İzmir Ege Üniversitesi Kredi Yurtlar Kurumu'nda (KYK) kalan öğrenciler, geçtiğimiz hafta KYK’nın yeni düzenlemelerini protesto etmek ve taleplerini dillendirmek için, üç gün boyunca eylem yaptı.
Öğrenciler yurtların önünde yürüyüş yaptı, “KYK düzenlemeleri iptal edilsin” pankartı açtı. Öğrencilerin talepleri karşılanmadığı gibi, üzerine bir de yurt yönetimi tarafından tehdit edildiler.
KYK’nın düzenlemesinde neler var? Öğrenciler neden karşı çıkıyor? Öğrencilerin talepleri neler? Ege Üniversitesi Kampüsü içindeki KYK yurtlarında kalan Felsefe 2. Sınıf öğrencisi Duygu Zengin anlattı. “Sorunlarımızın sadece karma yurtlara indirgenmesi her şeyin üstünü örtüyor. Bundan kârlı çıkan her zamanki gibi yönetim oluyor” diyen Zengin’in tepkisi de net: “Aç kalmak istemiyoruz. Temizlik sorunlarımızın çözümlenmesini istiyoruz. Dağıtmakla övündükleri yatak ve yorganlar nedense kokuyor. altı kişilik odaları dört kişiye indirmek, buzdolabı koymakla devrim olmuyor!”
“İffet”e aykırı harekette bulunmak yasak!
KYK’nın düzenlemelerinde neler var?
Kadın erkek yurtları ayrılıyor. Yurda giriş saatleri erken saatlere alınmış. Gösteri ve toplantı hakkı engellendi. Yine yurda kayıt yaptıran öğrencilere imzalatılan belgelerden birinde, “Yurdun içinde ve dışında iffete aykırı harekette bulunmamak” ifadesi var.
Her türlü düşüncenin özürce tartışılabileceği üniversite alanlarında bu saydığımız kısıtlamalar eylem yapmamız için yeterli.
Peki, ilk olarak neler yaptınız?
Karma yurtların ayrılacağı haberini öğrendiğimizde bir hayli şaşırdık. Çünkü bu ayrıştırmanın nedeninin ''kız'' öğrencilerin hassasiyetlerine göre yapıldığını söylendi. Oysa bizim öyle bir talebimiz yoktu. Düzenlemenin tamamen KYK’nın haremlik selamlık anlayışının bir parçası.
Nasıl olacak, ne yapacağız derken döneme, ayrılan yurtlarımıza merhaba diyerek başladık ve sözde “hassasiyetlerimiz” için nasıl perişan olduklarını gördük. Üniversitede gerçekleştirilen forumlarda yurtlarda yaşadığımız sorunlardan bahsederken, hiç tanımadığımız, aynı görüşleri paylaşmadığımız birçok arkadaşla tanıştık ve kendi hikâyemize sahip çıkmak için birlikte hareket etme kararı aldık. Üniversite forumları dönemin ilk haftası başlamıştı.
“50 kişi toplayamazsınız dediler yemekhaneyi işgal ettik”
Eylemlilik fikri forumlarda ortaya çıktı diyebilir miyiz?
Bornova'dan İnciraltı'na ve Çiğli'ye gönderilen erkek arkadaşlarımız kaldıkları yurtlarda bizden önce forumlar düzenlemeye başlamışlardı. Biz kadınlar, yurtta ilk forumu düzenlediğimiz vakit yaklaşık 8-10 kişiydik.
Hem birbirimizi tanımıyorduk hem de erkeklerin ördüğü dayanışmayı kadınlar arasında yeşertmek biraz daha zordu. Kaldı ki yurtların ayrılmasının sebeplerinden biri de erkek arkadaşlarımızla yurtta yıllardır ördüğümüz dayanışmayı kırmaktı.
Forumu gerçekleştirirken telefonlarımıza mesajlar yağmaya başladı. Biz daha başlamadan, azlığımıza sığınıp moralimizi bozarken, birileri çoktan harekete geçmişti. Bizler yine moralimizi pek yükseltememiştik. “50 kişi anca toplanırsınız, başlangıçta yürüyüş bile yapamazsınız, daha çok yol almanız lazım” diye giden cümlelerin hemencecik paramparça olacağını kimse kestirememişti.
Ne yapmıştınız?
