Haberin İngilizcesi için tıklayın
“Çocuklar için düşleri yarım kalan, güzel yürekli öğretmeni hangi kelimeler ifade edebilir ki?”
Yanıtı zor soru bu kez Suruç Katliamı’nda yaşamını kaybeden Süleyman Aksu’nun kardeşi Güneş Aksu’dan…
Süleyman Aksu, 22 Ocak 1990’da Yüksekova’da 10 çocuklu bir ailede dünyaya geldi. Adana Çukurova Üniversitesi’nde İngilizce öğretmenliği bölümünü bitirdi, göreve başladı. Sadece üç yıl öğretmenlik yapabildi.
“Hiçbir düş yarım kalmayacak” dedi ve Kobanêli çocuklara oyuncak götürmek istedi. 20 Temmuz 2015'te Suruç’ta canlı bomba saldırısı sonucu yaşamını kaybetti.
“Onu oraya götüren çocuk sevgisiydi”
Süleyman öğretmeni kardeşi Güneş Aksu anlatıyor:
Süleyman çevresinde çok sevilen, güvenilen ve fikirlerine önem verilen biriydi. Öğrencilerine arkadaşı gibi davranırdı, onları çok severdi. Öğrencilerini, çocukları çok severdi. Onu oraya götüren içindeki bu çocuk sevgisiydi. Süleyman çok çocuk ruhluydu, kahkahalarıyla evi, herkesi neşelendirirdi.
O eve gelince ev bambaşka bir hâl alırdı. Eve gelir gelmez beraber halaya dururduk. Halay çekmeyi, şiir yazmayı, gülmeyi en çok da güldürmeyi severdi. Süleyman çok farklı düşünürdü, hiç kimsenin görmediği bir noktayı görürdü. Farklı bakış açısıyla yaklaşırdı. Çok sevgi ve umut doluydu.
Hayalleri
Süleyman’ın çok hayali, gerçekleştireceği çok şey vardı. Daha çok şiir yazacaktı, daha çok şiir seslendirecekti. Öğrencileriyle “umut” adlı bir dergi çıkarmayı planlıyordu. Birçok kişinin umudu olabilirdi, bunun için çok uğraşıyordu. Çok erken ayrıldı aramızdan. Onu çok özlüyoruz.
Abi Süleyman
Süleyman benim için tam anlamıyla umudu ifade ediyor. Her zaman hayrandım ona, örnek aldığım ilk kişiydi. En çok öğretmenlik yani etkiliyor beni eğitimci kişiliği.
Öğrencileriyle olan tavrı, konuşması derin izler bıraktı. Hep onun gibi bir öğretmen olmak istiyordum. Süleyman’ın vefatından sonra iki ablam öğretmenlik bölümünde okuyor. Ben de ondan sonra onun okuduğu liseyi kazanıp İngilizce bölümünü bitirdim, şimdiki hedefim ise onun gibi bir İngilizce öğretmenliği kazanıp öğretmen olmak.
Süleyman bize güçlü durmayı, her zorlukta mutlaka bir umudun olduğunu, asla hiçbir şeyden vazgeçmemeyi öğretti. O şu an fizikken yanımızda değil ama bize öğrettikleriyle yolumuza ışık olmaya devam ediyor. Bize ve öğrencilerine öğrettiği bir söz vardı hep "No Pain No Gain". Yani, "Bedel olmadan bir kazanç olmaz."
Onun ölümünden sonra tam olarak anladım bu sözün neler anlattığını... Şimdi bizlere düşen onun öğretmenlik bayrağını sonuna kadar taşımak.
Son görüş…
Süleyman’ı en son Ramazan Bayramı’nın ikinci günü gördüm, en yakın arkadaşıyla birlikte evdeydi. Beraber vakit geçirdikten sonra abimle vedalaştık. Onu uğurlamamızı istemiyordu. "Bu ne vedalaşması, beş gün sonra döneceğim” demişti. Sonra omuzuma dokunup “Bu benim adamım” demişti en son. Bu son dokunuşuymuş meğer. Urfa’ya dolu yola çıktı ve ne yazık ki bir daha göremedim.
Suruç..
