* Fotoğraf: AA
Haberin İngilizcesi için tıklayın
Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği, TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi ve TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası, Giresun’da 7 kişinin hayatını kaybettiği sel ve heyelanlara ilişkin açıklamalar paylaştı.
Açıklamalarda Karadeniz’de önlem almak yerine yeni riskler oluşturacak uygulamalara gidildiğine vurgu yapan meslek odaları, kentlerin rant politikalarından bir an önce kurtarılması çağrısı yaptı.
TIKLAYIN - Giresun'daki selde hayatını kaybedenlerin sayısı 7 oldu
TMMOB: HES'ler, plansız kentleşme
TMMOB’un açıklamasında “Doğa katliamları devam ettikçe, yerleşim birimlerimiz rant politikalarına teslim edilerek beton ve asfalt yoğunluğu arttırıldıkça sel ve taşkınların olması kaçınılmazdır” denilerek alınması gereken önlemler de sıralandı:
“Yerleşim merkezlerinde meydana gelen sellerinin gerçek nedeni, yere düşen yağış miktarından ziyade, düşen yağışın büyük bir bölümünün toprağa süzülememesi sonucunda yüzey akışına geçmesidir.
“Özellikle yapılaşmanın, asfalt ve beton zeminlerin çok yoğun olduğu yerleşimlerde; düştüğü noktada 3-5 cm yüksekliğe sahip olan yağışlar, asfalt ve beton zemin üzerinde yüzey akışına geçerek daha alçak noktalara veya altgeçitlere ulaştığında metrelerce yüksekliğe erişerek sel ve taşkınlara neden olmaktadır.
TIKLAYIN - "Doğal afet değil siyasi felaket yaşanıyor"
“Ancak, özellikle son yıllarda yaşanan sel felaketlerinin temel nedenleri, iklim değişikliğinden ziyade, insan kaynaklı doğa tahribatları, yanlış su politikaları ve HES’ler, plansız ve çarpık kentleşme, yetersiz altyapı ile merkezi ve yerel yönetimlerin kentleri rant politikalarına teslim etmesidir.”
"Dereler halkındır"
TMMOB açıklamasında alınması gereken tedbirleri de şu şekilde sıraladı:
- Dereler üzerinde, birbirinin peşi sıra onlarca HES kurularak, doğal akış engellenmektedir. Dereler halkındır. Yanlış su yönetimi ve HES politikaları sonlandırılmalıdır.
- Çarpık kentleşme sonucu, dere taşkın alanları ve dere yatakları yapılaşmaya açılmıştır. Dere yataklarının acilen rehabilite edilmesi, üzerindeki yapıların kaldırılması ve tekrar yapılaşmaya açılmaması için Anayasal korumaya alınması gerekmektedir.
- Kentsel alanların büyük bölümü asfalt ve betonla kaplandığı için, düşen yağış toprak tarafından emilememekte ve doğrudan akışa geçmektedir. Beton ve asfalt ekonomisi terk edilerek, insan ve çevre merkezli yerleşim politikaları hayata geçirilmelidir.
- Hızlı nüfus artışından dolayı kentlerimizin altyapısı yetersiz kalmaktadır. Özellikle büyük kentlerimizde bulunan birleşik kanalizasyon sistemleri aşırı yağışlarda yetersiz kalmaktadır. Büyükşehirler başta olmak üzere, tüm yerleşim birimlerinde ayrık sistem kanalizasyon altyapısı oluşturulması için yerel yönetimlere yeterli kaynak ayrılmalıdır.
Mimarlar Odası: Sorumlular istifa etsin
Mimarlar Odası Ankara Şubesi’nin açıklamasında “Sel felaketlerinin sorumluları bilimi ve tekniği rehber almayan yöneticilerdir” denilerek şu ifadelere yer verildi:
“Karadeniz’de yaşanan sel felaketlerine bir yenisi daha eklendi. Giresun, Ordu, Rize, Artvin ve Trabzon’da yağıştan sonra yaşanan sel felaketlerinin sorumluları, bilimi ve tekniği dinlemeyen, plansız kentleşme ve doğa talanı ile her dereyi kelepçeleyen HES’leri inşa eden yöneticilerdir.
“Sel felaketinde yaşamlarını yitiren yurttaşlarımızın ailelerine başsağlığı, selden zarar gören Karadeniz halkına geçmiş olsun dileklerimizi iletirken, felaketlerin sorumlularını istifaya davet ediyoruz.
İnşaat Mühendisleri: Yeni risklere davetiye çıkarmayın
İnşaat Mühendisleri de risklere davetiye çıkaracak uygulamalara biran önce son verilmesini isteyerek şunları söyledi:
“Ülkemizde afet mevzuatı ve kurumları ne yazık ki mekansal planlama mevzuatı ve kurumlarından kopuktur. Bu kopukluğun giderilerek sorunları çözecek dirençli kentlerin oluşması da istenmemektedir.
“Oysa riskleri ön plana çıkarmak, risklerin önlenmesi ve olası zararların azaltılması çalışmalarına öncelik vermek modern afet yönetiminin alfabesidir. Günümüzde egemen olan anlayış, yalnızca afet sonrası kriz yönetimi ile sınırlı kalmaktadır.
TIKLAYIN - Karadeniz'de insan yapımı felaketler
“Dağlara ve kıyılara paralel olarak yapılan yol ve beton duvarlar yağan yağmur sularının denize ulaşmasını engelledikçe, maden arama adı altında ormanlar yok edilip doğanın yapısıyla oynandıkça, dere yataklarına ve üzerine binalar yapılıp af kapsamına alındıkça, yaylalara yeni evler, otoparklar ve beton yollar yapılıp bitki örtüsü ve ağaçlar yok edildikçe, vadileri bozan imar uygulamaları, derelerin doğal akışını engelleyen HES`ler yapıldıkça; yağan yağmur derelerin taşmasına ve heyelanların oluşmasına sürekli olarak davetiye çıkaracak, can ve mal kayıpları oluşacaktır.” (TP)