Fotoğraf: Evrim Kepenek/bianet
İstanbul Bakırköy Adliyesi’ndeyiz. Kocaman adliyede 9’uncu Ağır Ceza Mahkemesi’ni bulmakta ilk başta zorlanıyorum. Sonra kalabalığı gördüğüm yer o davanın duruşma salonudur diye düşünüyorum.
Bir kadına şiddet ve dokuz kişinin üzerine araç sürmekten yargılanan sanığın avukat annesinin günler öncesinde sosyal medyadan “Mor pankartlılara karşı oğlumun yanında olun”, “Erkeklerin psikolojini bozan kadınlar” gibi çağrıları karşılık bulmuş olacak ki çok sayıda erkek, polis, avukatlardan oluşan grup duruşma salonunun önüne çoktan konuşlanmış bile.
Adliyede sürekli görevli olan meslektaşlarımdan sanığın annesinin başka bir mahkemede hâkimken, oğlunu savunmak için hâkimlikten emekli olup avukatlığa başladığını söylüyor. Babası da aynı adliyede savcı.
Sanık G.S.G.'nin, "Mala zarar verme", "Kasten öldürmeye teşebbüs", "Yaralama" ve "Basit yaralama" suçlarından 14 yıldan 32 yıla kadar hapis istemiyle cezalandırılması isteniyor.
Erkek şiddeti destekleniyor
G.'nin şiddet uyguladığı kız arkadaşı A.A. ve avukatları da duruşma salonunun önündeler sessizce davanın başlamasını bekliyorlar.
Şiddet gören kadının sessizliğinin aksine G.'nin taraftarları bir hayli sesli. Hatta duruşma için avukatlar ve aileler mahkeme salonuna alınırken, “S. G. yalnız değildir” sloganları yükseliyor.
Böylece ilk kez kadının erkek şiddeti nedeniyle şikayetçi olduğu bir davada kulaklarım erkeğe yönelik bu destek cümlesini duyarken, sanığın annesinin de gruba dönerek, “işlem tamam” anlamında başparmağını kaldırdığını görüyorum.
Duruşma ayakta takip edildi
Küçücük bir duruşma salonunda sanığın annesinin de olduğu altı avukatı bir tarafta, kadın, ailesi ve avukatları da bir tarafta duruyor. Sanık bölümünde ise sanık mavi takım elbisesi ile iki jandarma arasında duruyor. Hemen arkasındaki sıra sıra koltuklara polis oturduğu için davayı izlemek isteyen onlarca kişi ayakta davayı takip etmek zorunda kalıyor.
Kadının avukatlarına desteğe gelen Kadın Cinayetleri Platformu’nun avukatı Esin Yeşilırmak ve İstanbul Barosu Kadın Hakları Merkezi’nden Barbaros Gökhan Çetin ve Ela Erdemir katılma taleplerini yazılı ve sözlü olarak iletiyor.
Sanık avukatlarının gülümsemesi…
Bu sırada sanığın avukatlarının “Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu” adı geçtiğini gülümsediğini görüyorum. Kadın cinayeti kelimesinin komik değil ancak suç olduğu avukatların aklına gelmemiş olacak. Sonrasında “Ne gerek var bu platformlara şiddet yok” gibi kendi aralarındaki konuşmalarına tanık oluyorum.
Savcı, katılma taleplerinin kabul edilmesi yönünde görüş bildiriyor ancak mahkeme heyeti, “Suçtan zarar görmedikleri” iddiasıyla talebi reddediyor. O an içimden “İstanbul Sözleşmesi’ne göre kadın hakları savunucularının katılma taleplerinin kabul edilmesi yönündeki maddesi” geçiyor ancak mahkemeye dillendiremiyorum. Malum, mahkeme salonundan çıkartılmak da var sonunda.
Duruşmada ilk olarak kadının avukatları konuştu, kadının tek başına yaşayamayacak hale geldiğini, şiddet sonucu darp raporu aldığını ve sanığın iddianamede yazan olaya göre başka suçlardan da yargılanması gerektiğini belirtti.
“Müvekkil komploya kurban gitti”
Sanığın aynı zamanda annesi ve avukatı olan Aynur Göçmen de müvekkili olan oğlunu şöyle savundu:
“Benim müvekkilim iki üniversite mezunudur. O an yanındaki kadını korumak için mecburen yoldaki insanların üzerine aracı sürmüştür. Kız şiddet gördüğü arabanın içinden neden kaçıp kurtulmamıştır? Şiddetten kaçsaydı. Kız şiddet görmedi. Bu kız ve oğlum arasında dört yıldır devam eden bir arkadaşlık vardır. Bu arkadaşlık sonucunda yaşanmıştır olaylar. Oğlum komploya kurban gitti. Müvekkilimin hayatı mahvoldu. Müvekkilimin serbest bırakılmasını ve gerekirse adli kontrol mekanizmalarının uygulanmasını talep ediyorum.”
