Gazeteciler Meclisi Girişimi (GMG) Aralık ve Ocak ayında yaptığı iki toplantı nedeniyle sorunlar ve baskılar yaşadı.
Ocak ayında, İstanbul Beyoğlu'ndaki Nazım Kültür Evi'nde toplantı yapmak isteyen gazeteciler, polisin Nazım Kültür Evi'ni mühürleme girişimi karşısında toplantılarını İstanbul Barosu Staj Eğitim Merkezi'ne taşımak zorunda kaldılar.
Nazım Kültür Evi'nin kapısına aynı gün mühür vurulurken, meclisin Ocak ayında toplantı yaptığı Mümtaz Sevinç Tiyatrosu Sahnesi de dün(30 Ocak) kapatıldı.
Gazeteciler Meclisi Girişimi'nden, Aydın Engin, Esra Doğru Arsan, Rıdvan Akar ve Levent Cinemre Bağımsız İletişim Ağına yaptıkları açıklamalarda, toplantı yaptıkları yerlerin kapatılmasının tesadüf olmadığını söylediler.
Toplantı günü kapatıldı
Cumhuriyet Gazetesi köşe yazarı Aydın Engin, Beyoğlu Emniyet Amirliği'ne bağlı ekiplerin Gazeteciler Meclisi toplantılarına özel bir duyarlılığı olduğunu söyleyerek, "Biz Beyoğlu'nda yaptığımız toplatılarda cezaevi operasyonları süresinde basının tavrını tartışacaktık. Tabi ki cezaevi tanıklıkları da gündemimizdeydi" dedi.
Emniyet birimlerinin, bu cezaevi gündeminden rahatsız olmuş olabileceğini söyleyen Engin, "Nazım Kültür Evi'nde toplantıya başlayamadan, Nazım Kültür Evi'nin sahibi polisin 'burayı mühürleriz' tehtidiyle karşılaştı. Biz bunun üzerine toplantıyı İstanbul Barosu Staj Eğitim Merkezi'ne taşıdık, ama polis Nazım Kültür Evi'nin kapısını yine de hemen mühürledi. Kapıya sonradan gelen arkadaşlarımızın görmesi için astığımız 'Barodayız' notunu dahi indirdiler " diye konuştu.
Gazeteciler Meclisi'nin tüzel bir kişilik olmadığını belirten Engin dernekleşmeyi düşünmediklerini, bu tür sivil insiyatifler önündeki engellerin kaldırılması gerektiğini dile getirdi.
Cezaevi tanıklıkları
32. Gün programı yapımcılarından Rıdvan Akar da, gazetecilerin ele aldıkları konular nedeniyle baskıya uğradıklarını söyledi. Akar, Beyoğlu'nda daha önce onlarca toplantı yaptıklarını, ancak son toplantıların gündeminde cezaevi operasyonları ve gazetecilerin cezaevi ve operasyon tanıklıkları söz konusu olunca polisin baskısıyla karşılaştıklarını söyledi.
Adalet Bakanlığı'nın dün(30 Ocak) yaptığı açıklamaya değinen Akar, "Basının haber yapmasını devletin çıkarlarıyla özdeşleştiren bir anlayış tabiki bizim çabamıza anlayış göstermeyecektir" dedi.
Yeni Binyıl Gazetesi'nin kapatılmasıyla işsiz kalan Levent Cinemre ise, devletin F tipi cezaevlerinin açıldığı süreçte demokratik hakları kısıtlamaya yönelik uygulamalarının kendilerine de yansıdığını söyledi. Cinemre, bu süreçte güvenlik güçlerinin, gazetecilerin cezaevleri ve operasyon tanıklıklarını tartışmasına da müdahale ettiğini kaydetti.
Bilgi Üniversitesi İletişim Fakültesi'nden Araştırma görevlisi Esra Doğru Arsan da, toplantılarında cezaevi tanıklıkları ve andıçlar tartışıldığı için baskılara maruz kaldıklarını ifade etti.
Girişim hakkında
Dernek ya da Cemiyet olmadıklarını belirten Arsan, bir sivil girişim olarak bu tür anti demokratik uygulamalarla karşılaştıklarını dile getirdi.
Cumhuriyet Gazetesi Köşe Yazarı Aydın Engin, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nin sadece 212 sayılı Basın kanununa tabi olan gazetecileri üye yaptığını, ancak bu gün okudumuz ya da izlediğimiz pek çok gazetecinin 1475 sayılı basın İşçiliği yasasına tabi olduğunu anlattı.
Engin, 1475 sayılı yasaya dahil olan gazeteci sayısının 212 sayılı yasaya dahil olanlardan çok daha fazla olduğunu belirterek, Gazeteciler Meclisi Girişimi'nin 1475 sayılı kanuna dahil çok sayıda gazetecinin demokratik meslek örgütü ihtiyacını karşıladığını söyledi. (YV)