1 Kasım seçimleri için bir grup gazeteciyle birlikte geldiğimiz Diyarbakır’da kentin Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP), Halkların Demokratik Partisi (HDP) ve Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) adaylarıyla buluştuk, gündeme ve seçimlere ilişkin değerlendirmelerini öğrendik.
İlk ziyaretimiz CHP Diyarbakır 1. sıra milletvekili Naci Sapan’dı. CHP seçim bürosunda görüştüğümüz Sapan’a ikinci sıradan aday olan Hüseyin Taşkıran da eşlik etti.
Diyarbakırlı bir gazeteci olan Sapan, 7 Haziran seçimlerinde 10 HDP, 1 AKP’li vekil çıkaran Diyarbakır’da yeniden CHP oylarını arttırmayı amaçlıyor.
İkinci ziyaretimiz AKP 1. Diyarbakır sıra milletvekili Mehmet Galip Ensarioğlu ile oldu. Ensarioğlu ile 12 Ekim Pazartesi akşamı saat 21.00’de kent dışındaki villa ofisinde buluştuk. Bir buçuk saat süren görüşmede Ensarioğlu Diyarbakır’daki AKP oy oranını en az ikiye katlamayı amaçladıklarını anlattı.
Son görüşmemiz 12 Ekim günü öğleden sonra HDP birinci sıra milletvekili adayı İdris Baluken ile yedinci sıra adayı Ziya Pir ile seçim merkezinde bir araya geldik. Pir, 7 Haziran seçimlerinde 10 milletvekili çıkardıkları Diyarbakır’da AKP ile rekabette olduklarını ancak rekabetin sadece 11. milletvekili için olduğunu söylüyor. Baluken ise AKP 400 vekil alsaydı bile çözüm sürecinin devam etmeyeceğini, çatışma ortamının derinleşeceğini ifade ediyor.
Üç partinin milletvekili adaylarının ana başlıklar hakkındaki görüşleri şu şekilde:
1 Kasım Seçimleri
Sapan: CHP'nin Diyarbakır'da bir damarı var
Diyarbakırlıyım, 56 yıllık gazetecilik hayatım var. Çok genç yaşlardan itibaren gazetecilik yaptığım için Diyarbakır’ın dinamizmini, değişimini iyi biliyorum. Diyarbakır’ın her dönemini gördüm ve daha iyi hizmet vermek için aday oldum.
Seçmen AKP’ye çözüm süreci vaadi için, çözüm süreci sürsün diye oy veriyordu. 2011’deki AKP’li vekil sayısı altıyken, 7 Haziran seçimlerinde bu sayı bire düştü. Ancak çözüm sürecinin duraksaması toplumda kötü bir algı yarattı, “Ben sana neden oy vereyim” diye bir anlayış gelişti. Recep Tayyip Erdoğan’a karşı bir kırgınlığa kızgınlığa neden oldu. Bu kırılmanın süreceğini, oyların daha da düşeceğini görüyoruz.
Diyarbakır’da CHP’nin bir damarı var ve o damar hala kopmadı. Belki kan akışı durdu ama kopmadı. Ben aday olduktan sonra yeniden canlandığını söyleyebilirim.
Baluken: HDP halkların birlikteliğinin sigortası
Kamuoyunda 7 Haziran’dan sonraki çatışma ve kaosun müsebbibi olarak AKP’nin tek başına iktidar olamaması neden olarak ifade ediliyor. Kamuoyu araştırmaları cenazelerin, insanlığa karşı işlenmiş suçların, katliamların sorumlusu olarak AKP’nin ve Erdoğan’ın iktidar hırsını görüyor. Bunun yanında siyasi ve ekonomik istikrarsızlık var, can güvenliği kaygısı var. Bu durum 7 Haziran’da AKP’nin oylarını daha da düşürecek.
HDP Türkiye’deki halkların birlikteliği ve ortak vatan algısı için sigorta görevi görüyor. HDP parlamento dışı bırakılırsa demokrasi umudu kalmayacak. Bugün duygusal kopuş yaşanıyor. 1990’larda doğup büyüyen, arkadaşları sokakta öldürülen, mezarlıkların bombalandığını, cenazelerin sokaklarda sürüklendiğini gören gençlik, bizim fırtına dediğimiz gençlik bu duygusal kopuşu yaşıyor. Bu kopuşun fiili olmaması için herkes HDP’ye sahip çıkmalı. 1 Kasım belki bu yönde bir şans yaratabilir.
Ensarioğlu: Halk HDP'ye oy verdiği için cezalandırıldığını düşünüyor
7 Haziran’da Ak Parti teşkilatların bilmediği kişileri aday olarak gösterdiği, HDP de ilk defa parti olarak, Türkiyelileşme, barış ve çözüm vaadiyle seçimlere girdiği için sonuçlar bu şekilde geldi. Halk HDP’ye destek verdi. Ancak HDP 80 milletvekiliyle meclise girdikten sonra PKK çatışmayı başlattı, çatışmaları sivil alana soktu, sivillerin yaşamını çekilmez hale getirdi.Halk da “oy verdiğimiz için cezalandırılıyoruz” dedi.
