Fotoğraflar: Evrim Kepenek/bianet
"Kim uçurdu acaba kafamı? Ben kafam olmadan da yaşarım. Çünkü, elim, kolum, bacaklarım var sana ulaşmak için. Ve bir de el bombası gibi fırlatıp, tüm kahrolası sınırları havaya uçuracak bir kalbim..”
“Gitmek: Benim Marlon And Brandom” filminden…
Oyuncu Ayça Damgacı...
İktisat okumaktan vazgeçip tiyatroya yöneldi. İlk başta biraz zorlandı. Yılmadı, çalıştı.
Kendi hayatından da esinlendiği “Gitmek: Benim Marlon And Brandom”un senaryosunu yazdı. Filmi, Hüseyin Karabey yönetti, Damgacı da başrolündeydi.
Filmdeki oyunculuğu ile 2008’de 27. İstanbul Film Festivali’nde ve 14. Saraybosna Film Festivali’nde En İyi Kadın Oyuncu seçildi.
Şimdilerdeyse kendi belgesel çalışmaları için kolları sıvamış durumda.
Ayça Damgacı ile söyleştik…
“Psikolojik şiddet gördüm”
Siz hiç şiddet gördünüz mü?
Çalışma alanlarında şiddet gören kadınlar olduğunu duyuyorum ancak ben çok şanslıyım, her zaman çalıştığım ekiplerde olağanüstü kibar insanlar vardı. Ben bir şiddete tanık olmadım, bana da uygulanmadı.
Sorunları duydum ancak hiçbirine tanık olmadım. Ama psikolojik olarak şiddet gördüğüm zamanlar oldu. Bu da bir şiddet. Çok ürkütücü bir şiddet biçimi.
Psikolojik şiddetini ne boyutuyla yaşadınız?
Şöyle setteyken yok sayıldığım, benden bir üçüncü kişi gibi konuşulduğu bir süreç diyebilirim. Ben ordayım ama ben yokmuşum gibi hakkımda konuşuldu. Oyunculuğumdan hoşnut olunmadığı, beni muhatap alarak değil, üçüncü bir kişiymiş gibi söylendi. Bu da benim açımdan beni çok acıtan bir durumdu.
Bununla ilgili gündeme gelmek istemiyorum, o dönem de gündeme gelmedim.
Neden?
Zaten benim şahit olduğum hayat böyle. Orta sınıf bir ailede büyüdüm ve bu benim gördüğüm hayat biçimiydi. Yok sayılmak yani. Yetişken bunu yaşamak geçmişi hatırlatıyor ve türlü türlü travmalar yeniden ortaya çıkıyor.
Unuttuğunu sandığın bir durum yeniden karşına çıkıyor. Fiziksel şiddet görmedim ama bu psikolojik şiddet hayatım boyunca hayatımın belirli evrelerinde karşılaştığın bir durumdu.
"Toplumdaki erkeklik sete de yansıyor"
Peki bu psikolojik şiddetle nasıl mücadele ettiniz?
İşimi yapmaya çalıştım.. Set bitince eve gidip oturup ağlamak yerine ertesi güne çalıştım. Uhde kalıyor tabi içimde “Keşke şunu deseydim, bunu yapsaydım” diye.. Ama geçici bir şey olduğunu da biliyorsun bir yandan.
Sonraki süreçte, yıllar sonra o günleri düşündüğünde de bu kez kendine kızıyorsun, “Keşke sesimi çıkarsaydım” diye düşünüyorsun.
Sonra dediğim gibi kendimi akıllandırdım, şimdi daha en başta kimsenin bana öyle davranmasına izin vermiyorum.
Dediğim gibi kendi alanını korumak kendi ifade alanını korumak o çizgiyi sınırı koymak çok önemli. Bunu yaptıktan sonra kimse de bir şey yapmaya söylemeye cesaret edemiyor. Toplum ne kadar erkek egemen ise dizi/sinema seti de öyle. Özgürlüğün de o sete, oradaki sisteme bağlı.
Böyle bir şiddete fiziksel, psikolojik şiddete maruz kalan kadınlar nasıl dayanıyor o setlerde hayret ediyorum. Çok zor. Sinir sisteminle oynuyor, senin enerjin de sinir sistemin. Sen kendini kötü hissediyorsan kötü oynuyorsun haliyle.
Dizi setleri bazı mesafelerin kolay yıkıldığı yerler…
Avlu dizisinde Hasret'i canlandırıyor
Evet öyle. Bu nedenle de bazı eşiklerin aşılamayacağı bir mesafe olması lazım.
