Ava Şîn /Helim Yûsıv -Ölüler Uyumaz (Avesta)
İki yıl kadar önceydi, yukarıdaki dizelerini okuduğunuz Suriyeli Kürt yazar Helim Yûsıv Diyarbakır'a gelmişti. Bir söyleşisini dinlemiştim. Söyleşide, Suriye'de Kürtçe kitap yayınlatmanın ne kadar zor hatta imkânsız olduğunu da kendinden bir örnekle anlatmıştı. Bir kitabını Suriye dışında komşu ülkelerden birinde bastırdığını, sonra da kaçakçıların yükleri arasında Suriye'ye sokmaya çalıştıklarını, kitap sınırda yakalanınca da kaçak mal muamelesi gördüğünü anlatmıştı. Doğrusu bu bana kitap adına çok ironik gelmişti. Günlerce üzerinde düşünmüştüm. Daha sonra Helim Yûsıv'ın Türkiye'de kitaplarını basan Avesta yayınlarının sahibi Abdullah Keskin'le bu hikayeyi konuşunca, "doğrudur, biz de Helim'in kitaplarını bastıktan sonra otobüslerle gönderdik. Benzer sorunlar yaşandı. Çünkü Suriye'de Kürtçe kitap basmak yasak" demişti.
Bu günlerde Nevzat Bingöl'ün "Suriye'nin Kimliksizleri Kürtler"* kitabını okurken nedense konuyla bağı nedeniyle Helim Yûsıv'ı anımsadım. Güneyimizde 17 milyonluk bir ülke Suriye, çok dinli, çok etnisiteli bir Ortadoğu ve komşu ülkesi Suriye. Sünni, Alevi ve Hıristiyan dini motiflerin yanında; Arap, Kürt, Ermeni, Çerkez, Süryani, Yahudi ve Türkmen nüfus birlikte yaşıyor. Ama nasıl! Belki de Kürtlerin yaşadıklarını Nevzat Bingöl'den okumak gerek.
Gazeteci Nevzat Bingöl on yıllık birikimlerini taşımış kitaba. Yakın dönem tarihsel arka planı ile giriş yapmış Bingöl. Suriye'de faaliyet yürüten 12 Kürt partisinden sekizi ile görüşmeler yapmış. Almanların gözüyle Suriye Kürtleri ile Suriye İnsan Hakları Derneğinin, Kürtlerle ilgili 2002 yılında yayınladığı raporla, kitabın sonuna da bir fotoğraf albümü eklemiş.
Kitabı okurken, insan yakınındaki ayrı bir coğrafya hakkında kulaktan dolma da olsa bir takım şeyleri bildiğini sanırken, ne kadar çok şeyi de bilmediğinin farkındalığının ayırımına varıyor. Bir çoğumuza göre Suriye, binxet (hattın, sınırın altı). Bilmeyenler için Türkiye ile Suriye sınırı komşularla olan en uzun sınır. Ve bu sınır kabaca bir demiryolu hattı ile bölünür. Bizlere göre Suriye tarafı bınxet'tir. Oradakilere göre ise bizim taraf serxet'tir.(Hattın, sınırın üstü).
Doğrusu bu binxet, serxet ayrımını Nevzat Bingöl kitabında iyi anlatmış. Hem de yakın zamanda yaşanan Kamışlı olayları örneğinden yola çıkarak. Suriye'nin Kamışlı kentinde, Arap ve Kürt futbol takımları arasındaki karşılaşmadan sonra yaşanan şiddete, sonra da Suriye hükümet güçlerinin Kamışlıdaki Kürtlere yönelmesi, onlarcasının ölümü ve yüzlercesinin yaralanması(50 ölü 200 yaralı)... Buna karşı uluslararası tepki ileri düzeyde varlık bulurken, Kamışlı olaylarında özellikle Irak ve İran Kürtlerinin aksine Türkiye Kürtlerinin tepkisinin çok cılız kalması Suriye Kürtlerini epeyce üzmüş.(sayfa 15)
Oysa tarihin tanıklığında ironi var ki; "Türkiye Kürtleri her başları sıkıştığında sığındıkları yer binxet idi...12 Eylül'de de yurt dışına çıkanların ilk aklına gelen yer yine Kamışlı ve Amûde olmuş. Suriye, Türkiye Kürtleri için adeta bir 'sığınma yeri' olmuş. Bunun dışında bölgede kan davası ve kız kaçırma olaylarının ardından ilk sığınak yeri olarak yine Suriye'deki Kürt bölgeleri akla gelmiş." Osman Sebri, Baytar Nuri Dersimi, Kamuran ve Celadet Bedirxaniler, Nureddin Zaza, Nafiz Yekbûn, Ciğerxwin ve Mehemed Şexo(sayfa 44.), kitapta Suriye'ye kaçarak sığınmak zorunda kalan, sonra da uzun yıllar orada yaşayan bir kısmı da oranın vatandaşı olarak orada ölen Türkiyeli Kürtler de isim isim verilmiş. (Cemilpaşalar, özellikle Kadri ve Ekrem Cemilpaşa unutulmuş. İkinci baskıya eklenebilirse iyi olur)
Kitap sadece Kürtlerle ilgili değil Suriye'nin genel durumu ile ilgili de bilgiler veriyor. Gayrı safi milli hasıladan günde iki dolar pay alan Suriye insanıyla, 22 milyar dolar dış borcun yüzde 20'leri aşan işsizliğin ve siyasal dengesizliğin ip uçlarını da veriyor. Kitapta Suriye'deki Kürt Partilerinin liderleri ile yapılan görüşmeler de, kendileri ve siyasal perspektifleri hakkında bilgilenmemizi sağlamış.
Suriye nüfusu içinde Araplardan sonra yüzde 12 ile en büyük nüfus oranına sahip Kürtlerin yüzde onundan fazlasının kaydının olmaması hatta kendi topraklarında yabancı muamelesi görmeleri ve hiçbir haklarının da olmaması ayrı bir ayrıntı. Ve önemli bir bilgi kitaptan. Arapça'da Mektum olarak geçen "kaydıyok"ları ve vatandaşlık kimliği için büyük uğraşlar veren, büyük bedeller ödeyen hatta çok büyük rüşvetler ödeyen "Suriyeli mektum Kürtleri" kitapta okuyunca bizim mitingleri anımsadım. Her ülke coğrafyasında yaşayanların demek ki ayrı kimlik kavgası ve de kaygısı oluyor(muş). Bizde "kimlikli! kimliksizlik" sorunken, Suriye'de hepten kimliksizlik büyük problem. Doğrusu Nevzat Bingöl bu konuda da çarpıcı somut örneklerle "Suriye'nin Kimliksizleri Kürtler" kitabını epeyce zenginleştirmiş.
Bir süredir elimde olan ve sayıları beşi bulan bölgeden gazeteci kitaplarını sırasıyla bu köşeye taşıyacağım. İlki en son yayınlanan Nevzat Bingöl'ünki oldu. Başarılı bir çalışma olmuş. Bir çoğumuza göre belki de yakınımızda ama epeyce de uzağımızda gibi duran hep kanamalı bir coğrafyamızı deşmiş Bingöl. Yayınlanması iyi olmuş, yayınevini ve yazarını kutlamak ve okumak gerek. (ŞD/YS)
*Nevzat Bingöl. Suriye'nin Kimliksizleri Kürtler. Elma Yayınları.Eylül 2004. İstanbul.8.milyon Tl.