Vicdani retçi Osman Murat Ülke, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) tarafından verilen 39437/98 numaralı ve 24 Ocak 2006 tarihli kararın sekiz yıldır uygulanmaması ve AİHM’in gelişen içtihatları uyarınca vicdani reddin hala bir hak olarak tanınmaması nedeniyle Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) başvurdu.
AİHM, Osman Murat Ülke’nin vicdani ret nedeniyle maruz kaldığı cezaların ve ceza tehdidinin yaşamını bir bütün olarak etkilediğini ve adeta “sivil ölüme” mahkum olduğunu ifade ederek şu saptamalarda bulunmuştu:
“Maruz kaldığı işlemlerin başvurucunun entelektüel kişiliğini ezmeyi, başvurucuyu aşağılayan ve onu alçaltan korku ve tedirginlik hislerinin doğmasına neden olmayı, reddini ve kararlılığını kırmayı amaçladığı;
“Eylemi ve karşı karşıya kaldığı sonuçlar bakımından, suç ve cezanın oranlılığı ilkesinin de ihlal edilmiş olduğu ve bunun demokratik bir toplumdaki ceza rejimi ile bağdaşmayacağı saptanmıştır.”
AİHM, bu saptamalarla Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) işkence ve diğer kötü muamele yasağı başlığını taşıyan üçüncü maddesinin ihlal edildiğine karar vermişti.
Gerekli yasal düzenlemeler
Avukat Hülya Üçpınar aracılığıyla AYM’ye başvuran Osman Murat Ülke’nin dilekçesinde şu ifadelere yer verildi:
* Başvurucular hakkında AİHM tarafından verilen ihlal kararının tüm sonuçlarının ortadan kaldırılması için gerekli tüm önlemlerin alınmamıştır,
* Vicdani retçilerin tekrar tekrar soruşturulma ve cezalandırılmasını önlemeye yönelik gerekli yasal düzenlemelerin yapılmasının yanı sıra vicdani ret beyanında bulunanların statülerini değerlendirmek üzere etkin ve ulaşılabilir bir mekanizma oluşturulması için gerekli yasal düzenlemeler halen yapılmamıştır.
AYM’ye başvuru
Ülke’nin AYM başvurusunda ise şu noktalar vurgulandı:
* AİHM tarafından verilen kararın yerine getirilmesi ve yaşanan ihlalin tüm sonuçlarıyla ortadan kaldırılması için gerekli önlemler alınması,
* Hükümetin, genel önlemlerin alınacağı süreye kadar Osman Murat Ülke hakkında bir Kanun Hükmünde Kararname çıkarması,
* AİHM kararına karşın Ülke hakkında Eskişehir Askeri Mahkemesi tarafından "firar" suçlaması ile derdest olan soruşturmanın Anayasa’nın 24, 25, 11 ve 13. maddeleri referansıyla Türk Ceza Yasası’nın 26/1 ve Ceza Muhakemesi Yasası 223/2d maddeleri uyarınca ile "takipsizlik" kararıyla ortadan kaldırılmasına,
* Bu süreç içinde gerçekleşebilecek herhangi bir ihlalin engellenmesi amacıyla Ülke hakkındaki yakalama kararının kaldırılmasına ilişkin kararın Milli Savunma Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı kayıtlarından 6216 sayılı Yasa’nın 49/5 hükmü ve Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü’nün 77. maddesi uyarınca tedbiren kaldırılmasına,
* Başvuru, AİHM kararının uygulanmaması nedeniyle ve yapısal bir sorundan kaynaklanmaktadır. Bu nedenle İçtüzüğün 75. Maddesi gereğince pilot karar usulünün uygulanmasına,
* Ayrıca, başvurunun, İçtüzüğün 74. maddesi uyarınca duruşmalı olarak incelenmesine, mahkemece yapılacak inceleme sonucunda Anayasanın 24. maddesi ile AİHS’in 9. maddesinin ihlal edildiğine karar verilmesi ve bu maddelerle ilişkili olarak; Anayasa’nın 19 ve 38. maddeleri ile AİHS’in 5. maddesinin, Anayasanın Başlangıç İlkeleri ve 49. maddesinin, Anayasa’nın 23. maddesinin, Anayasanın 60. maddesinin ihlal edildiğine, Anayasa'nın 35 ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 1 No’lu Protokolünün 1. maddesinin ihlal edildiğine, Anayasa’nın 17. maddesi ve AİHS’in 3. maddesinin ihlal edildiğine, Ülke lehine maddi ve manevi tazminata karar verilmesi hükmedilmesi talep edilmiştir. (EKN)