Haberin Kürtçesi için tıklayın
Gezi Direnişi sırasında Antalya’da tutuklanan, beş aylık tutukluluğun ardından Kandil’e giden Ayşe Deniz Karacagil Rakka’da IŞİD’le yaşanan çatışmada hayatını kaybetti.
98 yıl hapis istemiyle yargılandığı davada delil olarak kullanılan kırmızı bir fular sebebiyle medyada “Kırmızı Fularlı Kız” olarak tanınan Karacagil, 2014 yılında 20 yaşındayken annesine bir mektup bırakarak Kandil’ gitmişti.
Etkin Haber Ajansı’nda yer alan habere göre Karacagil 29 Mayıs’ta hayatını kaybetti.
"Kırmızı fular" deliller arasındaydı
Ayşe Deniz Karacagil, Gezi Direnişi’nin ardından Eylül 2013’te yapılan ev baskınlarında gözaltına alınmıştı. Dört sanıkla birlikte tutuklu yargılandıkları davada “Türkiye Cumhuriyeti devletini ortadan kaldırmaya teşebbüs, hükümeti devirmeye yönelik eylem yapmak, polise etkin direnmek, MLKP terör örgütü üyeliği ve kırmızı fular ile sosyalizmi simgelemek” ile suçlandı.
İddianamedeki deliller arasında, “Antalya’dan İstanbul’a Gezi’de hayatını kaybedenlere ilişkin ‘Adalet Yürüyüşü’ düzenleyen gruba destek amacıyla hazırlanan basın metni, Akdeniz Üniversitesi’nde dersliklere asılan, direnişte hayatını kaybeden Ali İsmail Korkmaz, Ethem Sarısülük, Mehmet Ayvalıtaş, Abdullah Cömert, Medeni Yıldırım ve Ahmet Atakan’ın isminin yazılı olduğu afişler ve ağız maskesi” bulunuyordu. 7 Şubat 2014’te tahliye edildiler.
Haziran 2014’te Kandil’e gittiğine dair iddiaları annesi Nuray Erçağan doğrulamış ve "Türkiye benim evladımı kaybetti. İnsanlar artık adaletin kalmadığı bu ülkede kendi adaletini kendileri yaratmak istiyor. Kızımın hayatından, yaşayacağı zorluklardan kuşku duysam da Ali İsmail Korkmaz'ın sadece yürüyüş hakkını kullandığı için devlet eliyle öldürüldüğü bir ülkede Deniz her nerede olursa olsun onun için korkarım. Deniz hangi kararı vermiş olursa olsun kızımın arkasındayım" demişti.
Erçağan, bianet’ten Oğul Doğa Gökşin ile yaptığı röportajda da “Mesele Deniz’in gelmesi değil, Denizlerin gelmesi. Bu ülkede Kürt diye esmer diye insanların yok sayılmadığı, bütün insanların özgür olabileceği, eşit olabileceği bir aşağıdan bahsediyoruz. Herkesin siyaset yapabildiği, istediğini söyleyebildiği bir aşağıdan bahsediyoruz. Onların inme koşulu budur” demişti. (BK)