24 Nisan günü, haber ajansları, Linda Lovelace adıyla tanınan Linda Boreman'ın bir trafik kazası sonucu öldüğü haberini duyurdular. Linda, 53 yaşındaydı. Bugüne kadar çekilmiş en sert porno filmlerden birinde, Deep Throat'ta başrol oynayarak ünlenmiş, sonrasında feminizmle tanışmış, fuhuş, uyuşturucu müptelalığı ve porno endüstrisi arasında geçen hayatını, kalemi ve sözleriyle yeniden gözden geçirmişti. Linda, porno karşıtı bir feminist olarak öldü. Porno karşıtlarının en inandırıcısıydı. Hayatının son yıllarını, kabul edilme ve sevilme isteği içinde kıvranarak geçirmişti. Linda'nın hayat öyküsü büyük bir belge niteliğinde.
Deep Throat, porno endüstrisinin bugüne kadar ürettiği en karlı ve en tanınmış film. Miami'deki daracık, küflü motel odalarından birinde çekilen film, porno devriminin bir simgesi halinde, bugün. Pek çok anket, mafyaya çok büyük mali kaynak sağlayan Deep Throat filminin Amerika'nın cinselliğe bakış açısını değiştiren ilk üç öğeden biri olduğunu ortaya çıkarıyor. Deep Throat'un 600 milyon $ kazandığı söyleniyor. Bu, filmin sinema tarihinin de en kazançlı yapımlarından biri olarak anılmasını sağlıyor. Oysa kadın oyuncu olarak görülen Linda Lovelace, bu filmden tek kuruş almamıştı.
1972'de Deep Throat'ın sinemadaki galasında ABD'nin ünlüleri hazır bulundu. Frank Sinatra, Warren Beatty, Truman Capote, Shirley MacLaine, Sammy Davis Jr filme hayran olduklarını açıkladılar. Sammy Davis Jr'ın hayranlığı o kadar abartılıydı ki, aynı yıl Lovelace ve kocası, Sammy ve karısıyla birlikte bir grup seks partisine davet edildi.
Lovelace, ABD'nin ünlüleri içinde özyaşamöyküsü kitabı en çok satan kişilerden biri. Bugüne kadar dört kere özetledi özgeçmişini. İlk iki kitapta özgür cinselliği kutsarken, son ikisinde pornografinin kadınlara saldıran yönünü açığa çıkardı ve pornografinin bu şekle dönüşmesinin insanlık için bir tehlike olduğunu vurguladı. Son iki kitapta Linda'nın mutsuzluğu göze çarpıyordu. Son iki kitapta cinsel devrimin iyi/kötü çelişkisi ve kadınları götürdüğü noktalar naif bir biçimde tanımlanmıştı.
Sert ve disiplinli bir aile
Linda'nın çocukluğu zorluklarla geçmişti. Yonkers'da polis bir baba ve ev kadını bir annenin çocuğu olarak büyümüştü. Ailesi sert, disiplinli ve faşizandı. Linda Katolik okullarında okumuştu, takma adı Bayan Kutsal'dı, çünkü erkek çocukların kendisine dokunmasına asla izin vermiyordu. 16 yaşındayken, babası emekli oldu ve ailecek Florida'ya taşındılar. Linda'nın arkadaş çevresi yoktu. 19 yaşındayken ilk ilişkisini yaşadı, hamile kaldı. Bebeği, annesinin baskılarıyla Linda'nın neredeyse haberi ve izni olmaksızın bir aileye evlatlık verildi. Linda bu olay üzerine New York'a döndü, bir bilgisayar okula girmeyi ve bu arada bir butik açmayı planlıyordu. Tam o sırada bir araba kazası geçirdi ve dinlenme döneminde bir kadın satıcısı ile tanıştı. Bir bar sahibi ve pezevenk olan Chuck Taynor, havuz kenarında yaralı bereli vücuduyla güneşlenen Linda'yı Jaguar'ına esrar içmeye davet etti. Linda 21 yaşındaydı. Tanışmalarından bir kaç hafta sonra Traynor'ın evine taşındı. Traynor onun tam tersi bir kişiliğe sahipti: Sert, sahiplenmeci, öfkeli. Traynor bu deneyimsiz kıza cinsellik konusunda bildiği ne varsa öğretti.