Millet aslında Ak Parti’den vaz geçmedi. Yüzde 40 ile hala en büyük parti olan Ak Parti’ye ikaz verdi biz de gereğinin yapılmasını test edeceğiz.
Ancak sonuçlar benzer çıkarsa tabii ki koalisyona gideriz, yeniden seçim olmaz. Ak Parti tek başına iktidar olana kadar seçim olacak diye bir durum yok. Ak Parti’nin iktidar olduğu 13 yıl boyunca koalisyon kültürü yok oldu, kimse Ak Parti’nin tek başına aday olmayacağını düşünemediği için ortada birararada olma kültürü kalmamıştı. Ama 7 Haziran’dan bu yana bu kültür yeniden oluştu.
Ancak buna ihtiyaç kalmayacak, Ak Parti yeniden tek başına iktidar olacak.
Çözüm Süreci
Sapan: Çatışma ortamında sağlıklı seçim yapılamaz
İnsanlar 7 Haziran’dan sonraki savaş atmosferinin sorumlusunun AKP ve Saray olduğu konusunda ikna. Ben de kişisel olarak öyle düşünüyorum. İktidarı daim kılmak adına dayatılmış bu savaş halkı bezdirmiş durumda.
AKP ve Saray suçlu, 400 vekil için her şeyi yapıyorlar. Eğer PKK’nin silahlı güçleri devrede olmasaydı bu daha da ortaya çıkardı. Şimdi terörle mücadele adı altında bunu meşru kılıyorlar.
PKK’nin eylemsizlik kararı alacağını biliyorduk ama buna rağmen açıklamadan hemen önce Cumartesi sabahı tanklarla Sur’a girdiler. Cumartesi açıklamadan sonra YDG-H çekildi ama çatışmalar buna rağmen devam ediyor. YDG-H’tan bazı insanlar da şikayetçi. Onlardan da baskı gördüklerini söylğyorlar. Çünkü Sur’da hayat durdu, esnaf mağdur. Ama buna rağmen Sur dışında normal yaşam devam ediyor. Buna da anlam veremiyorum.
Bu çatışmada seçimin sağlıklı yapılması mümkün değil. Kırsal kesimde sorun çıkabilir. Bunun için KCK eylemsizlik kararını sürdürmeli.
Baluken: Süreç 30 Ekim MGK'sında bitti
Çözüm sürecinin bitişi 30 Ekim 2014 tarihli Milli Güvenlik Kurulu toplantısında oldu. Bu toplantıda KCK’ye yönelik tehdit, HDP’ye yönelik illegal örgüt tanımları kullanıldı, “paralelle mücadele” alanı yaratıldı. Bunun sebebi 6-8 Ekim’deki halk tepkisi sayesinde IŞİD’in Kobane’yi ele geçirememesiydi.
30 Ekim’den sonra İç Güvenlik Paketi getirildi, seçim süreciyle birlikte bu çatışma atmosferinin zemini yaratıldı. Biz tüm bunlara rağmen barış ısrarımızı devam ettirdik. 7 Haziran’dan sonra Erdoğan 1990’ardaki gibi bir savaş ortamını Kürdistan sahasında devreye soktu. Çözüm ve koalisyon masasını devirdi. O zamandan beri bununla uğraşıyoruz. Bunun sorumlusu Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dır. AKP ve Başbakan Ahmet Davutoğlu ise sadece onun talimatlarını takip ediyor.
Oysa seçimlerden önce hükümet yetkilileri müzakerede Davutoğlu’nun muhatap alınması gerektiğini söylüyorlardı.
AKP ve Erdoğan Türkiye’de iktidar ısrarı için çözüm masasını devirdi ama aynı zamanda Kürtlerin Ortadoğu’da statülerinin meşrulaşmasının da önünü almak istedi. Çözüm sürecinin buzdolabına kaldırılmasının sebebi iktidarını korumak olduğu kadar Rojava devrimini de boğmaktı. Ancak 7 Haziran hesapları bozdu. HDP’nin yüzde 13’lük oyu Erdoğan’ın hem içeride hem dışarıda politikasının çöktüğünün göstergesi. Ancak AKP 7 Haziran’dan iktidar olarak çıksaydı da hem içeride hem de Rojava’ya yönelik saldırıları devam edecek, 400 vekil alsaydı bu çatışmalar artarak devam edecekti.
Ensarioğlu: 400 vekil söylemi iddia, suçlama
“Ak Parti 400 vekil alamadığı için savaş başlattı” lafı iddiadır, suçlamadır. Öz yönetim ilan edip sokaklara hendek kazacak, bomba tuzaklayıp okul yasaklayacaksınız, bu realitedir. Devlet de oraya müdahale etmeyecek, mümkün mü?
PKK’nin de 1 Kasım’a kadar süren eylemsizlik kararı HDP’ye propaganda fırsatından başka bir anlam ifade etmiyor. Ölümleri durduran, çözüme yönelik bir ateşkes değil. Umarız ki kalıcı olur.
