9 Haziran'da Diyarbakır'da asker firarisi olduğu için gözaltına alındıktan sonra tutuklanan Taraf gazetesi yazarı 55 yaşındaki vicdani retçi Ali Fikri Işık, cuma günü tutuklu bulunduğu Edirne 3. Sınıf Askeri Cezaevi'nden tahliye edildi.
Işık, bianet'e yaptığı açıklamada, bugün hakim karşısına çıktığını ve bir sonraki duruşmanın 19 Aralık 2012'ye ertelendiğini söyledi.
Cezaevinden çıktıktan sonra Edirne Askerlik Şubesi'nin kendisine iki gün izin verdiğini ve iznin dün dolduğunu belirten Işık, hakkında yakalama emri çıkarılmaması halinde kasıma kadar askeri birliğine gitmeyeceğini, 1 Kasım'da birliğine gideceğini ama üniforma giymeyerek askerlik yapmayı reddetmeye devam edeceğini söyledi.
"Ben yeterli kamuoyu desteğini sağlamadan bir daha aynı süreçleri yaşamak istemiyorum. Zaten ben mahkemede vicdani reddimi açıklayarak askerlik yapmayacağımı beyan etmiştim."
"Beni tekrar Kırklareli'den Edirne Askeri Mahkemesi'ne taşıyacaklar. Askeri mahkeme de askerlik yapmayı reddedeceğim için beni tutuklayacak. Aynı şeyleri bir kez daha yaşamış olacağım."
"Militarizmle alışverişim olamaz"
12 Mart 1980'de 12 Mart darbesini protesto ederken Diyarbakır'ın Silvan ilçesinde gözaltına alınan Işık, yaşadığı süreci şöyle özetliyor:
"Askeri mahkemede yargılandım, işkence gördüm, Diyarbakır 5 No'lu Askeri Cezaevi'nde kaldım. 1982'de üç yıl sekiz ay ceza verdiler."
"Bu cezanın infazı bitince beni kelepçeli olarak Diyarbakır'dan Tekirdağ'a kadar götürdüler. Tekirdağ'da 59 gün askerlik yaptım. Ancak 59. gün 7. Kolordu Komutanlığı Sıkıyönetim Askeri Mahkemesi süren başka bir davamla ilgili olarak tutuklanmam için emir gönderdi. Ben de bunun üstüne firar ettim."
"Sonra 2 Ağustos 1991'de İstanbul'da yakalandım ve sekiz yıl ceza aldım. Bu sekiz yıllık cezanın beş yılını yatmam için Batman'a götürüldüm ve 1993'e kadar cezaevinde kaldım."
"1993'te cezam bitmesine karşın beni yine serbest bırakmadılar ve yine kelepçeli olarak askeriyeye götürdüler. Ancak birliğime dahi katılmadan evime döndüm."
"Bugün esas duruşması olan mesele 1993'teki firardır. Ben herhangi bir askeri birliğe teslim olmadığım için benim yaptığım eylem firar kapsamına girmiyor. 1982'deki firar da 1999'daki 'Rahşan affı' ile affolunmuş. Yani ortada hukuk adına da ciddi yanlışlar var."
"Ben sivil bir kişi olmama rağmen beni neden askeri mahkemelerin yargıladığını anlayamadım. Ben Kürdüm ve vicdan retçiyim. Terörizm şemsiyesi altına saklanan iç savaşın tarafı olmayı reddediyorum. Ayrıca antimilitaristim ve benim militarizmle herhangi bir alışverişim olamaz."
"Diskoda hak ihlallerini engelledim"
Işık, aşağılayıcı bulduğu gerekçesiyle, kendisine "psikolojik açıdan askerliğe elverişsizdir" raporu verilmesini kabul etmiyor.
Dört buçuk ay kaldığı Edirne Askeri Cezaevi'nde cezaevinin kurumsallaşmamasından kaynaklanan sorunlar nedeniyle beş günlük sembolik açlık grevi yaptığını hatırlatan Işık, gazetesinin doğru düzgün gelmediğini, çamaşır makinesi, buzdolabı ve kameraların çalışmadığını ifade ediyor.
"Cezaevi yönetimine sekiz maddeden oluşan bir dilekçe sunmuştum. Bana güçleri yetmiyordu ama diğer askerlere tek tip kıyafet giydirmeye çalıştılar. Ben açlık greviyle bu uygulamanın da önünü kesmiş oldum."
"Disko denilen disiplin koğuşu ile iç içeydik. Orada pek çok ihlale tanık oldum. Oradaki ihlallerin ortadan kaldırılmasını sağladım. Diskoda görevli olan kişiler hakkında şikayetçi oldum ve onları cezaevi dışına çıkardılar." (EKN)