DSP'den Kanun Teklifi: 8 Mart Resmi Tatil Olsun

TBMM'YE 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nün resmi tatil ilan edilmesine ilişkin kanun teklifi sunan DSP Kadın Kolları Genel Sekreteri Ağırbaş, İtalya, Çin, Rusya, Polonya, Azerbaycan, Bosna Hersek başta olmak üzere 32 ülkede 8 Mart'ın resmi tatil olarak kutlandığını hatırlattı.

Burçin Belge

Demokratik Sol Parti (DSP) Kadın Kolları Genel Başkanı ve İstanbul Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaş, Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne (TBMM) 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nün resmi tatil ilan edilmesine ilişkin kanun teklifi sundu.

"Türkiye'nin güçlü bir ülke haline gelmesinin en önemli kriteri, kadınların iş hayatında da ülke yönetiminde de, karar mekanizmalarında da hak ettikleri şekilde yer almalarıdır" diyen Ağırbaş, kanun teklifinin en kısa zamanda gündeme alınması, parti ayrımı gözetilmeden konsensüs içinde çıkarılması temennisinde bulundu.

Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı'nın (UNDP) İnsani Kalkınma Raporu'nda, Türkiye'nin 109. ülke arasında 101. sırada yer aldığını; kadınların eğitimin yetersizliği, aile içi şiddet ve iş gücüne katılım açısından çeşitli sorunlarla karşılaştığını hatırlatan Ağırbaş, kadınlar için hayatın her alanında fırsat eşitliği sağlanması gerektiğini vurguladı.

Dünyada, İtalya, Çin, Rusya, Polonya, Azerbaycan, Bosna Hersek başta olmak üzere 32 ülkede 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nün resmi tatil olarak kutlandığını belirten Ağırbaş, sözlerini şöyle sürdürdü:

Bu çerçevede, 8 Martın Türkiye'de de tatil ilan edilmesi, kadınlarımızın seslerini kitlesel eylemlerle anlatabilme, aktarabilme şansına kavuşturacak, bunun önündeki engellerin kalkmasını sağlayacaktır.

Kadınların, siyasal katılımdan namus cinayetlerine, iş yaşamına katılımdan cinsel istismara, şiddetten başörtüsüne, ayrımcılıktan ticari sömürüye kadar binbir sorunu bulunmaktadır. Nüfusun yarısını oluşturan kadınlara ayrımcılıktan vazgeçilmesi ve toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması için sistemli, planlı ve de kararlı bir mücadele içerisine girilmesi gerekmektedir.

Kadınların siyasal ve kamusal yaşamda içinde bulundukları koşulları dönüştürmeleri, doğrudan siyasal güce bağlıdır. Türkiye'nin güçlü bir ülke haline gelmesinin en önemli kriteri, kadınların iş hayatında da ülke yönetiminde de, karar mekanizmalarında da hak ettikleri şekilde yer almalarıdır.

3 kadından 1'i şiddet mağduru

Ağırbaş, basın açıklamasında şu bilgilere de yer verdi:

Türkiye'de her 5 kadından 1'i okur yazar değildir. 15-19 yaş grubundaki genç kızlardan yüzde 47.5i, 20-24 yaş grubundakilerin yüzde 58.3ü, 25-29 yaş grubundakilerin yüzde 65.8'i ne öğrenim görmekte ne de çalışmaktadırlar.
Aile içi şiddet giderek artmaktadır. Türkiye'de her 3 kadından 1'i şiddet mağdurudur. Aile içi suçların yüzde 87'si kadınlara karşı işlenmektedir.
Kadınların işgücüne katılımı 1999'da yüzde 30 iken bu oran 2009'da yüzde 23.5'lere düşmüştür. İşsiz genç nüfusun yüzde 88'ini kadınlar oluşturmaktadır. Son bir yılda 237 bin kadın işgücü piyasasından çıkarak evine çekilmiştir.
Parlamentodaki kadın oranı dünyada yüzde 17, Türkiye'de 2007'ye kadar yüzde 4; 2007 seçimlerinden sonra yüzde 9 olmuştur.
1935'ten bugüne kadar TBMM'ye 8 bin 734 erkeğe karşılık 233 kadın girebilmiştir. 2009 Yerel Seçimlerinde, 3 bin 225 belediye içerisinde, il belediye başkanı kadınların sayısı 2, ilçelerde ise 15 olmuştur. (BB)