Halkın bize de tepkisi olabilir ama benim gördüğüm asıl tepki örgüte ve HDP’ye yönelik. PKK’ye çözüm sürecini bozacak davranışta bulunduğu için, HDP’ye de bunu engelleyemediği için tepkililer.
Bizim öldürmeden çözme politikamız var. Bunu ilk gerçekleştiren Ak Parti’dir. Çözüm süreci başladığında PKK verdiği hiçbir sözü tutmadı. Sınır dışına çıkacaklardı, çıkmadılar. Eylemsizlik olacak eylem yaptılar, haraç alıp yol kestiler. Çözüm sürecine uymayan bir dolu eylemi biz sineye çektik. Biz barışı inşa ederken onlar yollara bomba koymuşlar. Bu nedenle Başbakan PKK artık silahlı varlığına son verene kadar operasyonlar sürecek diyor. Aksi halde çözüm süreci yürümez. (EA)
Galip Ensarioğlu |
1 Ekim 1966'da Diyarbakır'da doğdu. Dicle Üniversitesi Meslek Yüksek Okulu İktisadi ve İdari Programlar İşletme Bölümünü bitirdi. Gıda toptancılığı, özel ve resmi benzin istasyonu işletmeciliği, özel hastane işletmeciliği ve inşaat müteahhitliği yaptı. Güneydoğu Sanayici ve İş Adamları Derneği (GÜNSİAD), Diyarbakır Sanayici ve İşadamları Derneği (DİSİAD), Doğu ve Güneydoğu İş Adamları Federasyonu (DOĞUGÜNSİFED), Diyarbakır Kültür ve Sanat Vakfı (DKVS) ile Diyarbakır Sosyal ve Siyasal Araştırma Akademisinin (DİSSA) kuruculuğunu yaptı ve Yönetim Kurulları Üyeliklerinde bulundu. İki yıl süreyle Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanlığını ve TOBB Ticaret ve Sanayi Odaları Konsey Başkanlığını yürüttü. Çok iyi düzeyde Kürtçe ve Zazaca, az düzeyde İngilizce bilen Ensarioğlu, evli ve dört çocuğu var. |
İdris Baluken |
2 Temmuz 1976'da Bingöl'de doğdu. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesini bitiren Baluken, Heybeliada Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim Araştırma Hastanesinde göğüs hastalıkları ve tüberküloz alanında uzmanlığını aldı. Bingöl Verem Savaş Dispanseri, Bingöl Devlet Hastanesi ve Diyarbakır Göğüs Hastalıkları Hastanesinde çalıştı. Toraks Derneği, Türk Tabipler Birliği ve SES Diyarbakır Şubelerinde yönetici ve aktivist olarak görev üstlendi. Uzmanlık dalıyla ilgili olarak yurt içinde ve yurt dışında akademik çalışmalara katıldı. Baluken müzakere süreçlerinde PKK lideri Abdullah Öcalan ile görüşen İmralı Heyeti’nde yer aldı. Çok iyi düzeyde Zazaca, iyi düzeyde Kürtçe ve orta düzeyde İngilizce bilen Baluken, evli ve 2 çocuk babası. |
Naci Sapan |
1958 yılında Diyarbakır'da doğdu. İlk, orta ve lise eğitimini Diyarbakır'da tamamladı.1972 yılında Tercüman gazetesinde gazeteciliğe başladı. 1977 yılında Güneydoğu Gazeteciler Cemiyeti kurucuları arasında yer aldı. Güneş Gazetesi'nde bir süre büro yöneticiliği yaptıktan sonra Hürriyet Haber Ajansı Diyarbakır Bürosu'nda 1987 yılında istihbarat şefi olarak göreve başladı.1994 yılında bu ajansın Diyarbakır büro şefliğine getirildi. Daha sonra Diyarbakır'da bölgesel sürekli yayın hayatına giren Güneydoğu Ekspres Gazetesi'nin kuruluş çalışmalarında bulundu. Aynı zamanda bu gazetenin genel yayın yönetmenliğini üstlendi. Güneydoğu Gazeteciler Cemiyeti'nce üç kez "Yılın Gazetecisi" seçildi.1988 yılında Bülent Dikmenler Haber Ödülü'ne layık görüldü.1994 yılında seçildiği Güneydoğu Gazeteciler Cemiyeti Başkanlığı'nı 2006 yılına kadar sürdürdü. Bir süre Ankara Tempo Dergi'de görev yaptıktan sonra üç yıl süreyle Diyarbakır'da yayınlanan Olay Gazetesi'nin Genel Koordinatörlüğü'nü yürüttü. Sürekli sarı basın kartı sahibi olan Sapan evli ve iki çocuğu var. |
Bu gezi P24 koordinatörlüğünde gerçekleşti.
TIKLAYIN – DİYARBAKIR'IN GÜNDEMİ SEÇİM DEĞİL
TIKLAYIN – DİHA HABER MÜDÜRÜ ÇELİK: BASKI ARTIKÇA DAYANIŞMA DA ARTIYOR