Fahişelik
Traynor, Lovelace'a öğrettiklerini paraya çevirmek istedi. Dayak zoru ve ölüm tehditi ile genç kadını 1969-1972 arası tam üç yıl fahişeliğe zorladı. Sonunda, Traynor kadının uyuşturucu ticareti konusunda kendisine karşı tanıklık yapmasını engellemek için onunla evlendi. Bu dönemde Linda da uyuşturucuya alıştı. Linda, silikonlu göğüsleri ve pek de çekici sayılmayacak fiziği yüzünden bütün büyük genelev patronlarınca reddedildi. Linda'nın cazibesi içindeki hippie duyguları ve sıradan sevimli komşu kızı görünümüydü. Para peşindeki Traynor, Linda'yı bir mafya grubunun elindeki porno krallığı ile tanıştırdı. Linda, her türlü porno filminde oynadı. Bir keresinde hayvanlarla çekilen bir filmde oynamıştı. Özyaşamöyküsü kitabında bu filmde silah zoruyla oynatıldığını anlatıyordu. Bu karanlık dünya, Linda'yı Deep Throat'ın derme çatma setine kadar götürdü. Daha sonraki yıllarda Andrea Dworkin ve Gloria Steinem gibi teorisyenler onun rollerinin kadının bir seks kölesi olarak gösterilmesi aşamasında simgeleştirildiğini açıklayacaklardı.
Linda, pek çok erkek dergisine kapak oldu. Bu dönemde seksi sevdiğini açıklamaktan çekinmiyordu. O, porno endüstrisinin ayıp nedir bilmeyen kadın figürü olarak bir idealdi. Oysa cebinde bir kuruşu yoktu. Tamamen mülksüzdü. Herkes onun sırtından zenginleşiyordu.
Linda'nın sinemada masum rol denemeleri başarısız oldu ve gece kulüplerinde dans etme istekleri de hep geri çevrildi. Herkes onu çıplak görmekten başka bir şey düşünmüyordu.
Feminizm
Linda, Traynor'dan uzaklaştıkça kendini buluyordu. Büyük kentte kaybolmuş bir köylü kızı gibiydi. Penthouse'a verdiği söyleşide sinema ve tiyatroya bayıldığını, dans gösterilerinden hoşlandığını anlatıyordu. "Kültürlü olmaya açlığım var", diyordu.
1980'lerde bir inşaat işçisiyle evli, iki çocuk annesiydi. Feminist hareketin içine girmişti. Üçüncü özyaşamöyküsünü kaleme alırken, 11 saat boyunca yalan makinesine bağlandı ve hayatı hakkında korkunç gerçekleri ilk kez açığa çıkardı. Pornografinin "yasallaştırılmış tecavüz" olduğunu söyledi. Deep Throat'ı izleyenlere seslendi: "Siz benim tecavüze uğrayışımı izliyorsunuz!". 1980'lerin ortasında porno karşıtı, ciddi seminerlerde konuşmacı oldu. Eski pornocu arkadaşları onu yalancı çıkarmak için her yola başvurdularsa da, kimse anlattığı korkunç olayların gerçek dışı olduğunu kanıtlayamadı. Linda, pek çok hukuki platformda pornografinin kadın ticareti ve uyuşturucu trafiğiyle ilişkisi konusunda yeminli ifade verdi ve bizzat tanıklık yaptı. Dördüncü kitabının ön sözünü Gloria Steinem kaleme aldı.
Bu arada sağlığı bozulmuştu. 21 yaşnıdayken geçirdiği trafik kazasında hasar gören akciğerleri sorun çıkarıyordu. Ameliyat oldu, ilaçlarla hayatta kalmayı sürdürdü. Traynor'ın dayakları bedeninde başka kalıcı hasarlara da yol açmıştı. Linda gitgide çökerken, ailesi de gitgide yoksullaşıyordu. 1996'ta boşandı. Evlilik hayatına, sırf çocukları yüzünden katlandığını, aslında evliliğin de fuhuşa yakın olduğunu açıklıyordu. Hayatta en büyük dayanağı çocuklarıydı. Büyük kızının sayesinde torun sahibi oldu. Çocukları annelerinde asla utanmadıklarını açıklıyorlardı.
Linda sendromu
Linda Lovelace ABD'de eski porno yıldızlarının sonradan feminizm ile tanışmalarını açıklayan bir amiyane deyime de adını verdi: Linda Sendromu. Şimdilerde, Angel Kelly ve Samantha Fox ( gibi porno dünyasının çilesini çekip feminizmle tanışan kadınlarla alay etmek için bu söz kullanılıyor.
Linda, bir araba kazasında ağır yaralandı. Üç hafta boyunca yoğun bakımdayken yanında ebeveynleri ve iki çocuğu vardı. Bir araba kazası sonrasında porno endüstrisiyle tanışmıştı, bir başka kaza yüzünden ölümle tanıştı. Çileli bir hayat sürmüştü, huzur içinde uyusun. (ED/HK)