"Kriz aslında en çok emekçileri ve kadınları etkiliyor. Özellikle krizin çıkışının ardındaki sosyal güvenlik sisteminin özelleştirilmesi tamamen kadının aleyhine bir durum."
Türkiye Sınıf Araştırmaları Merkezi'den (TÜSAM) araştırmacı Başak Ergüder'le, Amerika'da başlayan ve dünyaya yayılan finansal krizin kadınlar üzerine olası etkilerini konuştuk.
Ergüder, kriz dönemlerinde kadınların hem ev içinde hem dışında ikili bir sömürüye daha fazla maruz kaldıklarını söyledi.
"Ev içinde daha ucuz yiyecek alıyor, evdeki bakım hizmetini daha çok yükleniyor, fazla çalışıyorlar. Diğer yandan da ev eksenli çalışma gibi karşılıksız işleri daha çok yapıyorlar. Özellikle kriz döneminde ailedeki işsiz sayısı arttığında kadınların kadın olmaktan dolayı yüklendikleri toplumsal cinsiyetçi rolleri daha önem kazanıyor, daha görünür oluyor.
Kriz kaynaklı işten çıkarmalarda da kadınlar daha çok mağdur oluyor. Ücretlerin düştüğü sektörler yine kadınların çalıştığı sektörler oluyor. Kadınların daha fazla mağdur olmasının yanında bu mağduriyetin konuşulmaması da sorun."
Uygulamalarda kadın mağduriyetine ekonomist Ergüder "sadaka ekonomisi"ni örnek veriyor.
"'80 sonrası sosyal güvenlik sistemi özelleştiriliyor. Kamusal alan daraltılıyor, harcamalar kısılıyor. Ve aslında eğitim, sağlık gibi en temel sosyal hakları gerileten, bu alanları özelleştiren bunun yerine de sosyal yardımları koyan –ki bu yardımların hiç biri düzenli ve yeterli de olmuyor- tam istihdamlı uygulamalardan geçip esnek istihdama uzanan, buralarda bir takım yardımlar yapan uygulamalar geliyor."
Ergüder "Sadaka ekonomisinin hedefinde kömür dağıtımı, mikro kredi gibi örneklerle kadınlar daha belirgin. Kadınların kriz karşısında aile içi bir takım geleneksel ilişkileri daha ağır biçimde sırtlarında taşımalarına neden oluyor" diyor.
Ergüder'in kadın odaklı çözüm önerileri şöyle: