Haberin İngilizcesi / Kürtçesi için tıklayın
Türkiye, İstanbul’da imzaya açıldığı için İstanbul Sözleşmesi olarak bilinen Kadına Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi’yle ilgili ilk değerlendirme sürecine girdi.
İSTANBUL SÖZLEŞMESİ NEDİR? DETAYLI BİLGİ İÇİN TIKLAYIN.
Bu kapsamda, devlet bu uluslararası sözleşmeyi ne kadar uyguladığıyla ilgili ilk raporunu, sözleşmenin denetim organı olarak görev yapan GREVIO’ya (Kadınlara Karşı Şiddet ve Ev İçi Şiddete Karşı Uzman Eylem Grubu) sundu.
bianet de GREVIO’ya gölge rapor sundu. Türkiye’de erkek şiddeti ve kadın cinayetleriyle ilgili resmi bir veri bulunmadığı için 2009’dan beri aylık ve yıllık olarak Erkek Şiddeti Çetelesi tutan bianet, GREVIO’nun 1. dönem anket formundan yola çıkan ve bianet’in çeteleleri ve haber arşivini esas alan bir rapor hazırladı. Rapor, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi İnsan Hakları Anabilim Dalından KHK ile ihraç edilen Nisan Kuyucu tarafından kaleme alındı.
Bu raporda yer alan veriler, Haziran ayında bianet’te “İstanbul Sözleşmesi Ne Diyor? Devlet Ne Yapıyor?” başlıklı yazı dizisiyle yer almıştı.
Kadın hakları konusunda çalışan sivil toplum örgütlerinden oluşan İstanbul Sözleşmesi Türkiye İzleme Platformu da devletin sözleşmeye ne kadar uyduğuna dair kendi değerlendirmelerini ve çözüm önerilerini içeren Gölge Raporlarını sunacak.
Sözleşme hakkında
İstanbul Sözleşmesi olarak anılan Kadına Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi, kadına yönelik şiddet konusunda bağlayıcılığa sahip ilk uluslararası sözleşme. Bu nedenle yalnızca Sözleşmeyi onaylayan ilk devlet olan Türkiye açısından değil Avrupa Konseyine üye tüm diğer devletler bakımından da son derece önemli bir yere sahip.
11 Mayıs 2011’de İstanbul’da imzaya açılan Sözleşme, 1 Ağustos 2014'te yürürlüğe girdi.
GREVIO, Taraf Devletlerin Sözleşmenin getirdiği standartlara uyup uymadıklarını belirlemek için raporlama usulünü kullanıyor. 4 Mayıs 2015’te 10 üyesi seçilerek oluşturulan ve Türkiye’nin adayı Feride Acar’ın başkanlık yaptığı (*) GREVIO’nun ilk değerlendirme dönemi 2016 yılında başladı.
Değerlendirme süreci nasıl işliyor?
Sözleşmedeki usul uyarınca her bir Taraf Devletin kendisine verilen süre içerisinde GREVIO’nun gönderdiği anket formunu yanıtlaması gerekiyor. GREVIO’nun Ocak 2017’de hükümete ilettiği ve ülkelerin İstanbul Sözleşmesi bakımından durumlarını tespit etmeyi hedeflediği ilk değerlendirme döneminin anket formu 6 ana başlık içeriyor; bütünleşik politika ve veri toplama (1), önleme (2), koruma ve destekleme (3), maddi hukuk (4), soruşturma, kovuşturma ve usul hukuku ile koruma tedbirleri (5) ve göç ve iltica (6).
Türkiye'nin anket formuna cevaplarından oluşan raporu Mayıs 2017'de GREVIO'ya sunması gerekiyordu. Türkiye'nin uzatma talep etmesi üzerine, rapor 3 Temmuz 2017'de GREVIO'ya sunuldu.
9-13 Ekim 2017'de GREVIO heyeti, Türkiye'den devlet temsilcileriyle Strasbourg'da (Fransa) biraraya gelecek. Kasım 2017'de GREVIO heyeti, Türkiye gelerek sahada incelemeler yapacak. 2018'de ise GREVIO Türkiye değerlendirme raporunu yayınlayacak.
Devlet raporu ne diyor?
