Laz Enstitüsü, ilköğretim öğrencilerinin Lazca dersleri seçmesini teşvik etmek ve ailelerin dikkatini bu yöne çekmek amacıyla bir video kampanyası başlatarak "Lazuri Dovigurat" (Lazca Öğrenelim) çağrısı yaptı.
Enstitü yönetimindekilerin yanı sıra Laz sanatçılar da derslerin seçilmesiyle ilgili düşüncelerini bu videolarda dile getirerek “Anadilimizi sahip çıkalım, Lazca yaşasın” mesajı verdi.
Enstitü Yönetim Kurulu üyesi ve Lazca Müfredatı hazırlayan komisyonda yer alan Boğaziçi Üniversitesi (BOUN), Yarı Zamanlı Öğretim Görevlisi İsmail Bucaklişi ile Lazca seçmeli dersleri ve kampanyayı konuştuk.
Lazca’nın yeni kuşaklara aktarımındaki sorunlara ve farkındalık yaratmanın önemine dikkat çeken Bucaklişi, isteyen herkesin kendi videolarını çekip paylaşarak bu kampanyaya destek olmasını istediklerini söyledi.
Lazca seçmeli dersin ilk yılı
Geçtiğimiz yıl Laz Enstitüsü girişimiyle kurulan komisyon Lazca seçmeli ders için müfredatı hazırlamış ve Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) Talim Terbiye Kurulu 28 Ağustos’taki toplantısında bu müfredatı kabul etmişti.
Kurul, ortaokul ve imam hatip okullarında 2013-2014 öğretim yılından itibaren 5. sınıftan başlamak üzere Lazca’nın seçmeli derslerin arasında olmasına karar verdi. Böylece Ortaokullardaki Yaşayan Diller ve Lehçeler Dersine Kurmançi ve Zazaki ile Adığece dillerinden sonra Lazca da eklendi.
Bucaklişi dersi geçtiğimiz yıl Rize’nin Fındıklı ve Artvin’in Arhavi ilçelerinde dört okulda yüzü aşkın öğrencinin seçtiğini ve sınıf açılması için on öğrenci kotası nedeniyle 84 öğrencinin bu dersi alabildiğini söyledi.
Bucaklişi, dersi seçen öğrencilerin çoğunluğunun Laz çocukları olduğunu ancak Kürt ve Türk ailelerin çocuklarının da bu dersi seçtiğini söyledi.
Mevcut öğretmenler arasında Lazca bilenler bu dersleri üstlendi. İlk yıl ders kitapları olmadan geçmişken Bucaklişi Laz Enstitüsü’nün 5. sınıflar için hazırladığı ders kitabının tamamlanmak üzere olduğunu söyledi.
“Ne işe yarayacak?”
Dersin seçilmeme nedenlerinin başında bu gelişmeden haberdar olmamayı sıralayan Bucaklişi diğer nedenleri şöyle sıraladı:
“ Gereksiz görülüyor. ‘Ne işe yarayacak?’ anlayışı hakim. Ailelerde ‘Acaba bu dersi seçtirirsem, problem yaşar mı?’ diye hala aşılmamış kaygılar da var.”
Yeni kuşaklar ve Lazca
Peki yeni kuşakların Lazca ile ilişkisi nasıl?
Bucaklişi “kötü” dedi, sebep olarak “asimilasyon politikaları”nı gösterdi ve açıkladı:
“Anne-babası Lazca bilenler dahil Laz çocukların yüzde 98’i Lazca konuşamıyor. Yörede yaşayanlar Lazca’ya değdikleri için ‘hiç bilmiyorum’ deseler bile anlayabiliyorlar.”
Lazca’nın durumu
Lazca’nın genel durumundaki tehlikeye de dikkat çeken Bucaklişi şu rakamları verdi:
“Türkiye’de bir milyon üzerinde Laz olduğunu düşünüyorum. Bunların içinde Lazca’yla iyi köyü ilişkisi olanları 250-500 bin diye tahmin ediyorum. Aktif Lazca konuşanlar 100 bin civarı, çok iyi bilenler de bunların 20-30 bini olabilir.
“Çoğunluğu 40 yaş üstü nüfus. Yaş düştükçe Lazca’yla ilişki düşüyor. Daha yaşlı olanların bildiği, köy hayatına ilişkin bir dil haznesi var. Lazların büyük bölümü şehir hayatı yaşıyor ve bu kelimelerle şehir hayatını anlatmakta sıkıntı var.”
Lazca’nın şehir hayatına da uygun olarak yeniden üretilmesi gerektiğini belirten Bucaklişi, bu yapılmadıkça Lazca konuşan insanların giderek azalacağına dikkat çekti.
Türkiye'de genel bir dil problemi olduğunu söyleyen Bucaklişi devletin seçmeli derslere ilişkin herhangi bir tutumunun ve desteğinin olmadığını söyledi.
Ne yapmalı?
Lazca’nın yaşatılmasının birkaç kişinin çabasıyla olamayacağını, kapsamlı bir politika gerektiğini söyledi. Devletin sorumluluğuna dikkat çeken Bucaklişi, Lazlara düşen sorumluluklara da dikkat çekti:
“Farkındalık oluşturmak gerekiyor. Seçmeli derslerde gördüğümüz ‘Ne işimize yarayacak?’ anlayışı kırılmalı. Dil bir meta değil, değerdir. Böyle görülmesi gerekiyor.
“Bu yapılmadıkça dilin değersiz, para getirmeyen bir şey olarak algılanmasına ve insanların anadillerine önem vermemesine sebep oluyor. Bu içeriden bir şey ama Türkiye’de 80 yıldır süren yoğun asimilasyon politikaları gibi dış etkileri de var.”
Bucaklişi devletin yanı sıra Laz aydınlarının da ciddiye alınabilir katkısı olmadığını ve genel bir ilgisizlik olduğunu belirtti.
Lazcaya karşı toplumda bir sempati olduğunu ancak bunun yetersiz olduğunu söyleyen Bucaklişi, her şeyin bu duruma duyarlı olanların çabasına kaldığını söyledi. (BK)