Diyarbakır Saldırısı Sırasında Gazeteciler de Darp Edildi

Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi, merkez Sur ilçesinde Dört Ayaklı Minare'nin çatışmalarda gördüğü zararı protesto etmek için düzenlenen basın açıklaması sırasında vuruldu. Elçi, olay yerinde hayatını kaybetti. İlçede başlayan çatışmalar sırasında gazeteciler de saldırıya uğradı. AA muhabiri Aziz Aslan ateşli silahla kolundan yaralanırken, bazı gazeteciler de polisin saldırısına uğradı. NRT kameramanı Rojhat Doğru yüzüne ve vücudunun çeşitli yerlerine aldığı darbelerden dolayı hastanede tedavi gördü.

NRT kameramanı hastanede tedavi gördü

Rojhat Doğru, polis tarafından yaralanması olayını şöyle anlattı.

“Tahir Elçi’nin vurulmasını kınamak için HDP’liler Balıkçılarbaşı’ında toplanmıştı. Bir grup gazeteci haber takibi için orada bulunuyorduk. İnsanlar toplanmaya başlamış, ancak HDP’li yöneticiler henüz gelmemişti ki polis kitleye müdahale etti. TOMA’lardan su sıktılar, zırhlı araçlardan gaz fişekleri attılar. İnsanların bir kısmı civardaki dükkanlara sığındı, ancak herkes dağılmamıştı.

Bu arada iki zırhlı araç olay yerine geldi ve dağılmayan insanların arasına daldı. Araçlardan inen kar maskeli Özel Harekat Timleri bir yandan havaya ateş açarak bir yandan da önlerine çıkan herkesi darp etmeye başladı. Bu arada polislerden biri uzun namlulu silahın dipçiği ile yüzüme vurdu. Düşerken sırtıma da vurdular. Yüzümdeki yara için tedavi oldum, ancak sırtım da çok kötü.”

Kadın muhabire tekme

Jinha muhabiri Mizgin Tabu da Rojhat Doğru’nun yanındaydı ve o da Özel Harekat Timi mensuplarının saldırısına uğradı.

Tabu, polis ile yurttaşlar arasında gerçekleşen bir diyaloga dikkat çekerek yaşadıklarını anlattı:

“Polis, sokağa çıkma yasağı var anonsu yaptı. Buna rağmen dağılmayan kitlenin üzerine gaz bombası attı, su sıktı. ‘Basın açıklaması için buradayız, neden su sıkıyorsunuz’ diye soran yurttaşlara polis küfür etti, ‘Bir arkadaşımız şehit oldu, açıklama yapılmayacak’ diyerek karşılık verdi. Ardından maskeli, sivil giyimli polisler zırhlı araçlardan inerek saldırıya geçtiler. Elimde kameram vardı ve basın mensubu olduğumu söylediğim halde beni götürmeye çalıştılar. Oradaki yurttaşlar kurtardı beni. Ama bu arada tekme attılar, küfür ettiler.”

Mizgin Tabu bu olaydan sonra Dağkapı’daki protesto eylemini izlediğini, ancak burada da polisin kitleyle birlikte basın mensuplarına da sert müdahalede bulunduğunu söyledi.

TIKLAYIN - DİYARBAKIR BARO BAŞKANI TAHİR ELÇİ ÖLDÜRÜLDÜ

Fuat Yaşar: Onların gazetecisi olmayacağız

Van Tv muhabiri Fuat Yaşar ise, polisin saldırısı üzerine bir pasaja sığındıklarını söyledi. Yaşar, çatışmalar üzerine pasaj esnafının kepenk kapattığını ve yaklaşık 15 dakika içerde kapalı kaldıklarını, dışarı çıktıklarında Özel Harekat Timleriyle karşılaştıklarını söyledi. Pasajdan çıkan yurttaşların üstleri arandıktan ve kimliklerine bakıldıktan sonra serbest bırakıldığını söyleyen Fuat Yaşar, “Ancak basın mensuplarına böyle davranmadılar” dedi.

“Bizi adeta rehin aldılar” diyen Fuat Yaşar, kamerasının polis tarafından bozulduğunu iddia etti. “Çok kötü davrandılar bize. Küfür ederek basın kartımızı istediler, sonra normal kimliklerimizi de kontrol ettiler. Çekim yapmayın, dediler. Kameraları yere bırakın, dediler, bıraktık. Bu sefer, kameraları ters çevirin, dediler, öyle yaptık. Biri hariç diğerlerinin yüzlerinde kar maskesi vardı. Maskesiz olan uzun sakallıydı ve en çok hakaret eden de oydu. Arkadaşlarını, “Bunlar bizim gazeteciler değil, kayıt altına alın” diyerek uyarıyordu. Sonra kameralarımızdaki görüntüleri görmek istedi. Özgür Gün Tv’nin kamerasındaki bütün görüntüleri sildi. Benim kameramı da alıp baktı. Görüntüyü silemeyince, bataryasını çıkarıp kameraya vurdu, bütün düğmelerine bastı. Tutumları, sözleri hakaret içeriyordu ve düşmancaydı. Sonunda yine küfürler ederek bıraktılar bizi.”

Fuar Yaşar, daha önce de polis tarafından tartaklandığını ve tehdit edildiğini hatırlatarak, “Onların gazetecisi olmayacağız, gerçekleri haber yapmaktan vazgeçmeyeceğiz” dedi.

Tahir Elçi’nin vurulduğu sırada olay yerinde olan DHA muhabiri Ramazan Yavuz da NTV’ye konuşmuş ve gazeteci arkadaşlarıyla birlikte polisler tarafından dipçiklerle darp edildiklerini açıklamıştı. (VE/HK)