Eşitlik Eylem Planı yok, Ekonomik Kalkınma Planı ile Aile ve Nüfus Yasası varTürkiye, GREVIO anketinin Bütünleşik Politikalar ve Veri Toplama başlığında, 10. Ekonomik Kalkınma Planı’nda yer alan “Aile ve Kadın” başlığına ve Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Ulusal Eylem Planlarına değindi. 10. Ekonomik Kalkınma Planı’nı kapsamında, kadın örgütlerinin tepkisini çeken “Ailenin ve Dinamik Nüfus Yapısının Korunması Programı”nı hazırladıkları belirtildi. Hükümetin GREVIO’ya sunduğu raporda toplumsal cinsiyet eşitliği ulusal eylem planının 2008-2013 yılları için hazırlandıktan sonra tekrar yenilenmediğinde ise değinilmedi. 10. Ekonomik Kalkınma Planı’nda “Aile ve Kadın” başlığı, 65 bin 400 sözcükten oluşan planın 340 kelimelik bir bölümünü oluşturuyor. Bu bölümün “Politikalar” kısmında, ailenin korunması ve güçlendirilmesi, boşanmaların azaltılması, medyanın aile üzerindeki olumsuz etkilerinin azaltılması, aile ve iş yaşamının uyumlaştırılmasına yönelik esnek çalışmanın yaygınlaştırılması gibi amaçlar sıralanıyordu. Ayrıca planda doğurganlık hızının arttırılması gerektiği belirtiliyordu. “Ailenin ve Dinamik Nüfus Yapısının Korunması Programı” da kadın örgütlerinden ciddi tepki görmüş, kadınlar programın kadını evde ve annelikle sınırlandırdığını ve kadın istihdamında da güvencesizliği getirdiğini söyleyerek, Beyoğlu’nda protesto yürüyüşü gerçekleştirmiş, birçok yazılı basın açıklaması yayınlamıştı. Sivil toplumun güçlendirilmesine destekSivil toplum örgütleriyle ilişkilerin anlatıldığı bölümde, yerel sivil toplum örgütlerinin kapasitesinin geliştirilmesi için 2014-2016 döneminde 19 projeye 2,9 milyon Avro destek verildiği belirtildi. Kadına şiddet verileri POL-NET'teHükümetin kadına yönelik şiddetle ilgili veri toplama yükümlülüğüyle ilgili bölümde ise bu verinin POL-NET’te toplandığı iddia edildi. Toplanan verilerin sadece mağdur, fail, suç tarihi ve cinsiyetle sınırlı olduğu da raporda yer aldı. Kurumlararası bir veri tabanı oluşturmak için çalışmaların devam ettiği söylenirken, bu veritabanında yer alan, 2014-2016 döneminde kaç kadının öldürüldüğü ya da benzer bir bilgi raporda yer almadı. İstanbul Sözleşmesi’ne göre devletin kadına şiddet konusunda ayrıntılandırılmış ve derinlemesine veri toplama, bunları kamuoyuyla paylaşma yükümlülüğü var. Türkiye’nin GREVIO’ya sunduğu rapordaki POL-NET verileri kamuoyuyla paylaşılmadığı gibi, hükümet yetkililerinin soru önergelerine verdikleri cevaplarda kamuoyuyla paylaşılan veriler birbiriyle çelişkili. Ayrıca Adalet Bakanı Bekir Bozdağ 2014’te bir soru önergesine verdiği cevapta ellerinde öldürülen kadınların sayısı, açılan davalar ve yargılama süreçlerine ilişkin veri bulunmadığını söylemişti. ALO 183, ALO 155 ve hatta ALO 112İstanbul Sözleşmesi şiddete maruz bırakılan kadınların danışması için ülke çapında, 7/24 hizmet veren, ücretsiz ve gizlilik esasına dayalı çalışan telefon hatları kurulması yükümlülüğü getiriyor. Hükümet raporda bu yükümlülüğünü ALO 183’le yerine getirdiğini belirtiyor. Ayrıca ALO 155 (polis), ALO 156 (Jandarma) ve ALO 112 (Acil sağlık hizmetleri) hatlarının da 7/24 hizmet verdiği belirtiliyor. ALO 