Vicdani retçi ve hayvan hakları aktivisti Burak Özgüner, vicdani ret hakkı için Anayasa Mahkemesi’ne başvuruda bulundu.
Vicdani retçi olarak karşılaştığı zorlukları dile getiren Özgüner, zorunlu askerlik uygulamasına hükmeden yasal düzenlemelerin Anayasa’nın 17, 19, 24, 38, 40. maddeleri ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 3, 5, 9 ve 13. maddelerini ihlal ettiğini belirtti.
“Aşılmaz çelişki”
Avukat Barış Karlı aracılığı ile Anayasa Mahmesine başvuran Burak Özgüner’in dilekçesinde özetle şu ifadelere yer verildi:
“Başvurucu anti-militarist ve savaş karşıtı bir birey ve aynı zamanda bu konularda çalışmalar yapan bir aktivisttir. Vicdani kanaatleri nedeniyle öldürücü güç kullanımını hiçbir koşulda meşru görmemektedir.
“Buna bağlı olarak ordu içerisinde yer almayı, silahlı herhangi bir hizmeti yerine getirmeyi, savaşın veya savaş hazırlığının bir parçası olmayı, ölme ve öldürme eğitimi almayı reddetmektedir. Dolayısıyla zorunlu askerlik hizmeti ile başvurucunun vicdani kanaatleri arasında aşılmaz bir çelişki mevcuttur.”
“Sivil ölüm”
AİHM ve BM İnsan Hakları Komitesi’nin benzer başvurularda verdiği ihlal kararlarına ragmen Türkiye’nin hala vicdani olarak zorunlu askerlik yapmayı reddeden kişilere muafiyet getirmediğine dikkat çekilen dilekçede vicdani retçilere uygulanan cezalandırmalardan bahsedildi ve Burak Özgüner’in durumuna ilişkin şu ifadelere yer verildi:
“Başvurucu, askerlik yükümlüsü sayılmasına rağmen vicdani kanaatleri gereğince askerlik hizmetini yerine getirmeyi reddetmektedir.
“Bu nedenle ‘bakaya’ olarak aranmaktadır. Vaki yakalanması nedeniyle hakkında tahakkuk ettirilen idari para cezası henüz tebliğ edilmemiş olmakla birlikte yakın zamanda tebliğ edileceği açıktır.
“İdari para cezasının kesinleşmesinden itibaren ise başvurucu hakkında her yakalandığında mahkûmiyetle sonuçlanacağı kesin olan yeni bir ceza davası açılacaktır.
“Bu şekilde başvurucu ömrü boyunca devam edecek yargılamalar ve hapis cezaları tehdidi altında yaşamaktadır.
“Yukarıda sayılan mevzuat hükümleri gereğince başvurucu askerlik yükümlülüğünü yerine getirmediği sürece hakkındaki mevcut yakalama emri devam edecektir.
“Başvurucu halen hakkındaki yakalama emri nedeniyle kaçak yaşamak zorundadır. Yakalama emri nedeniyle başvurucu neredeyse tüm medeni ve siyasi haklardan da mahrum kalmaktadır.
“Örneğin yakalanma tehdidi nedeniyle özgürce seyahat edememekte, otel ve benzeri yerlerde konaklayamamakta, yurtdışına çıkamamakta, oy kullanamamaktadır.
“Askerlik yükümlülüğünü yerine getirmemiş olması nedeniyle herhangi bir kamu görevine girmesi mümkün olmadığı gibi özel sektörde çalışması da Askeri Ceza Kanunu 75. Maddesi sebebiyle mümkün değildir.
“Bu anlamda askerlik yükümlülüğünü yerine getirmeyi reddettiği için başvurucu tüm medeni ve siyasal haklardan mahrum kalma anlamında AİHM’in kullandığı üzere ‘sivil ölüm’ durumuyla karşı karşıya bırakılmıştır.”
AİHM Büyük Daire kararları
Dilekçede ayrıca AİHM Büyük Dairesinin Bayatyan v Ermenistan kararı (Başvuru No:23459/03 Karar Tarihi: 07/07/2011) ve bu kararı müteakiben vermiş olduğu Erçep v. Türkiye (Başvuru No: 43965/04 Karar Tarihi: 22/11/2011), Demirtaş v. Türkiye (Başvuru No:5260/07 Karar Tarihi: 17/01/2012), Savda v. Türkiye (Başvuru No:42730/05 Karar Tarihi:12/06/2012), Tarhan v. Türkiye (Başvuru No:9078/06 Karar Tarihi:17/07/2012) kararlarında askerlik hizmetini reddetme hakkının AİHS 9. maddesinde düzenlendiği de vurgulandı ve şu ifadelere yer verildi:
“AİHM, Türkiye'de bu konuda yasal düzenleme bulunmamasından kaynaklı olarak vicdani retçi statüsünün tanınmasını ve bu kişilerin askerlik hizmetinden muaf tutulmasını sağlayacak etkin ve erişilebilir bir başvuru yolunun bulunmamasını ve bunun doğurduğu sonuçları sözleşmenin ihlali olarak değerlendirmiştir.”
İhlal edilen Anayasa ve AİHS maddeleri
Burak Özgüner’in dilekçesinde Anayasa’nın ve AİHS’in şu maddelerinin ihlal edildiği ifade edildi:
Anayasa 17, AİHS 3. maddeleri
“Sayılan tüm yasal düzenleme ve idari uygulamalar, başvurucunun kişiliğini ezerek yok etmeyi ve bu şekilde başvurucunun vicdani kanaatlerini yok sayarak askerlik yapmak üzere birliğine teslim olmasını amaçlamaktadır. Bir yıldan beri sürmekte olan ve sonu olmayan, başvurucuyu ömür boyu kaçak hayatı yaşamaya mecbur bırakan ve bu şekilde tüm medeni ve siyasal haklardan mahrum kılan bu süreç, insanlık dışı ceza ve muamele boyutuna ulaşmıştır.
