefet partisinin mutabakatında neler var?
DİB, önsözünde “Yarının Türkiye’si”ni inşa etmek iddiasını taşıyan metnin şu sorulara verilecek yanıtlarla değerlendirilmesi gerektiğini savundu:
DİB’in açıklamasında şu ifadeler yer aldı:
“Altılı masa, siyasi liderler mutabakatına dayanıyor, yani arayış içinde, kendini bütün baskı koşullarına rağmen ifade eden toplumsal muhalefetle herhangi bir organik bağ kurma amaçlanmıyor. Gıda kuyruklarında bekleyenlerin, taksitle ayçiçeği yağı almaya uğraşanların, elektrik faturasını ödeyemeyenlerin, kışı soğukta geçirenlerin, yarınlarına endişeyle bakanların, eşitlik isteyenlerin derdine masada deva yok.
“Ülkenin ekonomik durumunun altılı masanın iddia ettiği gibi parlamenter sisteme dönüş, yolsuzlukların önlenmesi, beşli çeteye ağzının payının verilmesiyle iyileşmeyeceğini, tam tersine sermayenin dizginlenmesini, gelir ve bölüşüm adaletini, demokratik planlı bir ekonomiyi, kamulaştırmayı önceleyen bir sistemsel değişikliğin zorunlu olduğunu toplumun büyük çoğunluğu derinden hissediyor. Ancak bu dönüşüm talebini temsil edecek bir siyasi özne henüz ortada yok.
Demokrasi İçin Birlik, Türkiye’nin içinde bulunduğu koşulları sıralayarak ortaya konulan toplumsal mutabakat önerisinin, toplumun ezilen ve ayrımcılığa uğrayan kesimlerini dışarıda bıraktığını birkaç örnekle aktardı:
Metinde altı çizilmesi gereken önemli noktalar ise şöyle sıralandı:
Açıklama şöyle devam etti:
“Ancak Terörle Mücadele Yasası başta olmak üzere Ceza Yasası yeniden düzenlenmeden, güvenlik güçlerine cezasızlık politikaları ortadan kaldırılmadan adil ve bağımsız yargıdan söz edilebilir mi?
“Zaten anayasa güvencesi altındaki uluslararası sözleşmelere uyumun altı çiziliyor. Öte yandan Türkiye’nin çekince koyduğu Birleşmiş Milletler Sözleşmeleri ve Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı gibi uluslararası sözleşmelere ilişkin bir taahhütte bulunulmuyor.
“Batılı anayasalarda özel meclis komisyonlarının denetimindeki ticari sır ve devlet sırrı konusunun gündeme getirilmesi önemli. Ancak halka karşı suç işleyen, devlet içinde yuvalanmış, devlet tarafında korunan, mafyayla işbirliği halindeki çeteler dağıtılıp, devletin kendisi saydam ve denetlenebilir hale gelmedikçe, ‘Narko devlet’ unvanını almaya ramak kalan devlet mekanizmasıyla demokrasi sözcüğü yan yana konulabilir mi?
“Mutabakat metni, ittifakı, bir liderler anlaşmasına döndürdüğü gibi halkın katılımını da seçimlerle sınırlıyor.
“Merkezin yerel üzerindeki baskı ve kontrolünün olağanüstü boyutlarda olduğu, aşırı merkeziyetçi kamu yönetim modeli geçerliyken, yerel demokrasinin koşulu olan mali ve idari özerklik ise, mali ve idari yetkilerin artırılmasıyla geçiştirilmiş ki, bu da katılımcılık açısından büyük bir sorun teşkil ediyor.
“Sorulması gereken soru şu: Bir dönemin sona erdiği yeni bir dönemin başlayacağı, yeninin inşa edilme fırsatının doğduğu bir sırada, halka tek sunulacak seçenek yeni bir ambalaj içindeki eski model mi olmalı? Gerçek bir demokrasinin, yeni bir sistemin, yeni bir toplumun inşasını öngören başka seçenekler hayal edemez miyiz?
“Halka sunulacak yeni bir seçenek, toplumun içinden doğan, ezilenleri örgütleyecek eşitlikçi ve özgürlükçü yeni bir hareket olmalı. Bu yatay örgütlenme, halkla birlikte kendi demokrasi modelini hazırlamalı.
“Altı siyasal partinin hazırladığı ortak metin, bir seçim ittifakı kurmak, seçimi kazanarak iktidarı değiştirmek bakımından önemli. Ama yeni bir Türkiye’nin inşası için başka bir yaklaşım gerekli. Demokrasinin asgari koşullarını yaşama geçiren bir rejim, bir kolektif halk iradesinin ortaya çıkmasına olanak sağlayabilir.”
DİB açıklamasının son kısmında “Demokrasinin korunması ve faşizmin engellenmesi, güçlendirilmiş parlamenter sisteme dönüşle kendiliğinden olmuyor. Demokrasinin var olabilmesi için halka adil ve onurlu bir yaşamı, güvenceli bir geleceği, etkin ve örgütlü kişiler olarak toplumsal yaşama katılma imkân ve kapasitesini kazandırılabilmesi gerekiyor. Bu da ancak halkın katılımına dayalı bir halkçı seçeneğin, ayçiçeği yağı kuyruğundakilere, otobüse bile zor binenlere umut ve güven verecek bir seçeneğin yaratılmasıyla mümkün” dedi ve halkın iradesinin damga vuracağı bir hareketin şu hedeflerle mümkün olduğunu söyledi:
(TP)