Cumartesi Anneleri/İnsanları Galatasaray Meydanı'nda toplanmalarının 395. haftasında 12 Eylül darbesinde gözaltına alındıktan sonra kaybolan Veysel Güney, Fehmi Tosun, Murat Yıldız, Hasan Ocak, Vecdin Avcıl ve Rıdvan Karakoç'un akıbetini sordu. Ve 2012 Avrupa İlerleme Raporu'nu eleştirenlere seslendi.
İnsan Hakları Derneği (İHD) adına basın açıklamasını okuyan heykeltıraş Aylin Tekiner, AB 2012 yılı Türkiye İlerleme Raporu'na gelen eleştirileri hatırlattı.
"TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu, 'kayıp kişiler, toplu mezarların açılması veya güvenlik kolluk görevlileri tarafından yapıldığı iddia edilen yargısız infazlara ilişkin soruşturmaların eksiksiz ve bağımsız bir şekilde yürütülmesi konusunda kapsamlı bir yaklaşım bulunmamaktadır. Güneydoğu'da rastlanılan toplu mezarlar yeterince soruşturulmamıştır' eleştirisinin de bulunduğu raporu bir televizyon programında çöpe atmıştı.
"AB'den sorumlu Bakan Egemen Bağış ise raporu ciddiye almadığını 'Bizim için önemli olan yıl sonunda bizim kendimizin yayımlayacağımız rapordur. Hangi açıdan bakarsanız bakın hamdolsun Türkiye'nin durumu çok çok iyi. Ama Avrupa'da bunu çarpıtmak isteyenler var' demişti. Sanayi Bakanı Zafer Çağlayan ise Türkiye'nin 'Toplu mezar ifadesi kullanılması kabul edilemez. İddialar temelsizdir. Toplu mezar iddiası kötüye kullanılmaktadır' şeklinde itiraz ettiği raporu komik bulmuştu."
Eylemdekiler raporu gülünesi, çöpe atılası bulan yetkililere seslendi:
"Kayda değer görmedikleriniz, gülünesi, çöpe atılası bulduklarınız demokrasi normlarıdır, insan haklarıdır, evrensel hukuktur. Türkiye'nin insan hakları karnesi biziz. Biz, devletin güvenlik güçlerince kaybedilen evlatlarını toplu mezarlarda, asit kuyularında, uçurumlarda, askeriyenin çöplüklerinde arayan aileleriz. Gerçekleri çarpıtan sizsiniz."
"Kemikler bulundu ama teslim edilmiyor"
Eylemde, kayıp Veysel Güney'in geçtiğimiz hafta oğlunun kemiklerini bulamadan hayatını kaybeden annesi Zeynep Güney'in hastalığı sırasında oğlu ve yetkililer için yazdığı mektubu okundu. Güney, oğlunun mezarına kavuşmak istiyordu.
1994'te Mardin'de askerler ve jandarmalar tarafından gözaltına alındıktan sonra kaybolan 30 yaşındaki dört çocuk babası Vecdin Avcıl'ın kemiklerinin 2011'de açılan bir toplu mezarda bulunduğu ve kimlik tespitinin yapılıp doğrulanmasına rağmen hala ailesine teslim edilmediğini belirten Behçet Avcıl ise Diyarbakır Devlet Güvenlik Mahkemesi'nin takipsizlik kararı çıkardığı davayı 1994'ten beri takip ettiğini belirtti.
"Hükümet kabul etti ama dokuz yıldır sonuç yok"
1995'te sivil polisler tarafından Avcılar'daki evinin önünden götürülen 36 yaşındaki beş çocuk babası Fehmi Tosun'un eşi Hanım Tosun konuşmasını Kürtçe yaptı.
Hanım Tosun, eşinin polisler tarafından götürülürken "Beni öldürecekler" diye bağırdığını, olaydan üç ay önce ise Tosun'un 14 yaşındaki oğlunun polisler tarafından alıkonulduğu ve kendisine "Babana söyle onu yakaladığımızda cezaevine gidemeyecek, bütün kemiklerini kıracağız" denildiğini söyledi. Ancak Tosun'un gözaltına alındığı inkar edilmişti. Dört yıl sonra gözaltına alınan kardeşine ise Terörle Mücadele Şubesi'nde "Seni de ağabeyin gibi öldürelim mi?" denilmişti. Dava AİHM'e taşınmış, AKP hükümeti, Fehmi Tosun'un kaybedildiği kabul etmiş ve soruşturmayı yürütmeyi taahhüt etmişti. Bu taahhüdün üzerinde dokuz yıl geçmesine rağmen hala bir sonuç alınamadı.
Aile, Fehmi Tosun'un kaybından İl Emniyet Müdürü Necdet Menzir ve İstanbul Valisi Hayri Kozakçı'yı, İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürü Reşat Altay'ı, şube müdür yardımcısı Kadir Akbıyık'ı ve onları terfi ettiren ve koruyan hükümeti sorumlu tutuyor.
Kayıp Hasan Ocak'ın ağabeyi Ali Ocak ise, "Gerçek adaletin ve özgürlüğün olacağı bir anayasaya 'evet' diyeceklerini söyledi. 1995'te gözaltında kaybedilen Murat Yıldız'ın annesi Hanife Yıldız ise 17 yıldır çocuğunu aradığını söyledi. (BÇ/NV)