Onun içindeki çocuk sevgisi ve duyarlılığı gitmesindeki en büyük etkendi. Ortada savaştan etkilenen, annesini babasını kaybeden kimsesiz çocuklar vardı. O çocuklara umut olmak için ve yüzlerini güldürmek için yola çıktı.
Bu kampanyanın başlamasıyla birlikte kitap toplamaya ve oyuncak almaya başlamıştı. Gitme fikrini aileyle paylaştığı zaman biraz tedirgin olmuştuk.
Bu tedirginliği ve korkuyu dile getirdiğimiz zaman abim öğretmenliğin bunu gerektirğini, zor zamanda çocuklarının yanında olması gerektiğini, o çocuklara yardım etmese öğretmenliğinin bir anlamı olmadığını söylemişti.
Evimiz 2016 yasak sürecinde yandığından Süleyman’ın bütün eşyaları da yandı. Anlayacağınız Süleyman’dan geriye sadece yazdığı şiirleri, seslendirdiği şiirleri, güleryüzü ve yardımseverliği kaldı. Anılarından başka hiç bir şey kalmadı Süleyman’dan geriye.
Ne olmuştu? 20 Temmuz 2015'te, Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu'nun (SGDF) çağrısıyla, Kobanê'ye oyuncak ve insani yardım malzemeleri götürmek için Suruç'ta olan 300 genç, konakladıkları Amara Kültür Merkezi'nde basın açıklaması yaptıkları sırada intihar saldırısı gerçekleşti. Meydana gelen patlamada 33 kişi ve saldırgan hayatını kaybetti. Saldırıda ölenlerin isimleri: Koray Çapoğlu, Cebrail Günebakan, Hatice Ezgi Sadet, Uğur Özkan, Nartan Kılıç, Veysel Özdemir, Nazegül Boyraz, Kasım Deprem, Alper Sapan, Cemil Yıldız, Okan Pirinç, Ferdane Kılıç, Yunus Emre Şen, Çağdaş Aydın, Alican Vural, Osman Çiçek, Mücahit Erol, Medali Barutçu, Aydan Ezgi Salcı, Nazlı Akyürek, Serhat Devrim, Ece Dinç, Emrullah Akhamur, Murat Yurtgül, Erdal Bozkurt, İsmet Şeker, Süleyman Aksu, Büşra Mete, Duygu Tuna, Polen Ünlü, Nuray Koçan, Vatan Budak, Mert Cömert. Bombalı saldırıyı gerçekleştiren kişinin, Şeyh Abdurrahman Alagöz olduğu belirlendi. Saldırıyla ilgili soruşturmaya 23 Temmuz 2015'te "dosya içerisinde bulunulan belgelerin incelenmesinin soruşturmanın amacını tehlikeye düşüreceği" gerekçesiyle gizlilik kararı getirildi. Dava süreci Urfa Cumhuriyet Başsavcılığı'nın katliamın üzerinden 18 ay geçtikten sonra hazırladığı iddianamede, biri tutuklu üç sanık hakkında 104'er kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istendi. Sanıklardan Yakup Şahin, Ankara Tren Garı patlaması şüphelisi olarak tutukluydu. Diğer sanıklar Deniz Büyükçelebi ve İlhami Ballı ise iddianameye göre, Suriye'de. Suruç Katliamı'yla ilgili dava, olaydan 21 ay sonra, 4 Mayıs 2017'de Hilvan'daki Urfa Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'nün içerisindeki Urfa 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nde başladı. Firari olmayan tek sanık duruşmaya katılmadı. Katliama ilişkin, 9 Ocak 2017'de görülen kamu görevlilerinin yargılandığı davada, dönemin ilçe emniyet müdürü Mehmet Yapalıal'a "görevi ihmal ve kötüye kullanma" suçundan 7 bin 500 TL para cezası verildi, ceza 12 takside bölündü. Kamu görevlilerinin yargılandığı ikinci davada ise sanık olarak iki polis var. Polisler Suruç Asliye Ceza Mahkemesin'de "görevi kötüye kullanma" suçundan yargılanıyor. |
(EMK)
* Süleyman'ın kardeşine söylediği "bir bedel olmadan bir kazanç olmaz" anlamındaki söz...