183, “aile, kadın, çocuk, engelli, yaşlı, şehit yakınları ve gazilere yönelik hizmetler hakkında bilgilendirme ve yönlendirme sağlayan bir hat” olarak tanımlanan, yani sadece şiddet gören kadınlara yönelik değil, şiddet gören kadınların da aralarında bulunduğu geniş bir kitleye hizmet veren bir telefon hattı. Ayrıca, Alo 183’ün Hürriyet Gazetesi’nin “Aile İçi Şiddete Son Kampanyası acil yardım hattı”ndan gelen aramaları engellediği Ocak 2015’te basına yansımıştı. Bütçe verilmediği için kapanan sığınak rapordaDevlet raporunda, İçişleri Bakanlığı’nın insan ticaretiyle mücadele eden sivil toplum örgütleriyle yakından çalıştığı ve insan ticareti mağdurları için açılan sığınaklara bütçe ayırdığı söyleniyor. Bakanlık bütçe vermediği için Ankara’da bulunan Kadın Dayanışma Vakfı’nın kadın insan ticareti mağdurlarına hizmet veren sığınağı 2016 sonunda kapanmak zorunda kaldı. Devlet GREVIO'ya sunduğu raporda, Türkiye'de faaliyet gösteren sivil toplum barınakları arasında Kadın Dayanışma Vakfı'nın kapanan sığınağını da sıraladı. Devletin GREVIO'ya sunduğu raporun İngilizcesi için tıklayın. |
bianet'in gölge raporunda neler var?
Nisan Kuyucu'nun hazırladığı ve bianet'in GREVIO'ya sunduğu raporun sonuç bölümünde şu ifadelere yer verildi: "Ne yazık ki en başta da söylediğimiz gibi İstanbul Sözleşmesinin onaylanmasının üzerinden 6, yürürlüğe girmesinin üzerindense 3 yıl geçmesine rağmen haberlerle sınırlı bu çalışmada hiçbir başlıkla ilgili olumlu sonuçlara ulaşılamamıştır. Toplumsal cinsiyet temelli şiddet ve ayrımcılık, kadınlarla erkekler arasındaki tarihsel eşitsizliğin ve bunların yarattığı toplumsal cinsiyet rolleriyle mücadeleye dair kararlı ve eşgüdümlü politikalar geliştirilememiştir. Kadına yönelik şiddet alanında ayrıştırılmış veriler tutulmuyor. Kararlı bir politika güdülmeden de şiddetin önlenmesi için ya da şiddete maruz bırakılan kadınların şiddetten korunması ve desteklenmesi için atılan adımlar da hem çok cılız hem de işe yarar olmaktan uzak oluyor. Her ne kadar sıklıkla eksikliğin yasalarda değil uygulamada olduğunu duyuyorsak da mevzuatın İstanbul Sözleşmesiyle uyumlu hale getirilmesi için de yapılması gereken çok şey var. Üstelik hali hazırda yapılan bazı değişikliklerle kapatılması gereken mesafe daha da açılıyor. İnsanlık, kardeşlik adına kucak açıldığı söylenen mültecilerin şiddetten uzak ve insan haklarına dayalı onurlu bir yaşam sürmeleri için sunulması gereken hizmetlerin sunulmadığını, yasal düzlemde atılması gereken adımların atılmadığını görüyoruz." bianet'in Gölge Raporu'nun Türkçesi ve İngilizcesi için tıklayın. bianet'in hazırladığı gölge raporda yer alan veriler Haziran ayında "İstanbul Sözleşmesi Ne Diyor? Devlet Ne Yapıyor?" başlıklı bir yazı dizisi olarak yayınlanmıştı: * İstanbul Sözleşmesi Ne Diyor? Devlet Ne Yapıyor? (12 Haziran) * Kadınlar Eşitlikte, Devlet Eşitsizlikte Israrcı (13 Haziran) * Ayrımcılık Önlenmiyor, Resmi Söyleme Dönüşüyor (14 Haziran) * Şiddete Karşı Koruma ve Destekleme Yükümlülüğü mü? Bir Telefon Hattı Bile Yok (15 Haziran) * İstanbul Sözleşmesi, İç Hukukta Nasıl Uygulanıyor? (16 Haziran) * İhlal Edilen Koruma Kararları, Reddedilen Müdahillikler… (17 Haziran) |
(ÇT)