Haberin İngilizcesi / Kürtçesi için tıklayın
13. Uluslararası Hrant Dink Ödülleri bugün (15 Eylül) çevrimiçi düzenlenen törenle sahiplerini buldu.
Ödülün bu yılki sahipleri Türkiye'de kadına yönelik şiddetle mücadelenin öncülerinden Avukat Canan Arın ve Filipinlerde zorlu siyasi koşullar ve yüksek kişisel riskler altında basın özgürlüğünü savunan araştırmacı gazeteci Maria Ressa oldu.
Defne Kayalar'ın Türkçe, Esra Dermancıoğlu'nun İngilizce sunuculuğunu üstlendikleri, Mahir Günşiray'ın sesiyle destek verdiği ödül töreni, bu sene de 23,5 Hrant Dink Hafıza Mekanı'ndan sunuldu.
Canan Arın ödül konuşmasına, "Böyle değerli bir ödüle beni layık gördüğünüz için çok teşekkür ederim. Şaşırdım, sevindim, onur duydum diyerek başladı.
"Bu kadar canavarlığın içinde, bu kadar korkunç bir tabloda insanın içini açan, insanı yüreklendiren tek olay kadın direnişi ve dayanışması" diyen Arın, şöyle devam etti:
"En güzel örneklerinden biri, zümrüd-ü anka kuşu gibi küllerinden doğan Rakel Dink. Olağanüstü acısını, eşi değerli yazar Hrant Dink'in öldürülmesinin hemen ardından bu Vakfı kurarak ırkçılığa karşı, barış için bir umuda çevirmiştir. Kendisine minnettarız."
Maria Ressa ise konuşmasında sosyal medyadaki dezenformasyona dikkat çekerek, "Sizinki gibi benim hükümetim ve dünya çapında 80'den fazla ülkedeki yönetimler, bizi manipüle etmek, demokrasiyi esirgemek ve gazetecilere saldırmak için sosyal medyada ucuz ordular kullanıyorlar" dedi.
Konuşmasında Filipinler mücadelesine değinen Ressa, "Epey karlı mikro hedeflemesi ile, sosyal medya, bu iş modeli, insan davranışını değiştirmeyi amaçlayan bir sistem haline geldi. Biz kullanıcılar ise, üzerinde gerçek zamanlı olarak deney yapılan Pavlov'un köpekleriyiz..." dedi ve ekledi:
Rakel Dink törenin başlangıcında yaptığı konuşmada, Hrant Dink Vakfı'nın barış içinde daha iyi ve adil bir dünya için verdiği mücadeleye vurgu yaptı.
"Vakıf olarak, dayanışma, iyilik, eşitlik ve adaletten, çevremize, doğaya ve insana yaşam hakkından yanayız."
Amnesty International Genel Sekreteri Agnes Callamard törende yaptığı konuşmada insan hakları alanında yürütülen mücadelenin öneminin altını çizerek, "Pek çok kişinin mücadeleden alıkonulduğu bir dönemde hep birlikte sesimizi yükseltebilmeyi ve güçlerinin boyutu ne olursa olsun güç sahiplerine doğruları söylemek en büyük görevimiz" dedi.
Törende, Nazan Öncel, Ayta Sözeri, Arto Tunçboyacıyan, Ezhel, Pervin Chakar/Ertan Tekin, Vahagn Hayrapetyan, Gohar Hovhannisyan, Kamarama, Tmbata, Kharberd Özel Gereksinimli Çocuklar Evi, Etnik Müzik Grubu Tsakhruk, Yerevan Saxophone Quartet, Wood Winds Project performanslarıyla yer aldı.
Bu yılki jüri üyeleri şu isimlerden oluşuyor: Emin Alper, Rakel Dink, Tanıl Bora, Mozn Hassan, Şafak Pavey, Osman Kavala, Füsun Üstel, Robert Guediguian, Moly Melching, Viviana Krsticevic.
Türkiye'de ve dünyanın dört bir yanında, yaptıklarıyla insana, insanlığa "ışık" tutanların anıldığı, risk alan, yol açan insanların ve toplulukların selamlandığı videoyla 2021 yılının "Işıklar"ı gösterildi.
