Çocuklar açısından bakıldığında Türkiye’de önceki yıllarda mevcut sorunlar 2015’te de sürdü, hatta yenileri eklendi.
Özellikle yılın ikinci yarısında, 7 Haziran seçimlerinin ardından başlayan süreçte çocukların yaşam hakkı ellerinden alındı.
Kürt illerinde halen devam eden sokağa çıkma yasakları ve çatışma ortamı onlarca çocuğun ölümüne yol açtı. Çocuk hakları ve insan hakları örgütlerinin açıklamalarına göre “20 Temmuz Suruç katliamından bugüne kadar yaşanan çatışmalarda ve sokağa çıkma yasaklarında; hastaneye gidemeyen, annesinin karnında henüz doğma fırsatı bulamayan ve kolluk kuvvetlerinin doğrudan hedefi olan en az 61 çocuk yaşamını kaybetti.
“Savaş İstemiyoruz! Çocukları Öldürmenizi İstemiyoruz! Girişimi” için Hümanist Büro’nun hazırladığı raporda, 26 Temmuz – 30 Kasım 2015 arasında, Diyarbakır, Şırnak, Ağrı, İstanbul, Mardin, Van, Ankara, Hakkari ve Adana illerinde en küçüğü 3,5 aylık bebek, en büyüğü 18 yaşında olan en az 44 çocuğun hayatını kaybettiği belirtildi.
Aynı raporda aynı tarihler arasında ve aynı illerde benzer şekilde en küçüğü birkaç aylık bebek, en büyüğü 18 yaşında olan en az 52 çocuğun da yaralandığı ve bu çocuklardan bazılarının uzuvlarını kaybettiği yer aldı.
Yine çatışmalar nedeniyle çocuklar eğitim alamadı. Toplamda 1556 okulda eğitim gören 362 bin çocuk ile bu okullarda görev yapan 16 bin 797 öğretmen sokağa çıkma yasaklarından doğrudan etkilendi.
Birkaç gün önce Diyarbakır’da toplanan Çocuklar İçin Hemen Şimdi Barış Girişimi çocukların süt, gıda, çocuk bezi gibi temel ihtiyaçları karşılanamadığını, karşılanması yönündeki girişimlerin de engellendiğini duyurdu.
Çatışmalı ortamda çocukların yaşama, gelişme, korunma, eğitim, sağlık, ailesi ile birlikte yaşama gibi birçok hakkının ihlal edildiği gibi maruz kaldıkları koşulların yarattığı ağır eşitsizlik sebebi ile gelecekteki hakları da ihlal edildi.
Çocuk hakları örgütleri başta olmak üzere onlarca sivil toplum örgütü defalarca çatışmaların bitmesi çağrısında bulunarak devlete çocukları koruma yükümlülüğünü hatırlattı. Ancak çatışmalar ve şiddet halen sürüyor.
Çocuk cezaevleri
2015’te Adalet Bakanlığı gelecek yıl Diyarbakır, Hatay ve Tarsus olmak üzere üç, 2017 ve 2018’de de Kayseri ve Tekirdağ ili Çorlu ilçesinde birer yeni çocuk ve gençlik kapalı ceza infaz kurumu açılacağını duyurdu.
Çocuk hakları örgütleri ise yıllardan beri yaptıkları çocuk cezaevlerinin kapatılması gerektiği yönündeki çağrılarını tekrar tekrar dile getirdi. Çocuk cezaevleri inşa etmek yerine alternatif yöntemlerin uygulandığı bir çocuk adalet sistemi taleplerini gündeme taşıdı.
Çocuk Cezaevleri Kapatılsın Girişimi bu noktadan hareketle çocukların toplumdan izole edilerek cezalandırılmasının değil, toplum içinde toplumla bütünleşmesinin sağlanmasının yasal bir zorunluluk olduğunu anlattı.
Çocuğa özgü adalet sisteminin gelişmesine katkıda bulunmayı hedefleyen Adalet Sistemi İçindeki Çocuklar Çalışma Ağı da bu süreçte, akademisyenler, sivil toplum örgütü temsilcileri ve bağımsız kişilerin katkısıyla hayata geçirildi.
