Click here to read the article in English / Haberin İngilizcesi için buraya tıklayın
Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu’nun dünkü toplantısında, komisyonun HDP’li ve CHP’li üyeleri Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu kurulması hakkında yasa tasarısına cinsiyet kimliği ve cinsel yönelim ifadesinin eklenmesini istedi.
Komisyon üyesi AKP Tekirdağ Milletvekili Ayşe Doğan ise komisyonun amacının “bayan ve erkek olarak iş hayatındaki değerleri” tartışmak olduğunu öne sürerken, LGBTİ’lerin haklarını “farklı grupların yatak odasındaki özel cinsiyetleri” olarak tanımladı. LGBTİ’lerin toplumda oluşabilecek en büyük tehdit olduğunu iddia etti.
HDP ve CHP’li üyeler, kanun tasarısı hakkındaki muhalefet şerhlerini bugün Meclis’e teslim etti.
Her iki partinin muhalefet şerhinde de hem kanun tasarısının hazırlanma usulü hem de içeriğe yönelik eleştiriler yer alırken, tasarının AB Direktifleri ve uluslararası standartlara uygun hale getirilerek cinsiyet kimliği, cinsel yönelim ve ulusal köken ifadeleri eklenmesi gerektiği belirtildi.
Sivil toplum örgütlerinin tasarıyla ilgili görüşlerinin alınmaması ve kurumda görev yapacak kurulun üyelerinin yürütme erki tarafından belirlenecek olmasını eleştirildi.
Mevcut taslakta kurum adına kararları alma yetkisi taşıyan 11 üyenin üçü Cumhurbaşkanı, 8’i ise Bakanlar Kurulu tarafından atanıyor.
AKP Tekirdağ milletvekili Ayşe Doğan'ın Meclis tutanaklatına geçen konuşması şöyle: “Bir bayanın, bir beye göre iş hayatında daha az tercih edilmesinin en büyük sebebi, sizler de biliyorsunuz bizim yaradılışımızdan bugünümüze gelen, Cenab-ı Allah’ın tayin ettiği fiziksel yapıları itibarıyladır. (…) “Bizim bu komisyonda tutup da farklı kesimlerin sonradan oluşturulmuş, insan doğasına aykırı, bizim toplum örf ve adetlerimize aykırı olan farklı cinsel eğilimleri bu gruba katarak gündemi değiştirmenin hiç gereği olmadığını düşünüyorum. Biz burada bayan ve erkek olarak iş hayatındaki değerleri tartışıyoruz. Farklı grupların yatak odasındaki özel cinsiyetlerini, özel hayatlarını gündeme getirmemizin hiçbir manası olmadığını düşünüyorum. Bunun da bizim toplumumuz için oluşabilecek en büyük tehditlerden biri olduğunu herkes biliyor.” |
"Kurum Türkçe dışında da hizmet vermeli"
HDP Siirt vekili Besime Konca, Urfa vekili Dilek Öcalan ve İstanbul vekili Filiz Kerestecioğlu’nun imzasıyla verilen muhalefet şerhinde, kanunun hazırlanma usulüne yönelik eleştiriler arasında “kurula dahil olmayan sivil toplum örgütlerinin dışarıdan müdahalesi için mekanizmalar oluşturulması, kuruma Türkçe dışında dillerde de başvuru yapılabilmesi ve kurumun da bu dillerde hizmet vermesi gibi maddeler yer aldı.
HDP’nin muhalefet şerhinde cinsel taciz kavramının ayrı bir başlıkta açıklanması istenirken, “Tacizi belirleyen unsur niyet değil, diğer kişinin üstünde bıraktığı etkidir” denildi. Ayrıca bağlantı ayrımcılığı ve mağdurlaştırma kavramlarının da açıklanması talep edildi.
Kadınlara yönelik ayrımcılık üzerine de çalışacak kurulun 11 üyesinin en az 6’sının kadın üye olmasının güvence altına alınması gerektiği de belirtildi.
"Tasarı haklar için değil, vize muafiyeti için"
CHP Tekirdağ vekili Candan Yüceer, İstanbul Sibel Özdemir, Kocaeli vekili Fatma Hürriyet Kaplan ve Adana vekili Aydın Uslupehlivan’ın imzasıyla verilen muhalefet şerhinde de İnsan Hakları Kurumu’nun 2009 yılında hazırlanan ilk taslağında “cinsel kimlik” ibaresinin bulunduğu ancak yeni taslaktan çıkarıldığına dikkat çekildi.
Taslakta yer alan “İstihdam ve serbest meslek alanlarında, zorunlu mesleki gerekliliklerin varlığı halinde amaca uygun ve orantılı olan farklı muamele” ifadesinin ucunun çok açık olduğu ve "ama işin şartları erkek gücüne dayalı ya da zorunlu mesleki gereklilik nedeniyle erkek işçi çalıştırıyoruz" gibi örneklere yol açabileceğinin altı çizildi.
CHP, tasarı sürecinden sivil toplumun dışlanmasının da şüphelere yol açtığını söylerken şu ifadeleri kullandı:
“Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Sayın Numan Kurtulmuş’un 11.01.2016 tarihinde Bakanlar Kurulu sonrası yaptığı açıklamada Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumunun vize muafiyeti koşulu olarak tasarlandığını ifade etmiş olması bu kuşkumuzu doğrular niteliktedir. Hükümetin amacı Türkiye’de insan hakları ihlalleri ve ayrımcılığı önlemek değil ‘vize muafiyeti koşulu’ sağlayabilmek için yasak savmaktır.” (ÇT)