Gazetecilere soruşturma açıldı
Bu sırada mahkeme karar için ara veriyor. Kadının avukatlarından biri, mahkeme salonunda bulunan birinin ses kaydı aldığını bildiriyor mahkeme başkanına. Mahkeme başkanı, basına dönüyor ve işaret parmağını havaya kaldırarak “basııııın” diyor.
Biz de bunun suç olduğunu bildiğimizi bu nedenle de davaları takip etmek istediğimizden zaten böyle bir şey yapmayacağımızı söylüyoruz. Mahkeme başkanı bize inanıyor salonda ses kaydı alan kişinin aranmasına devam ediliyor. Bu sırada adliye muhabiri arkadaşlarımız “Hâkim annne oğlunu savunmak için avukat oldu” haberinden dolayı bazı arkadaşları hakkında soruşturma açıldığı bilgisini paylaşıyor.
Bir sonraki duruşma 6 Ocak'ta
Aranın ardından kararını açıklayan mahkeme heyeti, şiddet gören kadın A.A. ile sanığın arasındaki suça konu eylemlerin uzlaştırma savcılığına gönderilmesine, duruşmaya gelmeyen tanıkların duruşmaya zorla getirilmesine ve tutuklu sanığın tutukluluk halinin devamına karar veriyor.
Geride kocaman bir soru geride kalıyor: “Kadın kendisine şiddet uygulayan erkekle uzlaşabilir mi? Duruşmada olan kadına uzlaşma isteyip istemediği neden sorulmadı da konu direk uzlaşmaya aktarıldı?” ve dahası “bu sanık serbest bırakıldığında aynı kadına şiddet uygulamayacağının bir garantisi var mı?”
"Uzlaşma değil ceza istiyoruz"
Soruyu, Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu avukatlarından Esin Yeşilırmak şöyle yanıtlıyor:
"Şiddet konusunda uzlaşma olmaz. Çünkü, uzlaşma dosyalarında bile bazen kadın avukatların şiddet gördüğünü biliyoruz. BU çocuk eğer serbest bırakılırsa A.A.'yı bulup yine şiddet uygulayabilir. Çünkü daha önce bunu yaptığını biliyoruz. Bu suçu tekrar işlemeyeceğini bilemeyiz. Bu nedenle uzlaşma değil ceza istiyoruz"
Davanın bir sonraki duruşması 9 Ocak 2020’de görülecek.
İddianameden Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı'nca hazırlanan iddianamede olay günü şöyle anlatıldı: "G.S.G. ve kız arkadaşı A.A. Bakırköy'de bir AVM'nin önüne geldikleri sırada araç içerisinde tartışmaya başladı. Bu sırada G.'nin tokat attığı A.A. aracın camını açarak 'bırak beni' diye bağırdı. Çevredeki vatandaşlar da aracın yanına geldi ve G.'ye tepki gösterdi. Aracından inen G., Zişan Mert Durmuş'a eliyle vurarak yaraladı, ardından tekrar aracına bindi. G.olay yerinden uzaklaşmaya çalıştığı sırada Zişan Mert Durmuş çevredekilere 'Neden yardım etmiyorsunuz?' diyerek bağırdı. G.de aracı durdurarak Zişan Mert Durmuş'u yaralamak için olay mahalline yaya olarak geri döndü. "G.'nin geri geldiğini gören vatandaşlar bu defa, G.'i basit tıbbi müdahale ile giderilemeyecek nitelikte yaraladı. Cebrail Şık, G.'i aracına bindirdi. G. aracına bindikten sonra tek yönlü yolda aracı, trafiğin tersi istikamette çevirerek kendisini yaralayan kişilere ve Cebrail Şık'n üzerine sürdü. Cebrail Şık araçtan kurtularak kaldırıma doğru koştu. G. aracı tekrar trafiğin akışı yönüne çevirerek Cebrail Şık'a doğru sürdü ve Şık'ı, Ahmet Seven'e ait park halindeki araç ile sevk ve idaresindeki araç arasında sıkıştırarak yaraladı. Ardından G. aracını kaldırıma sürmeye devam etti ve kaldırımda bulunan diğer müştekileri yaraladı. G. olay yerinden uzaklaştı ve kız arkadaşı A.A.'yı Bakırköy Yeni Mahalle Camii yanında aracından indirdikten sonra 2 arkadaşıyla olay yerine tekrar geldi. 2 arkadaşıyla araçtan inen G., bagajından ne olduğu tespit edilemeyen bir cisim alarak müşteki Zişan Mert Durmuş'a doğru tek başına yürüdü ve elindeki cisimle Durmuş'un başına elindeki cisimle vurarak yaraladı, bunun üzerine bölgede arbede yaşandı. Soner Çoban ve Abdulkerim Kapan, G.'nin kalabalığın içinden alarak araca doğru getirdikleri sırada polis olaya müdahale etti. Polis G.'Nin çevredeki vatandaşlar tarafından linç edilmesini engelleyerek, Kartaltepe Polis Merkezi Amirliği'ne götürdü." |
(EMK)