Kendimi koruma yöntemlerim var. Çünkü şöyle anlatayım; çok itilmeye kakılmaya müsait bir tipim var. Çünkü bir çocuksuluk var ve cinsiyet konusunda kadın mı erkek mi böyle bir belirsizlik durumu var. Yani, cinsiyetsizlik var.
Toplumsal cinsiyet normlarını tam temsil etmediğim için insanlar beni yok sayabiliyor.
Somut yaşadığınız bir örnekle anlatır mısınız?
Bir gün bir toplantıya gittik, savcı herkesin içinde beni gördü “Bu yok mu bu” diyerek benimle konuşmaya başladı. “Gel bakim buraya” diyor belki birazdan yanağımı sıkacak. O kadar ciddiyetle oturuyorum ki orada o halimi görmüyor. Sonra düşünmeye başladım acaba böyle davranılma halini ben mi yarattım?
Artık gülüyorum..
Erkek yönetmenlerle çalışmak zor mu?
Bir erkek kadar ezen kadın yönetmenler var. Ben biyolojik cinsiyete inanmadığım için bu benim için pek bir anlam ifade etmiyor.
Erkeklik ve kadınlığın doğuştan geldiğine inanmıyorum. İkisi de tamamen toplumsal normlara göre şekilleniyor, toplumsal cinsiyetlerden söz ediyorum.
Ben bir yönetmenin kadın mı erkek mi olduğundan daha çok, kadınlara, insanlara, erkeklere, hayvanlara yani tüm canlılara nasıl davrandığına bakıyorum.
Bazı eşiklerin aşılamayacağı bir mesafe olması lazım bütün mesleklerde. Bence oyunculuk, setler bu mesafenin en kolay aşıldığı yerler.
“Muhalif kadın kimliğini kaldıramıyorlar”
Sizi muhalif bir kadın olarak mı görüyorlar sette?
Şöyle en ufak bir konuda muhalefet ettiğinizde muazzam bir tepkiyle karşılaşabiliyorsunuz. Çünkü sen bir erkeğe muhalefet edemezsin, haddine mi? Ben hangi hadle ona cevap veririm, muhalefet ederim o zaman kendi muhalefetimin çok ciddi sonuçlara yol açtığını fark ediyorum.
Genel olarak topluma yayarsak bunu, toplumsal cinsiyet rolü üzerinden baktığından o muhalefetin karşılığı bütün bu toplumu susturabileceğini sanıyor senin üzerinden herkese mesaj vermiş oluyor.
O yüzden genelde yönetmenler, “akıllı bıdık gel bakim buraya git buraya” diyor..
Zaman zaman bu anlamda da yaşamın içinde kendi kadınlığımı saklama ihtiyacı hissiyatındayım böyle bir şiddete maruz kalmamak için. Bu şekilde ancak kendimi şiddetten koruyorum.
Son olarak ne söylemek istersiniz?
Benim hayran olduğum kadın mesela, Eren Keskin. Tüm patriyarkanın içinde kendisi gibi dolaşan bir kadın. Sözünü söyleyen bir kadın. O mertebeye nasıl ulaşılır bilmiyorum.
Ayça Damgacı hakkında Oyuncu. İktisat Fakültesinde okurken oyuncu olmaya karar verdi, Şahika Tekand Oyunculuk ve Sanat Stüdyosunda eğitim aldı. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tiyatro Bölümü'nü bitirdi. 2008 senesinde başından geçmiş olan olaylar ile ilgili senaryosunu yazıp başrolünü oynadığı Gitmek isimli sinema filmi ile tanınmış ve birçok ödül aldı. Göçebe Şarkılar isimli bir grupta vokallik yaptı. İlk Bakışta Aşk, Işık, Ay Lav Yu, Gitmek, 72. Koğuş, Unutma Beni İstanbul, Gece, Yaktın Beni, Yozgat Blues, Güldünya, Canım Ailem, Aramızda Kalsın ve O Hayat Benim gibi projelerde rol aldı. Star Tv ekranlarında yayınlanmakta olan Avlu adlı dizide Hasret rolünde. Ödüller 2009 – Tetouan Film Festivali – En İyi Kadın Oyuncu – Gitmek: Benim Marlon And Brandom Senaryo 2008 – Gitmek: Benim Marlon And Brandom Diziler 2018 – Avlu (Hasret) Filmler: 2017 – Shall No One Hold My Hand! (Mualla) |
(EMK)