Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan partisinin grup toplantısında konuştu.
Bakırhan, 21 Şubat Dünya Anadili Günü dolayısıyla konuşmasını Kürtçe yaptı.
Grup toplantısına katılanların "Dünya Anadili Gününü" kutlayarak konuşmasına başlayan Bakırhan, anadilin önemine vurgu yaptı.
Diller üzerindeki asimilasyon politikalarına değinen Bakırhan, Türkiye’de 100 yıl önce 20 dil konuşulduğunu ancak bu dillerin büyük bir kısmının kaybolduğunu belirtti.
Konuşmasında yazar Antti Jalava'nın sözlerinden alıntı yapan Bakırhan, "Bir yazar der ki, 'Anadilim benim derim ve diğer diller ise giysilerimdir. İnsan ne zaman isterse kendi isteklerine göre giysilerini değiştirebilir ama derisini değiştiremez.' Biz de diyoruz ki anadilimiz sadece derimiz değil, ruh ve canımızdır" dedi.
Kürt dilinine emek ve katkısı olan isimleri sıralayan Bakırhan, "Baba Tahir Uryan, Elî Herîrî, Ehmedê Xanî, Melayê Cizîrî, Feqiyê Teyran, Cegerxwîn, Celadet Elî Bedirxan, Ape Musa (Musa Anter) Ferhat Kurtay, Mehmed Uzun bizim yüreğimizdeler" diye devam etti.
"Türkiye dil mezarlığına dönüştü"
Dengbêj Ayşe Şan’ın "Zimanê Kurdî zimanê me ye" şarkısından paragraf okuyan Bakırhan, devletin Kürtçe üzerindeki baskılarına vurgu yaptı.
Bakırhan, "Türkiye'nin kurulduğu günden bugüne Kürtçe üzerindeki baskıların devam ettiğini" söyledi.
Lazca, Süryanice, Çerkezce ve diğer birçok dilin ise kaybolduğunu belirten Bakırhan, "Türkiye yüzyıl içinde dil mezarlığına dönüştü. Halen zindan duvarlarında ‘Türkçe konuş çok konuş’ yazılıyor. Ancak direnişle dilimiz bugünlere kadar geldi" dedi.
"Kürtçesiz Kürtler istiyorlar"
Asimilasyonun AKP'nin kuruluşundan bu yana da sürdüğünü ifade eden Bakırhan, şöyle devam etti: "AKP, alternatif bir Kürdoloji oluşturmak istiyor. Üniversitelerde Kürtçe bölümler açtı. Öğrenciler okulu bitirdi, öğretmen oldular ancak atamaları olmadı. Seçmeli dersler başladı, TRT Şeş adında bir televizyon açtılar. Fakat TRT Şeş'te sabahtan akşama kadar Kürtçelere, Kürtçeye hakaret ediyorlar. Kürtçesiz bir Kürtler istiyorlar. Acımızı, sevgimizi, hikayelerimizi anadilimizde yaşamamızı istemiyorlar."
"Kayyımlar, Kürt dilinin düşmanlarıdır"
Kayyımların Kürtçeye yönelik baskılarına da hatırlatan Bakırhan, "Kayyım darbesi sonrası Kürtçe üzerindeki baskılar arttı. Kürtçe gazete, radyo, televizyon, ajans, anaokulları kapatıldı. Kayyımlar ilk olarak Kürtçe tabelalara saldırdı. Kurdî-Der ve Kürt Enstitüsü’nü kapattı. Celadet Elî Bedirxan ve Cegerxwîn'un isimlerini tabelalardan kaldırdılar. Kayyımlar, Kürt dilinin düşmanlarıdır. Erdoğan, ‘Asimilasyona karşı her çocuk kendi anadilini bilmeli’ diyor. Kürtler ‘bizim dil’ dediğinde ise ‘terörist’ oluyorlar. Meclis’te arkadaşlarımız Kürtçe konuştuğunda ‘bilinmeyen’ ya da ‘anlaşılmayan’ dil olarak kaydediliyor. Bizim dilimiz ne bilinmeyen ne de anlaşılmayan dildir. Bizim dilimiz Kürtçedir, 100 yıldır konuşuluyor" dedi.
"Kürtçenin resmi dil olmasını istiyoruz"
Yaşamın her alanında anadilinde konuşmaya çağıran Bakırhan, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Dilimizi varlığımız olarak görmeliyiz. Önümüzde yerel seçimler var, belediyeleri kayyımlardan aldığımız zaman yine çok dilli belediyeciliği hayata geçireceğiz. Dilimiz kırmızı çizgimizdir. Sözümüzdür bu zalimler neyi bozmuşsa, biz daha iyisini yapacağız. Kürtçe kurs ve kreşler açacağız. Seçmeli derslere karşı değiliz. Ancak 21'inci yüzyılda bu tartışmalarda utanç duyuyoruz; Bir gülle bahar gelmez. Anadili insan hakkıdır. Biz Kürtçenin resmi dil olmasını istiyoruz."
Bakırhan konuşmasını, Kürt şair Cigerxwin’un şiiriyle bitirdi: "Ez xum xuma avên çeman, Ez çerx û govend û sema, Tînim di nav kat û lema, jîn im, hebûn im, tevger im…"
(RT)