Kürt meselesinde barış sürecinde Türkiye'nin yedi bölgesinde toplantılar düzenleyen akil insanlar bu ayın sonunda çalışamalarını tamamlayıp rapor haline getirecek.
İki aylık süreci İç Anadolu Bölgesi'nden Yrd. Doç. Dr. Vahap Coşkun ve Doğu Anadolu Bölgesi'nden Avukat Mehmet Uçum ile konuştuk.
Coşkun, çatışmasızlık devam ettiği sürece varolan desteğin daha da artacağını belirterek bu toplantıların barışın toplumsallaşması ve taleplerin belirginleşmesi açısından çok faydalı olduğunu söyledi.
Avukat Uçum ise akil insanlar heyetlerinin çalışmalarının barış sürecine ciddi katkısı olduğu görüşünde. Heyetlerin izlenimleri ve halkın talepleri doğrultusunda siyasetin şekilleneceğini dile getiren Uçum, sürece karşı olanlar dahi artık insanların silahlı ve askeri yöntemlerle sorunun çözülemeyeceğini düşündüğünü belirtiyor.
Coşkun: Çatışmasızlık devam ederse destek daha da artar
İç Anadolu Bölgesi'nden Dicle Üniversitesi'nden Yrd. Doç. Dr. Vahap Coşkun, toplantıların beklediğinden daha olumlu geçtiğini protestoların da Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) ve İşçi Partisi ile onlara bağlı örgütlerden ibaret olduğunu söyledi.
"13 ilde toplantı yaptık. Endişeler ve kaygılar olsa da toplumun büyük bir kesimi süreci destekliyor. Eleştiriler ve endişelerden birincisi sürecin açıklığı konusunda. Süreçte pazarlık yapılıp yapılmadığı ve bunun ne üzerinden olduğu merak ediliyor. Sürecin sonunda gelebilecek genel af konusuna yönelik sorular geldi. Anayasa süreci ile barış süreci arasında paralellik olup olmadığı, başkanlık sistemine evrilip evrilmeyeceği endişesi var.
"Sürece olumlu bakan kesim de Türkiye'nin 30 yıldır bu meseleyi çözmek için güvenlik önlemlerin tamamını uygulamaya soktuğunu ama bir sonuç alınamadığını vurguladı. Türkiye'nin bu sorunun çözülmesi sonrasında ekonomik ve siyasi açısından güçleneceği düşünülüyor. Ortadoğu'da kurucu bir aktör olacağı ifadeleri yer aldı. Çözülmemesi halinde ise toplumsal yarılmaların çok daha artacağı asıl o zaman bölünme ve ayrılma tehlikesi olacağını belirttiler.
"Akil insanların yedi bölgede çalışmasını sağlayan çatışma ve ölümlerin olmamasıydı. Bu çatışmasızlık devam ettiği sürece desteğin artacağını düşünüyorum. Akil insanlar toplantıları herhangi bir siyasi partinin bir araya getiremeyeceği çeşitlilikte toplumsal grupları bir araya getirdi. Birbirine zıt kesimlerin aynı masada tartıştıkları bir süreç oldu. Bu da sürecin normalleşmesini ve siyasetin ön plana çıkmasını sağladı. Toplum kendi görüşüne başvurulduğunu bunun bir yankı bulacağını ve siyaseti etkileyebileceğini gördü. Barışın toplumsallaşması ve taleplerin belirginleşmesi açısından çok önemli."
Uçum: Çalışmalar beklediğimizin ötesinde faydalı oluyor
Avukat Uçum, şu ana kadarki çalışmalarının beklentilerinin de ötesinde, olağanüstü faydalı olduğu görüşünde.
Çözüm sürecine karşı çıkanların dahi, Kürt sorununun silah ve askeri yöntemlerle çözülemeyeceğini anladığını ifade eden Uçum, toplamda 14 il ve üç ilçede çalışma yürüttüklerini söyledi.
“Haziran’ın ilk haftasında raporumuzu hazırlayacağız. Muhtemelen ikinci hafta da Başbakan’a sunacağız ve kamuoyuna açıklayacağız.
“Artık halkın Kürt sorununun askeri ve silahlı yollarla çözülemeyeceğine dair inancının tam olduğu kanaatindeyiz. Bu konuda net bir mutabakat var.
“Türkiye toplumu tüm kimlikleri ve eğilimleriyle toplumsal ya da siyasi sorunları şiddet yoluyla veya askeri yöntemlerle çözülemeyeceği konusunda bir irade ortaya koyuyor. Artık askeri-silahlı yöntemlerin mağlup olduğunu ve demokratik siyasetin kazandığını söyleyebiliriz.
“Çözüme karşı çıkanlar da askeri ve silahlı yöntemlerle çözüme ulaşılamayacağını görmüş durumdalar. Onlar bazen metoda karşı çıkıyorlar. Şiddet kullanan bir örgütle bu müzakereler yapılır mı şeklinde bir karşı çıkış var. Ayrıca çözüm süreci bölünmeye neden olur mu diye endişelenenler var. Ancak onlar da çözüm olsun ama bölünme olmasın diyorlar.
“Malatya, Elazığ, Erzincan ve Iğdır’da çok küçük grupların karşı çıkışı söz konusu ama onlar da silahlı ve askeri yöntemlerin bırakılması konusunda hemfikirler.
“Çözümü destekleyenler yani, aşağı yukarı tolumun yarısı herhangi bir koşul olmadan çatışmasızlık ortamını istiyorlar. Bir bölümü ise çatışmasızlık olsun ama farklı kimliklerin de hak ve özgürlükleri güvence altına alınsın diyor.
“İnsanlar hiçbir kimlik, inanç, yaşam tarzı diğerini baskılamasın istiyor. Bu toplum artık kimlikler, inançlar, değerler arası hiyerarşiyi kabul etmiyor.
“Başbakan’a sunulacak raporda tüm bu çalışmalar süresince paylaştığımız ortak mesajlar, izlenimlerimiz ve talepler yer alacak. Ayrıca bizim bu taleplerle ilgili değerlendirmelerimiz ve önerilerimiz de yer alacak.
“Akil insanlar heyetlerinin çalışmalarının barış sürecine katkı sağlayacağı düşüncesindeyim. Çünkü bu raporlardaki izlenimler, talepler üretilecek siyasetin dayanağı olacak. Toplumun taleplerine dayanan siyaset üzerinden de gerekli hukukileştirme, yasalaştırma çalışmaları yapılacak. Dolayısıyla süreç toplumsal meşruiyete dayanan siyasi meşruiyete dayanmış bir hukuk faaliyetiyle devam edecek.” (NV/EKN)