Cumartesi anneleri/insanları bugün 381. kez toplanarak 1994'te Ankara'da gözaltına alınan Kenan Bilgin'i ve Diyarbakır'da evinden iş yerine gitmek için yola çıkan ve daha sonra kendisinden haber alınamayan Recai Aydın'ı andı.
Galatasaray meydanında güneşin altında kayıplarını arayan cumartesi anneleri/insanları, "Biz güneşte yanıyoruz, insanlar cezaevlerinde yanıyorlar; bizim ne suçumuz var" dedi.
İlk olarak Kenan Bilgin'in kardeşi İrfan Bilgin söz aldı:
"Biz buraya oturalı 17 yıl oldu ve 4-5 iktidar değişti. Başbakan Erdoğan geldiğinde 'ileri demokrasiyi getireceğiz' dedi ve insanları avuttu. İleri demokrasi için çıkan yargı paketleri ileri demokrasiyi getirmedi. 3. Yargı paketinde ise seri katliam yapan faşist ülkücüler serbest bırakıldı. Ülkücüler bugün Bakan'a 'Bunu yapacağını biliyorduk teşekkürler' diyor."
Kenan Bilgin'e ne olmuştu?
1994 yılında Türkiye Devrimci Komünist Partisi'ne yapılan bir operasyonda 12 kişi ile birlikte gözaltına alınmıştı. Ailesine üç gün sonra haber verildi. Yazılı başvuru yapan Bilgin'in ailesine "Kenan Bilgin burada yok" dediler. Dönemin Devlet Bakanı Azimet Köyoğlu ile de konuşan aile Kenan Bilgin'e ne olduğunu bulamadı.
Kayıp Dr. Recai Aydın için ise Dr. Gülsüm Kal konuştu.
"AKP'nin 10 yıllık hükümet politikası kaybedilenleri korumak oldu. Kayıplarımızın sorumluları Bakan, Müsteşar, Başbakan yardımcısı yapıldı. Başbakan iş yoğunluğu yüzünden bizi kabul etmedi. Artık yeter, temel hak ve özgürlükler açısından tuzaklarla, ayıplarla dolu paketlerinizle-yasalarınızla bize hukuksuzluk dayatmaktan vazgeçin.
Kal, katliamcıları affeden zihniyetin Dr Recai Aydın'ı gözaltında kaybeden zihniyetin devamı olduğunu belirtti ve hükümet yetkililerine seslendi:
"Dr. Recai Aydın'ın failleri de diğer kayıplarımız gibi açıkça biliniyor ve 18 yıldır korunmaya devam ediyor. Sağlık Bakanı Recep Akdağ söyleyin; Bakanlığınızın personeli Aydın'a ne oldu? Adalet Bakanı Sadullah Ergin söyleyin; yargı sisteminiz 18 yıldır faili bilinen Aydın'ın akıbetinin açığa çıkması için ne yaptı? Başbakan Erdoğan söyleyin; ülkeyi yöneten kişi olarak kayıplarımızın akıbetini açıklamak sizin göreviniz değil mi? Yoksa katliamcıların minnet duyduğu Başbakan olarak kalmayı mı tercih edeceksiniz?"
Recai Aydın'a ne olmuştu?
28 yaşındaki Recai Aydın, Çınar Sağlık Ocağında çalışıyordu. 2 Temmuz 1994'te Diyarbakır'daki evinden iş yerine gitmek için yola çıktı. Bir daha kendisinden haber alınamadı.
Arabası iş güzergahı olmayan Silvan yolunda kapıları açık halde bulundu. Ailesi Diyarbakır savcılığına ve diğer tüm resmi kurumlara başvurdu. 17 Ağustos 1994'te Uluslararası Af Örgütü'nün çağrısıyla dünyanın pek çok yerinden dönemin Başbakanı Tansu Çiller ve Adalet Bakanı Mehmet Moğoltay'a "Dr Recai Aydın'a ne oldu?" sorusunu soran mektuplar gönderildi. Tüm çabalar sonuçsuz kaldı.
JİTEM tetikçisi Abdulkadir Aygan Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı'na yazılı olarak ilettiği ifadesinde; Recai Aydın'ın JİTEM tarafından infaz edilen kişiler arasında olduğunu söyledi. (NV)