Meclis’te kurulan “Aile Bütünlüğünü Olumsuz Etkileyen Unsurlar İle Boşanma Olaylarının Araştırılması Ve Aile Kurumunun Güçlendirilmesi İçin Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonu”, 14 Ocak’tan bu yana yaptığı çalışmalar sonucu hazırladığı raporu dün açıkladı.
Raporda yer alan birçok öneri, kadın hakları savunucuları ve örgütleri tarafından “kadın haklarında geri adım” olarak değerlendirildi.
TIKLAYIN- EŞİTİZ'DEN BOŞANMA KOMİSYONUNUN ÖNERİLERİNE TEPKİ
TIKLAYIN- KA.DER'DEN BOŞANMA KOMİSYONU'NA: BOŞ OL, BOŞ OL, BOŞ OL!
479 sayfalık Komisyon raporundaki önerilerden satırbaşları şöyle:
Medya
Raporun medyayla ilgili bölümünde, “evlilik programları ve bazı diziler” olarak açıklanan bazı yapımların aile bütünlüğünü tehdit ettiği belirtilirken, RTÜK’ün “sorumlulukları” üzerinde duruluyor.
Raporda, medyanın “kriz anlarına hazırlıklı olması gerektiği” ve bunun için içeriklerin önceden belirlenmesi gerektiği söyleniyor. “Terör veya olağanüstü hallerde, afetlerde medyanın etkin kullanımı ve zararlı içeriklerin azaltılması amacıyla çeşitli eğitim programları planlanması gerekmektedir” deniyor.
Aile danışmanlığı
* 50 bin veya 100 bin nüfusun üzerindeki yerel yönetimlerin kadın sığınaklarının yanısıra Aile Danışma Merkezleri açması için gerekli kanuni düzenlemeler yapılması öneriliyor.
[Yerel yönetimlerin yasada öngörülmesine rağmen kadın sığınağı açmaması uzun süredir kadın örgütlerince eleştiriliyor.]
* 8 yıl önce şiddet gören bireylere hizmet verme amacıyla kurulan ALO 183 hattının yanısıra bir telefon hattı kurulması öneriliyor.
[ALO 183 Hürriyet Gazetesi’nin sosyal sorumluluk projesi olarak on yıl önce İstanbul Valiliği ve Emniyet Müdürlüğü’nün işbirliğiyle başlatılmıştı. Ancak 2015’te Alo 183’ün, “Aile İçi Şiddete Son! kampanyası Acil Yardım Hattı”ndan gelen çağrıları engellediği ortaya çıkmıştı. Bu hattın şiddet mağdurlarına yardımcı olmadığı uzun süredir sivil toplumda tartışılan bir konu.]
* Bakanlıkların, “aile alanında çalışan” meslek örgütü ve sivil toplum kuruluşları ile işbirliği yapması öneriliyor.
[Komisyonun çalışma yöntemine ilişkin eleştirilerde de, uzman olarak aile odaklı derneklere başvurulurken, bu konuda 29 yıllık uzmanlığı olan Mor Çatı’nın komisyon toplantılarında dinlenmemiş olması eleştiriliyordu.]
* Aile danışmanlığı hizmeti verecek uzmanların “milli kültüre duyarlı” bir şekilde yetiştirilmesi gerektiği söyleniyor.
* Aile danışmanlığı ve boşanma süreci danışmanlığı, raporun bazı bölümlerinde farklı uygulamalar, bazı bölümlerinde aynı uygulama gibi anlatılıyor. Boşanma Süreci Danışmanlığı Hizmeti’nin toplumda önyargıyla karşılandığı söylendikten sonra, “Boşanma süreci danışmanlığının amacı; sadece boşanmaları engellemek değil, sürecin sağlıklı bir şekilde geçirilmesini sağlamak veya boşanma evresindeki ailelerin geri kazanımıyla tekrar birlikte olma şansını elde etmelerini sağlayarak aile bütünlüğünün her açıdan korunmasına destek olmaktır” deniliyor.
Aile hukuku
* Boşanmada nafakaların süresiz olmasının, erkeğin hayatını ipotek haline getirdiği söylenirken, nafakanın 5 ila 10 yıl arasındaki gibi belirli bir sürede ilgili kurumlarca çalışılarak düzenlenmesi, yoksulluğun devam etmesi halinde kadının sosyal yardım, meslek edindirme, istihdam imkanlarından faydalanmasının sağlanması öneriliyor.
* Aile hukukuna ilişkin tüm davalarda duruşmaların gizli yapılması yönünde mevzuatta düzenleme yapılması öneriliyor.
