Latin Amerika ve kedi! Bu ikisi Nuh'u en azından bir çalışma arkadaşı açısından anlatıyor galiba. İşi hafızama bırakmadan haberlerine bakıyorum. İmzalı ilk haberi 22 Mayıs 2002 tarihli; Kolombiya başkanlık seçimleri üzerine. Demek ki İspanyolcası o sıralarda çeviri yapmasına elverecek kadar ilerlemiş.
İlerleyen İspanyolca kendi başına ne işe yarar ki? Nuh İspanyolca pratik yapmak için hep gitmekten söz ediyordu. Oysa, hepimiz onun gitmek istediği için İspanyolcaya sardığını da bilirdik. Kalbi görmediği oralarda atıyordu. Sonra minik paralarla bir deneme gidişi yaptı. Sonuç çok iyiydi, heyecanla döndü.
bianet’te çalışan herkes gibi her haberi yapıyordu. Şimdi bakınca görüyorum ki yaptığı basketbol haberinde bile Latin Amerika’yla bir bağlantı kurmayı becermiş. Habere konu maçta Arjantin Basketbol takımı oynuyor mesela.
Nuh’un hayata hoş bir takılışı vardı. Hayatı ne kadar önemsiyor, ne kadar önemsemiyor belli değil gibi. Hayallerine koşmak da mühimdi herhalde.
Bir gün, ama hayli yoğun bir gündü –hangi gün yoğun değil ki bu ülkede?-- gündeme yetişmeye çalışıyoruz. Öğle yemeğine çıkarken, ‘’biraz gecikeceğim,’’ dedi. Yüzü darmadağınıktı. Herhalde soran gözlerle baktık. ‘’Kedim çok stresli bugünlerde, eve gidip biraz onunla oynayacağım,’’ dedi. Kedilerle mesafeli bir ilişkim var ama kediseverlerle değil. Çok hoşuma gitmişti bu. Oynamak!
Besbelli ki haber ona yetmiyordu; biaMag’da medya kritikleri yazmak istedi. O da ne? Adı Tavsife Selen olacaktı. Neden bu ismi seçmişti? Şimdi hikayesini hatırlamıyorum. Tavsif tariflemek, vasıflandırmak gibi anlamlara geliyor. Medya anlatıcısına bu isim aslında hakikaten yakışmış. Tavsife çok iyi yaratılmış bir karakterdi, paşa dedesi var; ev kadını, yaşını almış bir İstanbul hanımefendisi.
İstanbul hanımefendisi olunca Osmanlıca kaçıyor arada kaleminden. Nuh'la birlikte artık mesela okur yerine kariler der olmuştuk. Ufaktan ufaktan Osmanlıcaya başlamıştık. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dan yıllar yıllar önce başlatmıştı olayı. 2002-2003 yıllarında böylece medyadan notlar düştü bianet'e. Tavsife Selen yazıları burada.
Latin Amerika’dan döndükten sonra kalbi orada kaldı. Para biriktirmeye devam, dedi. Sonra daha uzun kalmalara yeniden gitti. bianet, Nuh gitti diye üzüldü, yazılar gelecek diye sevindi. Ben, fazladan bir de kıskandım.
Neyse ki; o gezdi, yazdı; biz de hep birlikte onunla Latin Amerika’yı dolaştık, gerilla liderleriyle tanıştık, handiyse yer yer gitmiş kadar olduk.
Döndü yeniden. Sanki tipi değişmişti döndüğünde. ‘’Sen Latin olmuşssun,’’ dediğimde yüzüne yayılan gülüşü aklımda hala.
Sabah-ATV grevi sırasında çokça telefonla konuşmuştuk. Grevi haberleştirmemizde ne kadar çok katkısı oldu, anlatamam. Grevi sonrasında ayrıntılarıyla yazmayı çok istedi. Kitap, dizi, makale vs. Yazmadı.
E-postalara bakıyorum şimdi. İşsiz kalmaları, çalıştığı yerlerde yaptığı haberlerle ilgili yazışmalar... ‘’Şunu İspanyolca’dan çevirir misin Nuh,’’ ricalarına yanıt hızında gelen çeviriler, yaptığı bir söyleşiyi icat ettiği yeni mahlaslarla yollamalar...
Gönderdiği e-postaların altında benzeri notlar; işte biri: ‘’Sizin ilginizi çekecek haberleri çevirmeye devam ederim, bu arada istediğiniz çeviri ya da başka birşey olursa ben buradayım.’’
Şimdi orada değil mi? İnanası değil. Tam da giderken dediği gibi ‘’N'olur bu bir rüya olsun!’’ (NM)