Üçüncü köprüye Yavuz Sultan Selim isminin verilmesi tartışmalara neden oldu.
Alevilik, din, Osmanlı tarihi üzerine çalışan yazar Erdoğan Aydın, Yavuz Sultan Selim'in Anadolu'nun yarısını oluşturan Alevilere karşı yapılan imha politikasının sembolü olduğunu söyledi.
"Selim sonrasında Alevilerin katli vaciptir dendi"
bianet'e konuşan Aydın, Yavuz Sultan Selim'in Aleviler için ne anlama geldiğini anlattı:
"Selim, yayılmacı bir imparatorluğun aynı zamanda babadan oğla geçen bir despotizmin en önemli temsilcilerinden biridir. Bu iktidar yapısı kaçınılmaz bir şekilde gücü yettiği tüm komşuları Hıristiyan, Müslüman ayırmadan tahakküm altına almayı öngörüyordu.
"Aynı şekilde bu iktidar, içeride de kendisinden farklı inançlara sahip olan hele ki Alevilik gibi sorgulama ve itiraz kültürünü besleyen bir inancın hak ve özgürlükleri ile yaşamasına izin vermeyecekti. Dolayısıyla Selim'in Alevi Türkmen ve Kürtlere karşı izlediği soykırımcı ve asimilasyoncu politika Safeviler ile Osmanlı arasındaki rekabetten değil, öncelikle bu tahakkümcü iktidar yapısından kaynaklanıyordu. Selim bu yüzden Anadolu'nun yarısına yakınını oluşturan Alevilere karşı yapılan imha politikasının sembolüdür.
"Bu yüzden Selim ve sonrası dönemin şeyhülislamları, Alevilerin sadece farklı bir inanca sahip olmalarından hareketle yediden yetmişe katledilmelerinin dinin gereği olduğu doğrultusunda fetvalar ürettiler. Bu durum, Selim'i takip eden Kanuni döneminin en önemli şeyhülislamı Ebu Suud efendi döneminde Yunus Emre gibi evrensel nitelikli bir hümanistin şiirlerini okuyanlar hakkında dahi ölüm fetvası üretebilecek denli bir zihniyet dünyası yaratmıştır."
"İçeride ve dışarıda barış istemeyişin göstergesi"
Aydın, mevcut iktidarın neden böyle bir isim tercih ettiğini ise şöyle açıklıyor:
"Modern ve demokratik bir arayış içinde olduğumuz bir ortamda monarşinin isimlerini kahraman sembolü haline getirmek geleceğimizin de demokrasi ekseninde değil antidekomratik bir yerden kurulmak istendiğini gösteriyor. Demokratik rejimler böylesi eserlere isim verirken genelde bilim insanı ve evrensel insanlık ailesine hizmet etmiş insanların isimlerini esas alırlar.
"Bilirler ki bu sembolleştirmeler toplumun hangi örnekler ekseninde şekillendirilmek istendiğinin bir göstergesidir. Selim ismini koymak, mevcut iktidarın içeride ve dışarı da gerçek bir barışın inşasını hazmetmediğinin göstergesidir. Nitekim Suriye'ye yönelik politika da Selim'in yolunda bu yeni Osmanlıcı politikanın bir yansıması olarak belirginleşti." (NV)