Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın 1915 Ermeni soykırımı ile ilgili açıklamasında "arşivlerin açık" olduğuna dair sözlerine araştırmacılardan yanıt geldi.
Boğaziçi Üniversitesi doktora öğrencisi Mehmet Polatel, Genelkurmay arşivlerinin kağıt üstünde açık ancak fiilen kapalı olduğunu söyledi. Ayrıca açık olan arşivlerde de tasnif, belge eksikliği nedeniyle sorunlar yaşandığına dikkat çekti.
Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Enstitüsü’nde doktora yapan Polatel Osmanlı’da toprak meselesi ve soykırım sürecinde Ermenilerin el konan mülkleri üzerine çalışıyor.
"Telgraf var ama cevabı yok"
Polatel, araştırmaya açık arşivlerde dahi bütün belgelerin yer almadığını söyledi.
"Şu an Başbakanlık Devlet Arşivleri içerisinde yer alan Osmanlı ve Cumhuriyet arşivlerine ulaşabiliyoruz. Bu arşivlerde tasnif edilmemiş belgeler olmakla birlikte soykırım dönemini ilgilendiren özellikle Dahiliye Nezareti’ne (şimdiki İçişleri Bakanlığı) ait belgeleri görebiliyoruz.
"Arşivlerin açık olmasından bütün belgelerin orada yer aldığı anlamı çıkmasın. Birinci Dünya Savaşı’nın sonundan itibaren, Cumhuriyet boyunca arşivlerdeki belgeler ya yok edilmiş ya da gizlenmiş.
"Örneğin, merkezden valilere ve kaymakamlara gönderilen telgraflar mevcut iken, onlardan gelen cevapları arşivde bulamıyoruz. Bu tür müdahaleler araştırmacılara fazlasıyla zorluk yaşatıyor. Bu nedenle, diğer arşivlerle karşılaştırmalı olarak soykırımı çalışmak bir zaruret halini alıyor."
"Genelkurmay arşivleri fiilen kapalı"
Genelkurmay’ın arşivinin fiili olarak kapalı olduğunu belirten Polatel, Başbakan'ın son açıklamasından sonra bu arşivlerin açılmasını umduğunu belirtti.
"Genelkurmay arşivleri kağıt üzerinde araştırmacılara açık gözüküyor. Şöyle ki, arşive araştırma yapmak için başvuru yapıyorsunuz, bir aylık değerlendirme sürecinden sonra size geri dönüş yapıyorlar. Çalıştığınız konu veyahut görüşleriniz ret edilme ihtimalini doğrudan etkiliyor. Ret edilenlere hiçbir gerekçe sunulmuyor.
"Görevli istemezse belgeyi göstermez"
"Araştırma yapmaya kabul edilirseniz yalnızca çalıştığınız konuyla ilgili belgeleri görmenize izin veriliyor. Orada bulunan görevli, talep ettiniz belgenin konunuzla alakalı olmadığına kanaat getirir ise onu göremeyebilirsiniz. Oysa, arşiv taramasında hiç beklemediğiniz dosyadan doğrudan işinize yarayacak belge çıkabilir. Dünyanın birçok yerinde arşivler bu şekilde. Osmanlı arşivindeki en önemli gelişme de bu konudaki sınırlandırmanın ortadan kalkmış olması.
"İkincisi, Genelkurmay arşivi tamamen tasnif edilmemiş ve belge özetlerinin de yer aldığı katalog sistemi kamuya kapalı. Bu nedenle, orada ne tür belgeler olduğunu orada araştırma yapmayı başarabilmişler yoluyla bilebiliyoruz. Normalde bunların online bir şekilde herkese açık olması gerekir. Hatta oradaki Osmanlı dönemine ait bütün belgelerin Osmanlı arşivine aktarılmalı. Arşivlerin bu kadar bölünmesi araştırma süreçlerini zorlaştırıyor."
"İngiltere'de her belgeye ulaşabilirsin"
İngiliz devlet arşivlerinde de araştırma yapan Polatel şöyle konuştu:
"İngiliz arşivi hem daha organize hem de tasnif edilmiş belge sayısı fazla olması dolayısıyla Türkiye’deki arşivlerden daha zengin. Belge talep etmek konusunda herhangi bir sınırlama mevcut değil. İstediğiniz belgeyi görebilirsiniz. Belgelerin fotoğraflarını ücretsiz çekebiliyorsunuz. Türkiye’de ise çektiğiniz her fotoğraf için ücret ödüyorsunuz." (NV)
* Mehmet Polatel'in “Confiscation and Destruction: The Young Turk Seizure of Armenian Properties” (Uğur Ü. Üngör ile, Continuum, 2011) (El koyma ve Yıkım: Jön Türklerin Ermeni Mülklerini Gaspı) ve “2012 Beyannamesi: İstanbul Ermeni Vakıflarının El Konan Mülkleri” (N. Mildanoğlu, Ö. L. Eren, M. Atılgan ile, Hrant Dink Vakfı, 2012) başlıklı kitapları var.
* Click here to read the article in English.