Mülteci çocuklar
2015 mülteci çocukların sayısının en fazla arttığı, bunun da etkisiyle mülteci çocukların sorunlarının en yoğun hissedildiği yıl oldu.
Mülteci çocukların yaşam hakları başta olmak üzere oyun, eğitim, barınma gibi birçok haklarından yararlanabilmesi için birçok çocuk hakları örgütü çaba sarfetti, ancak devlet politikaları değişmedi.
Ege denizini kullanarak Türkiye'den Yunanistan'a geçmeye çalışan mülteciler arasında çok sayıda çocuk hayatını kaybetti.
Önerilen politikalar ve uygulama önerileri için ilk talep ilgili mevzuatın yürürlüğe girmesiydi.
Mülteci çocuklar eğitimle ilgili olarak dil sorunundan ayrımcılığa kadar birçok hak ihlaliyle karşılaştı.
Eğitim Reformu Girişimi hazırladığı raporda mülteci çocuklar dahil dezavantajlı grupların eğitime erişemediklerini belirledi. Rapora göre, ortaöğretim çağındaki engelli çocukların sadece yüzde 35’i örgün ortaöğretime erişebiliyor. Yoksul çocuklar akranlarıyla eşit kalitede eğitim alamıyor. Eğitim sistemi eşitsizlikleri gidermiyor, aksine belirginleştiriyor.
Yıl içinde Suriyeli mülteci çocukların eğitim alma hakkını kullanamadığına dikkat çeken 32 sivil örgüt devletin yükümlülüklerini hatırlatarak çözüm önerileri sundu.
Eğitim
2015’te eğitim alanında göze çarpan başka önemli gelişmeler de oldu.
İmroz’da 1964’te kapatılan Rum Ortaokulu ve Lisesi bu yıl 11 öğrenciyle yeni eğitim öğretim yılına başladı.
Arapçanın gelecek eğitim öğretim yılından itibaren ilköğretime gireceği açıklandı. Bu karara göre, öğrenciler istemeleri halinde 2, 3, 4, 5, 6, 7 ve 8. sınıflarda yabancı dil olarak Arapça da öğrenebilecek.
Yapılan çalışmalar sonucunda TEOG’da Ermeni okullarında öğrenim gören öğrenciler kendi din dersi sınavına gireceği açıklandı. Sorular Ermeni okullarındaki öğretmenler tarafından hazırlandı.
Çocuklar sokağa çıkma yasağının olduğu yerlerde resmen, çatışmaların etkili olduğu yerlerde fiilen TEOG’a giremedi.
Okullarda fiziksel güvenlik sorunlarının devam etmesi üzerine çocukların eğitim ortamı ve yakın çevrelerinde bedensel ve psikolojik yaralanmalarının ve yaşamlarını kaybetmelerinin önüne geçilmesi için bir proje başlatıldı.
2015’te gündeme gelen konulardan biri de 2016'da okullarda uygulamaya girecek iş güvenliği yasasıydı. Eleştiriler yasanın sadece yetişkin odaklı olduğunda, okullardaki genel iş güvenliği prensiplerinin öğrencileri kapsamadığında yoğunlaştı.
Çocuk işçiler
DİSK/Genel-İş Araştırma Dairesi’nin hazırladığı Çocuk İşçiler Raporu Türkiye’de çocuk işçi sorununun artarak devam ettiğini gösterdi. Rapora göre, toplam çocuk nüfusunun yüzde 5,9’u çocuk işçilerden oluşuyor.
Save the Children ve UNICEF’in raporu da mülteci sorunuyla çocuk işçi sorununun bağlantısını ortaya koydu.
DİSK-AR'ın 2015 raporu çocuk işçiliğinin bulunduğu noktayı gösterdi: Okula gitmeyen çocukların haftalık çalışma süresi 54 saat. Çalışmak zorunda bırakılan çocukların yüzde 3,4'ü yaralanmış ya da sakatlanmış durumda. Çocukların üçte birine işyerinde yemek verilmiyor. Yarısından çoğu ise 400 TL'nin altında çalışıyor.
Çocukların medyası
Sulukule Gönüllüleri Derneği, Tarlabaşı Toplum Merkezi ve Özel Karagözyan Ermeni Ortaokulu’nda çocuklar seslerini duyurmak için kendi medyalarını yarattı. (YY)