[Kadın örgütleri, bu maddeyi devletin sorumluklarını görmezden gelme, kamuyu ilgilendiren yargılamaları kapalı kapılar ardına saklama, kadın örgütlerini sürecin dışında bırakma, kadınları yalnızlaştırma ve zorunlu arabuluculuğa giden yolu açma yöntemi olduğunu söyleyerek eleştiriyor.]
* AİHM ve AYM kararları hatırlatılarak evli kadının soyadını değiştirme zorunluluğuna dikkat çekiliyor. Çözüm olarak “eşlerin ortak bir soyadı seçebilmeleri yönünde Türk Medeni Kanunu’nda düzenleme yapılması” öneriliyor.
* 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’da koruyucu tedbir kararı için delil veya belge aranmaması gerektiği yazıyor. Raporda, kanundaki bu maddenin değiştirilmesi ve 15 günden uzun koruma kararları için şiddetin uygulandığı hususunda delil veya belge aranması gerektiği söyleniyor.
* Şiddet gören kadınların sığınmaevine yerleştirilmesi benzeri bir uygulamanın, şiddet uygulayan hakkında da uygulanabilmesi amacıyla mevzuatta düzenleme yapılması öneriliyor.
* Şiddet uygulayan ve evden uzaklaştırma kararı verilen kişinin çocuklarıyla kişisel ilişkisinin sağlanması için mevzuatta düzenleme yapılması öneriliyor.
Arabuluculuk
* İstanbul Sözleşmesi ve Arabuluculuk Kanunu’na göre, şiddet vakalarında arabuluculuk yöntemine gidilemeyeceğinin defalarca tekrarlandığı raporda, çocuk kaçırma durumlarında, boşanma davalarında, dava süreci sırasında ve boşanma öncesinde arabuluculuk sürecinin kullanılmasının faydalı olacağı söyleniyor.
Bir maddede arabuluculuğun "aile içi şiddet iddiası” olmayan vakalarda faydalı olacağı söylenirken, 2 sayfa sonra “mağdurun talep etmesi halinde şiddet uygulayanla biraraya getirilerek basit ve tekerrürü olmayan şikâyetler için çözüm bulunması, mağdurlardan gelen görüşme taleplerinin değerlendirilerek aile kurumunun korunması ve aile bütünlüğünün sağlanabilmesine yönelik mevzuatta düzenleme yapılması” ifadeleri kullanılıyor.
Gizli bilgilerin korunması
* Koruma kararları mağdur ve şiddet uygulayana tebliğ edilirken, kimlik değişikliği, işyeri değişikliği, kimlik ve adres bilgilerinin gizlenmesi gibi, doğrudan şiddet uygulayana yönelik olmayan, yalnızca mağduru korumaya yönelik olan tedbir kararlarının şiddet uygulayana bildirilmemesinin gerektiği belirtiliyor ve bunun için kararların mağdur ve şiddet uygulayana ayrı ayrı tebliğ edilmesi öneriliyor.
[Koruma talep eden kadınların, gizli bilgilerinin saldırganlarla paylaşılması sık yaşanan bir durum. Örneğin 18 Nisan 2016’da İzmir'de cezaevinden firar eden M.A. eski kayınvalidesi Emine Uysal [55] ile oğlu Harun Erdem'i [34] öldürdü. M.A.’nın daha önce bıçakladığı karısı E.S.'nin, daha önceki suç duyurusunda bir şekilde ev adresini öğrendiği, tekrar suç duyurusunda bulunması durumunda M.Y.'nin tekrar ev adresine ulaşır düşüncesiyle koruma talebinde bulunmadığı kaydedildi.]
Şiddet uygulayana yönelik öneriler
Raporda, şiddet uygulayana yönelik öfke kontrolü ve rehabilitasyon çalışmaları; cinsel suçlardan hüküm giyenlerin cezası sırasında rehabilitasyondan geçirilmesi; haklarında tedbir kararı verilen erkeklerin rehabilite programlarına zorunlu katılımlarının sağlanması; Elektronik Kelepçe Sistemi ülke geneline yaygınlaştırılması gibi maddeler de yer alıyor.
Sivil toplumla ilgili öneriler
Raporda “aile” konusunda çalışan sivil toplum örgütlerine sürdürülebilir finansman kaynağı önerileri de yer alıyor.
Ayrıca sivil toplum örgütlerinin “gündüz bakım evleri”, yani kreş kurma konusunda teşvik edilmesi gerektiği söyleniyor.
[Türkiye’de kanunlar gereği kamu kurumları, işyerleri, yerel yönetimler ve özel şirketler erken çocukluk bakım ve eğitim hizmetlerini sunabilir veya sunmakla yükümlü. Ancak kurum ve kuruluşlar bu yükümlülüklerini yerine getirme yönünde teşvik edilmiyor.] (ÇT)