"İstanbul'da 80 Sonrası Kadın Eylemleri - İstanbul Sokaklarında Kadınlar" panelinde Filiz Kerestecioğlu "Dayağa Karşı Kampanya döneminde sokak eylemleri"ni, Selma Atabek, "Sokaklarda yoğrulan kadın politikaları"nı, Hülya Gülbahar "Yasal Değişiklikler ve Sokak"ı, Filiz Karakuş da "Feministlerin Önerileri ile Örgütlenen Kampanyalar Dönemi"ni anlattı.
Moderatörlüğünü Beyhan Demir'in üstlendiği panel, Nilgün Yurdalan, Serra Akçan ve Gülşin Ketenci'nin hazırladığı "...Ve Söz Kadınların Objektifinde" başlıklı slayt gösterisiyle başladı.
İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı ile Kadın Eserleri Kütüphanesi ve Bilgi Merkezi Vakfı'nın İstanbul Kadın-Kadın İstanbul Projesi kapsamında düzenlenen panel, Cumartesi günü Kadın Eserleri Kütüphanesi'nde yapıldı.
Kerestecioğlu: İlk kez kendimiz için yürüdük
Panelin ilk konuşmacısı avukat Filiz Kerestecioğlu, "Dayağa Karşı Kadın Dayanışması" yürüyüşünü anlattı. 1987'de hakim Mustafa Durmuş, kocasından şiddet gören bir kadının boşanma talebini "Kadının sırtından sopası, karnından sıpası eksik olmaz" diye reddedince kadınlar, 12 Eylül sonrasının ilk büyük sokak eylemini gerçekleştirmişti.
Altıyol'dan Yoğurtçu Parkı'na kadar süren yürüyüş, kadınların kendileri için ve tek başlarına gerçekleştirdiği ilk eylemdi. Kerestecioğlu için yürüyüş ayrıca "özel olanın politik olduğunu vurguladığı için de önemliydi".
Atabek: Kendi politikamızı yapmanın keyfini yaşadık
Avukat Selma Atabek, sonrasını "Kadın Kültürevi'ni kurduk. 1989'da Kadın Kurultayı düzenledik. 'Bedenimiz Bizimdir, Cinsel Tacize Hayır' kampanyası ile kendi politikamızı yapmanın keyfini yaşadık" diye anlattı; sonraki eylemleri de şöyle sıraladı:
"Seks işçilerine tecavüzde ceza indirimini esas alan yasa maddesinin kaldırılması için '438'e Hayır' kampanyası yürüttük. Medeni Yasa'yı protesto için 20 kadın boşanma başvurusunda bulunduk. Bazı arkadaşlarımız boşandı. Cemil Çiçek 'Flörtün fahişelikten farkı yok' deyince düdüklerimizle sokağa çıktık. Kadının çalışmasını kocasının iznine bağlayan yasa maddesinin kaldırılması için '159'a Hayır' kampanyası yürüttük."
Gülbahar: Büyük bir teşhir kampanyası yürüttük
Kadınların özgürce, istedikeri saatte sokağa çıkabilmek için önemli bir mücadele sürdürdüğünü anlatan avukat Hülya Gülbahar, 4320 sayılı Ailenin Korunmasına Dair Kanun, Türk Ceza Kanunu (TCK) ve Medeni Kanun kampanyalarını anlattı.
"Kadınlar özgürce, istedikleri saatte sokağa çıkabilmek için mücadele ettiler. Yeni TCK hazırlanırken sokaklardaydık. O sırada kadınları destekleyenler, Mal Rejimi tartışmalarında geri çekildi. Bu kişileri teşhir ettik. Türkiye'nin her yerinde milyonlarca kadın bu adamları sokağa çıkamaz hale getirdiler. Bu, kadınların konuya dahil olma yöntemiydi."
Karakuş: Kadınlar feminist politikanın öznesiydi
"1980'li yıllarda kadınlar feminist politikanın öznesiydi. 2000'li yılların sonlarında yabancılaşarak, kendimizi dışarıda tutarak politika yapıyoruz" diyen avukat Filiz Karakuş ise "Siyah Eylem"i, "Vesikalı Kadınlar"ı, SSGSS ve NOVAMED kampanyalarını anlattı:
"Siyah eylem feminist kadınların ilk kez kendi dışındaki bir politik özneye verdiği destek eylemiydi. Cezaevlerinde yaşanan şiddete karşı siyahlar giyip yerlere yattık. 2000 seçimleri öncesinde genelevden ayrılmış olan Ayşe Tükürükçü ve Saliha Ermez'in seçim kampanyalarını destekledik. NOVAMED'li kadınların talep ve mücadelelerini görünür kılmaya uğraştık. SSGSS kampanyasında ise kadınlara ilişkin sosyal politika önerilerini ön plana çıkardık." (BB)