Yemekhanede başlayan çatal-kaşık senfoni orkestrası çoktan bloklara yayılmıştı. Blokların önünden teker teker geçerek, ana kapıya geldiğimizde başka yurtlara gönderilen erkek arkadaşlarımızın ve sıkıntılarımıza her an şahit olanları yanımızda bulduk. O akşam, konuşma yapan bir arkadaşımız “Biz umudumuza düşkün insanlarız!” dediğinde hep beraber gülümsedik.
Evet, bizim hem gülüşlerimiz hem de umudumuz kalabalıktı. Ayaklarımız da çoktu, kış vız gelirdi bize. Üç gün süren, hafta sonu tatile giren eylemimizin son gününde yemekhaneyi işgal ettik.
“Kurtlarımızı dökmek için dans etmeye devam edeceğiz”
Yurt koşullarınız nasıl, daha ayrıntılı anlatır mısın?
Biz yarı açık hapishanelerde yaşamak istemiyoruz. Hem yurdun girişinde hem de bloklarımıza girerken parmak okutma sistemini kullanıyoruz. Parmak izimizin alınması bizi rahatsız ediyor. “Yurt değil sanki BBG” diye slogan atarken her yanımızı saran kameraların içinden geçtik. Edebiyat Fakültesi'nde 22 adet mobese kamerasıyla gözetlenirken bir de başımıza yurt çıktı. Sorunlarımızın sadece karma yurtlara indirgenmesi her şeyin üstünü örtüyor. Bundan kârlı çıkan her zamanki gibi yönetim oluyor. Kadın-erkek ayrımının nedenini merak ediyoruz?
Biz kimsenin kırmızı başlıklı kızları değiliz, kurtlar da erkek arkadaşlarımız değil. Pardon, ama kaç yaşında olduğumuzu biliyor musunuz diye bağırmak istediğim insanlar bizim kurtlarımız! Kurtlarımızı dökmek için dans etmeye devam edeceğiz. Erkek arkadaşlarımızı yanımıza istiyoruz.
Okuldan uzak yurtlarda kalmaları onları hem maddi hem de manevi yönden yıkıp geçiyor. Maddi durumları yetersiz olduğu için o yurtlara gitmeye mecburlar. Öğrencilerin ucuz olduğu için en çok tercih ettikleri evler Mevlana Mahallesi'ndeydi. Orada 300 liralık olan ev kiraları şimdi 600 lira. Ve ayıptır söylemesi bizler “Öğrenciyiz”.
Olsa dükkan senin hesabı. Yemekhanede tam porsiyon yarım oluyor, yarım ise hiç olmuyor. Üstüne para verdiğimiz sisteme “yemek bursu” diyorlar. “Yeriz, içeriz sana ne!” diye slogan attık. Çünkü saat 16.00'dan önce paran yoksa yemek yiyemiyorsun, kahvaltını 12'ye kadar yapmak zorundasın (Haftasonu 14.00'a çekildi. Komik olan bir de küçük su yerine, büyük su alabilirsin müjdesi verildi) yemek yemek istemiyorsan içecek ve abur cubur alabiliyordun, şimdi onu da kaldırdılar. Aç kalmak istemiyoruz. Temizlik sorunlarımızın çözümlenmesini istiyoruz...
Dönem açıldığında yurda geldiğimiz vakit hiçbir yerin temizlenmediğini gördük. Odalarımız temizlenmemiş, dolaplarımız paslanmıştı, doğru düzgün kapanmıyorlardı. Dağıtmakla övündükleri yatak ve yorganlar nedense kokuyor ve beyaz değil. Altı kişilik odaları dört kişiye indirmek, buzdolabı koymakla devrim olmuyor. Hele pisuvarları kırıp atmakla hiç devrim olmuyor. 6 adet tuvaletin olduğu koridorda keşke pisuvarları kırmasaydınız diyerek kuyruk oluşturuyoruz. Bozuk olmayan duş kabinini bulmak marifet istiyor.
Hiç mi güzel şey yok o yurtlarda?
Bize “bedava internet” verildi ancak yurtta hala parayla internet satışı yapılıyor. Neden mi? Bedava interneti kullanmak için bize bir metin imzalatılıyor. “Bedava internet = uslu çocuk olursan şirinleri görebilirsin” şeklinde kullanılıyor.