Canan Arın hakkındaAvukat ve hak savunucusu Canan Arın 80'lerde kadına yönelik şiddet ve boşanma davalarında kadınlara ücretsiz avukatlık yaptı. 1990 yılında, kadına yönelik şiddetle mücadele etmeyi, kadınlar arasında dayanışmayı ve desteği güçlendirmek hedefiyle Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı'nı kuran on dört kadın arasında yer aldı. 1997'de kadınların siyasette daha çok yer almasını amaçlayan Kadın Adayları Destekleme Derneği'nin kuruluş çalışmalarına katıldı. Antalya Barosu'nun 2011'de düzenlediği 'Kadına Yönelik Şiddet ve Kadın Hakları Hukuku' başlıklı eğitim seminerinde, erken yaşta evliliklerin Türkiye'de tarih boyunca çok yaygın olduğunu anlatırken, dönemin cumhurbaşkanının ve Hz. Muhammed'in evliliklerini örnek verdi. Toplantıda bulunmayan bir grup erkek avukatın kendisi hakkında suç duyurusunda bulunması sonrasında "dinî duyguları aşağıladığı, peygamber ve cumhurbaşkanına hakaret ettiği ve toplumu kışkırttığı" iddiasıyla, beş yıla kadar hapis istemiyle yargılandı. 2012 yılında Antep'te sabah saatlerinde gözaltına alındı. Hakkındaki suç duyurusuna dair ifadesi alındıktan sonra serbest bırakıldı. Hakkında açılan davada ne ceza, ne de beraat kararı çıktı; dava ertelendi. 2012'de Türkiye'nin İstanbul Sözleşmesi'ni onaylayan ilk ülke olmasına katkıda bulundu; 2021 yılının ilk aylarında sözleşmeden çekilmesine karşı çıktı. Türkiye'de kadına yönelik şiddet vakalarındaki artışın nedenlerinden birinin, hukuk sisteminin kadın haklarını ihlal etmesi olduğuna dikkat çekti. Kaynak: Hrant Dink Vakfı |
Maria Ressa hakkındaFilipinli gazeteci Maria Ressa 1963 yılında Manila'da doğdu. Bir yaşındayken babasını kaybetti, on yaşındayken ailesiyle birlikte Amerika Birleşik Devletleri'ne taşındı. Princeton Üniversitesi'nde moleküler biyoloji ve tiyatro alanlarında lisans, İngiliz Dili alanında yüksek lisans derecesi aldı. 1986'da, diktatör Ferdinand Marcos'un devrilmesinin ardından Filipinler'e döndü ve Diliman Üniversitesi'nde politik tiyatro alanında çalışmalar yaptı. 18 yıl boyunca, CNN için araştırmacı muhabir olarak çalıştı ve özellikle Güneydoğu Asya'daki terör olaylarıyla ilgili haberler hazırladı. Manila ve Jakarta'da CNN haber bürosu şefi olarak çalıştı. 2012'de, üç kadın gazeteciyle birlikte, ülkenin yalnızca dijital mecrada yayın yapan en büyük haber sitesi olan, bünyesinde yaklaşık 100 gazetecinin çalıştığı Rappler'ı kurdu. 2015'te, cumhurbaşkanlığı seçim kampanyası sırasında söyleşi yaptığı Rodrigo Duterte'ye, 1980'lerde, Davao şehrinin belediye başkanıyken üç kişiyi öldürdüğünü itiraf ettirdi. Rappler'daki çalışma arkadaşlarıyla, Duterte'nin 'uyuşturucuya karşı mücadele'sindeki yargısız infazları ve insan hakları ihlallerini ortaya çıkardı; 2016'da cumhurbaşkanı seçilmesinin ardından faaliyete geçen 'trol ordusu'nu araştırırken iktidarın baskılarıyla karşılaştı. Çeşitli iddialarla, hakkında 10 kez tutuklama kararı çıkarıldı ve hapis istemiyle yargılandı. İlk sekiz tutuklamadan kefaletle serbest bırakıldı. 2019 yılının Şubat ayında 'siber iftira' suçundan tutuklanması, uluslararası kamuoyunca siyasi bir karar olarak değerlendirildi. Son olarak, geçen Ağustos ayında, Duterte hakkında yaptığı haberler nedeniyle açılan dava mahkeme tarafından reddedildi. Hakkındaki çeşitli davalar hâlen devam ediyor. Kaynak: Hrant Dink Vakfı |
Uluslararası Hrant Dink ödülleri, 2009'dan bu yana her yıl Hrant Dink'in doğumgünü olan 15 Eylül günlerinde veriliyor.
Ödül her yıl ayrımcılıktan, ırkçılıktan, şiddetten arınmış, daha özgür ve adil bir dünya için çalışan, bu idealler uğruna bireysel risk alan, ezber bozan, barışın dilini kullanan, bunları yaparken, insanlara mücadeleye devam etme yolunda ilham ve umut veren kişi, kurum veya gruplara veriliyor.
Hrant Dink Vakfı, ödülle bu yönde çaba gösterenlere, seslerinin duyulduğunu, yaptıklarının görüldüğünü ve yalnız olmadıklarını hatırlatmayı, onlara manen destek olmayı, tüm insanları idealleri uğruna mücadeleye teşvik etmeyi amaçlıyor.
2020: İnsan hakları aktivisti, iş insanı Osman Kavala ile Ortadoğu ve Kuzey Afrika genelinde feminist hareketin öncülerinden Mozn Hassan
2019: Eril şiddete karşı çalışmalar yürüten Nebahat Akkoç ve Hindistan’da insan hakları ve çevre hakları için mücadele eden Agnes Kharshiing;
2018: İnsan hakları aktivisti Murat Çelikkan ve Yemenli Mwatana İnsan Hakları Örgütü
2017: Avukat Eren Keskin ve Çinli sanatçı Ai Weiwei;
2016: Malavi’de çocukların insan hakları üzerine çalışan kabile reisi Theresa Kachindamoto ve Diyarbakır Barosu;
2015: Suudi Arabistan’dan kadın hakları savunucu Samar Badawi ve KAOS GL;
2014: Adli tıp uzmanı ve insan hakları savunucusu Şebnem Korur Fincancı ve aktivist Angie Zelter;
2013: İnsan hakları savunucusu Nataša Kandic ve Cumartesi Anneleri / İnsanları;
2012: Yazar İsmail Beşikçi ve insan hakları örgütü Uluslararası ‘Memorial’ Topluluğu;
2011: Gazeteci-yazar Ahmet Altan ve gazeteci-insan hakları savunucusu Lydia Cacho;
2010: Türkiye Vicdani Ret Hareketi ve hukukçu Baltasar Garzón;
2009: Gazeteci-yazar Alper Görmüş ve gazeteci-yazar Amira Hass.
(KÖ)