Bursa'da "kaçmamaları için" kiltlendikleri atölyede çıkan yangında ölen üç kadın işçi anılırken Türkiye Sınıf Araştırmaları Merkezi'nden (TÜSAM) Nevra Akdemir "Denetim yapılmazsa bu tip kazaların tekrar etmesi tesadüfi değil" dedi.
Akdemir'e göre, ucuz işgücü öngören "Türkiye hızla kalkınacak ve Avrupa'nın Çin'i olacak" söyleminin maliyeti bu.
"Yasalar sermayenin önünü açmak için, hızla üretimin gerçekleştirilmesi için düzenleniyor. 4857 sayılı yasanın istihdama dönük olan maddelerinin torba yasalarla değiştirilmesi örneği de bunu doğruluyor."
Akdemir'e göre işyerlerinde işçi güvenliği için denetimin sağlanması zor değil.
Akdemir enformel üretimin kadınlar açısından daha yakıcı sorunlar getirdiğini söyledi:
"Kadınlar katkı olarak, gelirin artması, çocukların ekstra masrafı için çalıştıklarından kendilerini 'geçici' görüyor ve daha fazla, daha ucuza daha güvencesiz çalıştırılmaya rıza gösteriyorlar. Üstelik kadınların kadınlıkları üzerine de 'Bebek doğruma, tuvalete izinle gir' denilerek tahakküm kuruluyor."
Kadının çalışmadığı takdirde bile üstelendiği bakım hizmetine de değinen Akdemir, "Devlet denetlemedikçe, sermaye riskli çalışma ortamlarını çoğalttıkça kadının üzerindeki bakım yükü daha da artıyor. Tozdan, gazdan zehirlenen işçiye evde eşi yoğurt yediriyor, işçinin çapağını yine eşi çıkarıyor" dedi.
Sendikal mücadelenin gerekliliğinin altını çizen Akdemir Tuzla tersanelerinde oluşan duyarlılığın ve kısmen de olsa alınan önlemlerin arkasında sendikaların rolünün büyük olduğunu söyledi.
29 Aralık 2005'te, Özay Tekstil fabrikasında gece çıkan yangında "kaçmamaları için" kilitli bırakılan 15 yaşındaki Ayşe Denizdalan, 18 yaşındaki Sadife Düdüş, 21 yaşındaki Gülden Çiçek, 27 yaşındaki Necla Özveren ve üç aylık hamile 32 yaşındaki Sevgi Sesli hayatını kaybetmişti. Yangında dört işçi de yaralanmıştı.
Açılan davada fabrika sahibi Lokman Özay'ın aldığı 10 yıl hapis cezası 182 bin YTL para cezasına çevrilmiş, kadın örgütleri kararı protesto etmişti. (EZÖ)