* Fotoğraf: Pexels
Temiz Hava Hakkı Platformu’nun (THHP) hazırladığı “Kara Rapor 2021: Hava Kirliliği ve Sağlık Etkileri” çalışması yayınlandı. Bu yıl dördüncüsü yayınlanan rapora göre, Türkiye’nin bazı illerinde yıllardır çözülemeyen ciddi hava kirliliği sorunları yaşanıyor.
2020’de Türkiye’deki illerin yarısında, yani 42 şehirde kanserojen olan ince partikül (PM2.5) seviyesi yeterli düzeyde ölçülmedi. Yeterli veri alınabilen 72 ilin partikül madde değerleri (PM10) incelendiğinde 45 ilde hava kirliliğinin ulusal sınır değerleri dahi aştığı açıklandı.
Son 5 yılın hava kalitesinin incelendiği raporda, 2020’de ölçüm yapılan istasyon sayısının arttığına dikkat çekildi. Ancak TÜİK tarafından 2020’ye ait ölüm verileri açıklanmadığı için; 2017 yılından beri her sene hesaplanan hava kirliliği kaynaklı ölüm sayısının bu yıl belirlenemediği vurgulandı.
Raporda, hava kirliliğinin Türkiye’nin 12 şehrinde artık tüm yıla yayılan bir sorun olduğunun altı çizildi.
Rapora göre; Muş, Iğdır, İstanbul, Sinop, Malatya, Edirne, Tokat, Kayseri, Denizli, Düzce, Karabük, Ağrı ve Ankara’daki 15 istasyonda 2020 yılı boyunca yapılan ölçümlerde “yüksek hava kirliliği” gözlemlendi.
Türkiye’de sadece Bitlis ve Hakkari’de hava kirliliği (PM10) DSÖ kılavuz değerlerinin altında ölçüldü. Hava kirliliğinin en yüksek oranda olduğu şehrin ise Muş olduğu açıklandı. Muşlular yılın 306 günü kirli hava soludu.
2020’de hava kalitesi en düşük çıkan iller ise Iğdır, Ağrı ve Muş oldu. Türkiye’nin hava kalitesi açısından en kirli illeri listesinde son 4 yıldır ilk sırada yer alan Iğdır, 2020’de yerini Muş’a bıraktı.
5 yıldır Iğdır, Maraş, Manisa, Ağrı ve Düzce’de hava kirliliği sorununun kronikleştiği ifade edilirken bu şehirlerde “Acil Temiz Hava Eylem Planları” açıklanması gerektiği vurgulandı.
Rapora göre, 2020’de İstanbul’da PM10 ortalamasının önceki yıllara göre daha düşük seviyelerde, ancak uzmanlar bu seviyenin dahi DSÖ’nün önerdiği kılavuz değerlerin iki katı olduğuna dikkat çekiyor. İstanbul’un Mecidiyeköy, Sultangazi, Esenyurt ve Alibeyköy ilçelerinde PM10 ortalamasının DSÖ yıllık kılavuz değerlerinin 3 katından fazla seviyede.
Ankara Siteler istasyonunun yakınında ise yıllık PM10 ortalaması DSÖ kılavuz değerlerinin dört katını aştı.
İzmir’deki en kötü hava kalitesi, 2016 yılından beri ölçüm verileri kamuoyu ile paylaşılmayan Aliağa’da ölçüldü. İlçede, DSÖ yıllık kılavuz değerlerinin 2 katından fazla bir kirlilik yaşandığı ortaya konuldu.
Raporda, orman yangınları nedeniyle havaya iklim değişikliğine de sebep olan siyah karbon kirleticisi salındığı belirtildi.
Kirli havanın Covid-19 virüsünün vücuda girişini kolaylaştırdığı belirtilen raporda, hava kirliliğinin genlere de etki ederek yetişkinlerde majör depresyonu ve yaşlanmayı tetiklediği vurgulandı.
2020 yılında dünyada ilk defa hava kirliliği İngiltere’de “resmi ölüm sebebi” kabul edildi.
Türkiye, henüz taslak halinde olan bir yönetmelik ile AB’nin 2015’te kabul ettiği ve DSÖ’nün yeni açıklanan kılavuz değerlerinin 5 katı olan kanserojen PM2,5 yıllık limitine 2029’da ulaşmayı hedefliyor.
Endonezya, Fransa, Polonya ve İngiltere gibi pek çok ülkede hava kirliliğinin olumsuz sağlık etkileri nedeniyle bireyler tarafından hükümetlere davalar açılıyor.
Fransız Mahkemesi, sınır dışı edilmek istenen astım hastasının Bangladeş’teki hava kirliliği nedeniyle “hayati tehlike” oluşacağını kabul edip ülkesine geri göndermeme kararı verdi.
Kara Rapor 2021’i yayınlayan Temiz Hava Hakkı Platformu önerilerini ise şöyle sıraladı:
(TP)