“Bu nedenle Anayasa’nın 17. maddesi ve AİHS’nin 3. maddesi ihlal edilmiştir ve halen ihlal edilmiştir ve halen ihlal edilmektedir.”
* Anayasa'nın 17. Maddesine göre "Herkes, yaşama, maddî ve manevî varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir. ... Kimseye işkence ve eziyet yapılamaz; kimse insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir cezaya veya muameleye tâbi tutulamaz. * AİHS'in 3. Maddesine göre "Hiç kimse işkenceye, insanlık dışı ya da onur kırıcı ceza veya işlemlere tabi tutulamaz. |
Anayasa 19-38, AİHS 5. maddeleri
“Başvurucu hakkında idare tarafından yakalama emri çıkarılmıştır ve bu yakalama emri halen de mevcuttur. Başvurucu askerlik hizmetini yerine getirmediği sürece de hakkındaki bu yakalama emri kaldırılmayacaktır.
“İdare tarafından kişi hürriyetinin kısıtlanması sonucu doğuran bu tedbir, başvurucunun vicdani nedenlerle askerlik hizmetini tamamen reddetmesine bağlı olarak ömür boyu sürecek sürekli bir yakalama emrine, fiili bir bir müeyyideye dönüşmüştür.
“Başvurucuya askerlik görevini yaptırmak üzere çıkarılan yakalama emri, başvurucunun vicdani retçi olması nedeniyle hiçbir zaman askerlik yapmayacağı göz önünde bulundurulduğunda, orantısız bir biçimde başvurucunun hürriyetinin kısıtlanmasına neden olmaktadır.
“Öte yandan, hakkında Savunma Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı işbirliğiyle düzenlenen yakalama emrine karşı, başvurucunun itiraz edebileceği bir yol da bulunmamaktadır.
“Anayasa'nın 19. maddesindeki ‘Her ne sebeple olursa olsun, hürriyeti kısıtlanan kişi, kısa sürede durumu hakkında karar verilmesini ve bu kısıtlamanın kanuna aykırılığı halinde hemen serbest bırakılmasını sağlamak amacıyla yetkili bir yargı merciine başvurma hakkına sahiptir’ düzenlemesine rağmen, askerlik hizmetini yerine getirmelerini sağlamak amacıyla kişiler hakkında çıkarılan yakalama emrine veya bu emrine dayalı olarak yapılan yakalama işlemine karşı bir başvuru yolu öngörülmemiştir.
“Başvurucu hakkındaki idare tarafından tesis edilen yakalama emrinin hukuka aykırı olduğunu iddia etmek ve kaldırılmasını talep etmek imkânından mahrumdur.
“Bu nedenlerle Anayasa'nın 19. Ve 38. maddeleri ve paralel olarak Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 5. maddesi ihlal edilmiştir ve edilmektedir.
* Anayasa'nın 38. Maddesine göre "İdare, kişi hürriyetinin kısıtlanması sonucunu doğuran bir müeyyide uygulayamaz." * Anayasa'nın 19. Maddesine göre "Her ne sebeple olursa olsun, hürriyeti kısıtlanan kişi, kısa sürede durumu hakkında karar verilmesini ve bu kısıtlamanın kanuna aykırılığı halinde hemen serbest bırakılmasını sağlamak amacıyla yetkili bir yargı merciine başvurma hakkına sahiptir." * AİHS 5/4 Yakalama veya tutuklu durumda bulunma nedeniyle özgürlüğünden yoksun kılınan herkes, özgürlük kısıtlamasının yasaya uygunluğu hakkında kısa bir süre içinde karar vermesi ve yasaya aykırı görülmesi halinde kendisini serbest bırakması için bir mahkemeye başvurma hakkına sahiptir. |
Anayasa 40, AİHS 13. madde
“Başvurucunun, kendisine dayatılan zorunlu askerlik uygulaması ve bunun yansıması olan tüm işlemlerin sonucu olarak vicdan özgürlüğünün ihlal edildiği iddiası başta olmak üzere yukarıda sayılan haklarının tamamı bakımından ihlal iddiasını ileri sürebileceği ve ihlalin ortadan kaldırılmasını talep edebileceği hiçbir idari veya adli başvuru yolu bulunmamaktadır.
“Aynen öyle de başvurucunun hak ve özgürlüklerine ciddi kısıtlanmalar getiren, bir vicdani retçi için ömür boyu yakalama emri anlamına gelen -idare tarafından çıkarılan- yakalama emrine karşı da yakalama kararının hukuka aykırı olduğu iddiasını ileri sürebileceği ve kaldırılmasını talep edebileceği etkili bir başvuru yolu bulunmamaktadır.
“Dolayısıyla başvurucunun haklarının ihlal edildiği iddiasını ileri sürebileceği etkili bir ulusal mekanizmanın yokluğu nedeniyle başvurucunun Anayasa 40. Maddesi ve AİHS 13. Maddesinde düzenlenen etkili başvuru hakkı da ihlal edilmiştir ve edilmektedir.
* Anayasa'nın 40. Maddesine göre "Anayasa ile tanınmış hak ve hürriyetleri ihlâl edilen herkes, yetkili makama geciktirilmeden başvurma imkânının sağlanmasını isteme hakkına sahiptir." * AİHS 13. Madde: Bu Sözleşme'de tanınmış olan hak ve özgürlükleri ihlal edilen herkes, ihlal fiili resmi görev yapan kimseler tarafından bu sıfatlarına dayanılarak yapılmış da olsa, ulusal bir makama etkili bir başvuru yapabilme hakkına sahiptir. |
(EKN)