Neredeyse her şey yasak ve kullanıcı adı olarak TC kimlik no'larımızı kullanıyoruz. ''F tipi yurtlar istemiyoruz” diyoruz, sesimizi bu yüzden duyun.
“Müslüman değilim ve burada kalıyorum deme hakkım yok…”
Yurt yönetiminin size yönelik tepkisi nasıl?
Cuma günü yurdun yemekhanesinde forum düzenlediğimizde yurdun müdürleri masamıza geldi. Daha biz pek konuşmadan “Gelmemizden memnun olmadınız” gibisinden cümleler kurmaya başladılar. Sözde sorunlarımızı dinlemeye gelmişlerdi ve sorunlarımızı onlarla paylaşmamamızdan yakınıyorlardı.
Biz sorunlarımızı paylaşmaya başladığımız zaman “sürekli olumsuzluklardan” bahsetmemizden yakındılar. Binlerce insanın kaldığı yurtlarda bir revirin olmaması, hastaneye götürüldüğümüz vakit bizi götüren aracın, çıkışta bizi beklememesi olumlanabilir mi?
Sonra odamıza konuk olan farelerle çığlık çığlığa olmamız. Yurt müdürüne, her perşembe geceleri odalarımızı gezen cemaatçileri sordum. Perşembe geceleri, odamıza lokum eşliğinde girip bizi mescide davet etmelerinden rahatsızlık duyduğumu, onlara her seferinde nazikçe mescide gitmeyeceğimi söylememe karşın rahat bırakılmamamı anlattım.
Bunun bir taciz olduğunu söylediğim vakit bana baktı ve şaşırarak “İlk defa böyle bir şey duydum. Böyle bir şikayet ilk defa senden geldi” dedi. Yetmedi “Burası müslüman bir ülke” diye ekledi. Nedense ya sev ya terk et demedi. Bana böyle bir cevap veren insandan ne beklemeyeceğimi iyice anlamış oldum. Lokumun ne zararı olurmuş, bu bizim geleneğimizmiş. Hem bu taciz değilmiş, sonuçta beni zorla mescide götürmüyorlarmış.
Örgütsüz bir birey olduğumu, öyleyse örgütlü insanların da odaları teker teker gezip bir şeyler verme haklarının olduğunu söylediğimde ikisinin aynı şey olmadığını söyledi. Tekrarlarsak arada gelenek farkı var ve benim müslüman değilim ve burada kalıyorum deme hakkım yok.
“Burslarınız kesilecek yurttan atılacaksınız diye tehdit ediyorlar”
Baskı ve şiddetle karşılaştınız mı?
Yurt müdürünün bana söyledikleri hiç aklımdan çıkmıyor. Tek istediğim burasının beni kendi “biz”ine katanların aksine, hepimizin yurdu olması. Ayrıca yurt müdürü bizim bir temsilcimiz olduğunu söyledi.
Nedense her yerde bangır bangır duyurulmasına karşın gidip oy kullanmamışız. Bu nedenle temsilcimize itiraz etme hakkımız bile yokmuş. Zaten yurt müdürlerinin sebebi ziyaretlerinin tek nedeni 'isimlerimizdi. Sürekli olarak burslarımızın kesileceği, hakkımızda soruşturma açılacağı ve yurttan atılacağımız söyleniyor. Eyleme katılan arkadaşlarımızın bu nedenle çekinceleri oluyor. Ama devam edeceğiz.
Yönetimin tavrında, olumlu yönde hiç mi değişiklik olmadı?
İlk günden itibaren bir şeyler az da olsa değişmeye başladı. Bizden korktukları son derece açık. Ailelerimiz bizi televizyonlardan gördükleri kadarıyla takip ediyorlar.
Her gün telefonla konuşup, bilgi alıyorlar. Haklı bir tedirginlikleri var. Burada nasıl şartlarda yaşadıklarımızı biliyorlar. Annem bana “Duygu en önlerdensin” diyor. Sonra neden en önlerde olduğumu bildiğini söylüyor. Bundan daha büyük bir direnç kaynağı olamaz. Anneme “Anne hep birlikte en öndeyiz arkamızda onlar var” diyorum hep.
Yurt müdürünün bana söylediklerini ailemle paylaşıp, susmayacağımı yakaladığım her fırsatta söylediklerini dile getireceğimi söyledim. Umarım kimse susmaz. (EK/EKN)