“Kadınların Gündeminden Merhaba...” diyerek başladığımız yolculukta 27. kez buluşuyoruz..
Ülkede kadın ve LGBTİ+’lara dair hak ihlalleri o kadar fazla ki hepsine haberlerde yer veremeyince bu köşeyi yazma fikri ortaya çıktı. Böylece, hiçbir konuyu ötelemiş, gazetecilik dili ile “görmedik” olmayacaktık.
Önerimi, Nadire Mater ve Genel Yayın Yönetmenimiz Demet Bilge Erkasap da destekledi. Her hafta birlikte hangi konuyu gündeme alacağımızı konuştuk ve yazıları neredeyse son ana kadar yeniden ve yeniden şekillendirdik.
Mesela bu hafta, Nadira Kadirova’nın şüpheli ölümüne dair dosyanın hızlıca kapatılması, LGBT’lara yönelik nefret söylemleri, Dersim’de kaybolan Gülistan Doku’ya dair herhangi bir bilgiye ulaşılamaması, İstanbul Sözleşmesi’nin yeniden hedefe konması ve son olarak İstanbul Aydın Üniversitesi’nden öğretim üyesi Muttalip Kutluk Özgüven'in çocuk istismarını savunan söylemleri arasında dolanıp durduk.
Erkeklik suçları bitmiyor
Konuların hepsi de yeniden gündeme getireceğimiz, erkeklik suçlarını gözler önüne sereceğimiz türdendi. En son, “İstanbul Sözleşmesi’nin kadınların hayatını direkt olarak nasıl savunduğunu ve şiddeti nasıl önlediğini zihinsel ve kurumsal yapısıyla anlatayım” diye düşünürken, İletişim alanında önemili bir hocamızdan bir pdf dosyası geldi. Milli Eğitim Bakanlığı’nın web sitesinde duran pdf dosyasının başlığı, “Milli Eğitim Bakanlığı Gazetecilik-İnternet Gazeteciliği.."
MEB’in cinsiyetçi gazetecilik rehberi
Yaklaşık 38 sayfadan oluşan kitapçığın ilk başları “normal” gibi görünürken kitapçığın 22. sayfasında yer alan “örnek haber” bir hayli şaşırtıyor. Haberi en az iki-üç kez okudum. Belki “kötü yazılmış, cinsiyetçilik” içeren bir haber örneği olarak konulmuştur diye düşündüm. Nafile durum öyle değildi. Haber tekniklerinin anlatıldığı bölümde örnek haber olarak karşımdaydı.
“Kocasını Tanınmaz Hale Getirdi” başlıklı haber, bir kadının kocasına yönelik şiddetini ve erkeğin sığınma evinde yaşamak zorunda kaldığını anlatıyor. Hatta erkek sığınma evi bulmakta zorlanıyor bu nedenle de haberde “hayırseverlere çağrı” yapılıyor.
Sanki bu örnek haber, erkeklerin sistematik olarak kadınları öldürmediği bir ülkeden. Bu haber ülkenin hangi gerçekliğini anlatıyor? Neye tekabül ediyor?
bianet erkek şiddeti çetelelerinde belirttiğimiz gibi her ay erkeklerin en az 17-20 kadını öldürdüğü bir ülkede bakanlık neden bir erkeğin kadına uyguladığı şiddeti anlatan bir haberi örnek olarak seçmiyor?
Üstelik MEB'in seçtiği haberde de kullandığı dilde sanki düzenli olarak erkekler şiddet görüyor; kadınlar da şiddet uygulayan taraf gibi yansıtılıyor?
Bu haberden sonra kitapçık daha da dikkatimi çekti. Sayfa sayfa aradım kitapçıkta “kadın” kelimesine sadece bir kere rastladım; o da bu sözünü ettiğim haberde. Kadın görseli ise hiç yok. Kullanılan erkek görselinde de erkek, dünyayı sırtında taşıyor. Tek başına..
Bakanlığın sitesinde olmasa kitapçığı var olan gerçekliği tamamen tersinden anlatan bir metafor sanacağım. Ama değil işte gerçek bu kitapçık.
Çağrımız var..
O zaman Milli Eğitim Bakanlığı'na bir çağrımız var. bianet’in düzenli olarak gerçekleştirdiği habercilik atölyelerimiz...Pandemi nedeniyle online olarak süren atölyelerde toplumsal cinsiyet odaklı haberciliğe özel olarak eğiliyoruz. Bu kitapçıkları hazırlayan tüm personele çağrımızdır.
Atölyelerimizde size de yer var.
Ola ki zamanınız olmaz, gelemezseniz, buyurun buraya toplumsal cinsiyet odaklı habercilik el kitabımızı da bırakıyorum….
TIKLAYIN - MEB'in internet haberciliği kitabı
TIKLAYIN - bianet Toplumsal Cinsiyet Habercilik el kitabı
Şiddetsiz bir hafta dileği ile.. (EMK)